Önemli bir dönemece daha yaklaşıyor ülke. Siyaseten bu noktada ne önemli olacak? 2002’den bu yana iktidarda olan AK Parti’yi bir keseye koyacağız öbürüne de geriye kalan hayatımızı. Ben yaşlarda olanlar ana-babalarından daha iyi bir hayat yaşadıklarını göğüslerini gererek söyleyebilecekler mi? Geriye kalan yaşanmıştan az olduğu aşikar yıllar yine de nasıl geçecek? Daha gençler, öncelikle geleceğe
Türkiye’nin makroekonomik kırılganlıkları sorun olacağını 2018 seçimlerinden önce hissettirmeye başlamıştı. Ancak o günlerde bunun hane halkına bir yansıması söz konusu değildi. Ağustos 2018’deki Rahip Brunson krizinden sonra başlayan problemler hane halkın çok geçmeden enflasyon ve işsizlik olarak yansıdı. Üzerine salgın ve salgının ekonomik etkileri eklenince vatandaş çok uzun bir süredir ciddi ekonomik problemlerle baş başa
Şimdi aktaracaklarım, Ankara’da bir süredir hızlanan yeni kabine, yeni bakanlar ve nedense pek tartışılmayan yeni makamlar tartışmaları üzerine. Hazırlıklar hemen hemen tamamlanmış durumda, Hemen hemen dememin nedeni Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın son onay makamı olarak üzerinde yapacağı son dakika değişikliklerine tabi olması. Yani bunların tamamı da onaylanıp uygulamaya girebilir, bir kısmı da.Erdoğan’ın kabine değişikliğine gideceği hem
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, AK Parti lideri şapkasıyla büyük kongrenin Mart sonuna dek yapılmasını istedi bir kere. İl kongrelerinde salonlara binlerce kişiyi üst üste toplayıp kovit jeneratörü gibi çalışmak pahasına olması, bu arada hastalığın yeniden artmaya başlaması fark etmiyor. Kendi koyduğu kovit yasakları Erdoğan’a ve AK Partililere işlemiyor. Bir tek Erdoğan ve AK Partililere her şey
Adalet ve Kalkınma Partisi 2001’de kurulduğunda siyasete yeni bir nefes getirdi. O rüzgârla 2002’de yüzde 34 ile tek başına iktidar oldu. E-muhtıraydı, kapatma davasıydı, darbe girişimiydi derken iktidardaki 18 yılını dolduracak önümüzdeki ay. On sekiz yıl sonra Türkiye’nin geldiği noktayı daha iyi anlamak için adalet, kalkınma ve AK Parti’nin durumuna biraz geniş açıdan bakalım. Gerçi
Soğuk sularda nefessiz de kalsak bir ahtapot ile güven ilişkisine girebiliyorsak toplumsal yaşam içinde de bunu başarabiliyor olmalıyız... İtiraf etmeliyim: Siyaset bile sıkıcı olabilir. Türkiye’de bile, sıkıcı olabilir. Bunun sorumlusunu nerede ararsanız orada bulabilirsiniz zorlanmadan. Memleketin medyası düzey kaybettikçe siyaseti izlemenin bunaltıcı havasından kaçmak şart oluyor. Neyse ki bir seçenek demeti sunan Netflix var. Birçok
Siyasal sosyalleşmeye bireylerin uzun zaman içinde oluşturdukları dünya görüşü ya da ideolojileri olarak bakabiliriz. Bunu karikatürize edersek, solcular Nazım ile, sağcılar da Necip Fazıl ile büyürler diyebiliriz. Bizim sol ile sağın Batı demokrasilerinde karşımıza çıkan farklı sürümleriyle karşılaştırılamayacak özellikleri olduğunu da yadsımamak gerek. Türkiye’de sol ve sağ ekonomik mücadele içerisinde emekçilerle sermayedarlar arasında bir ayrışmanın
Seçimler henüz gündemde değil ancak iktidar partisi seçim kanunu çalışmalarında sona geldi haberleri çıkıyorsa seçim davulları çoktan çalmaya başlamış demektir. O halde en temel soruyu cevaplamaya çalışmakta fayda var: Seçmenin oyunu neler belirler?Oy verme hareketinin tek bir belirleyeni yok. Pek çok etmen bir arada kişilerin oy kararlarında etkili oluyor. Ahmet Bey işbaşındaki hükümet veya adayın
Düşünebiliyor musunuz AK Parti’de bir üyenin Genel Başkan Tayyip Erdoğan’a, Muharrem İnce’nin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelttiği eleştirilerin çeyreğini yöneltse başına gelebilecekleri? Ayrılıp kendi partilerini kurana kadar eleştiride bulunmayan Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan hakkında şimdi söylenenler bir fikir verebilir. Hatırlarsınız, Meral Akşener MHP’den Fethullahçı suçlamalarıyla dışlanmış, evi basılmaya çalışılmıştı. Düşünebiliyor musunuz Devlet Bahçeli’nin