CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Altılı Masanın 2 Mart günü yapacağı toplantıda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın karşısına çıkacak ortak aday konusun görüşülmesini kabul ettiği öğrenildi. Kılıçdaroğlu’nun yakın çevresine ifade ettiğine göre, bu kararı almasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın sözcüsü İbrahim Kalın ve diğer yetkililerin seçimin büyük ihtimalle 14 Mayıs’ta yapılacağı yolundaki açıklamaları etkili oldu. YetkinReport’un edindiği bilgiye göre,
Dün artan can kayıplarının arasında kalan bir haber, deprem felaketinin siyasetin fay hatlarında nasıl değişikliklere yol açtığına bir örnek oluşturdu. Bu örnek, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’a gönderdiği taziye mesajıydı. Türkiye’de can kayıplarının 43 bin 500’ü geçtiğinin açıklandığı 22 Şubat günü, Suriye’de deprem nedeniyle can kayıplarının da 6 bin 600’ü geçtiği duyurulmuştu.
6 Şubat deprem felaketinden sonra ülkemize yüzden fazla ülkeden gelen yardım ve destek neticesinde dış politikamızda bunların bir etkisinin veya değişimin olup olmayacağı birçok uzmanımızca irdelendi. Ülkemiz yaralarını sararken yapılan bu yardımlarda insani unsurlar ön plana çıkıyor. Türkiye de benzer şekilde birçok ülkeye yardım yapmıştır. Böyle anlarda politika geri planda kalır. Yardımlar dünyanın her yerinden
Depremden etkilenen 14 milyon nüfuslu 11 ilimizde 8 milyon civarında kayıtlı seçmen vatandaşımız yaşıyordu. Yaklaşık 64 milyon seçmenin oy kullanacağı 2023 seçimlerinde bu nüfus, toplam seçmenlerin takriben yüzde 12-13’üne denk düşüyor. Depremzedelerin, enkazdan çıkarılabilen yakınlarının cenazelerini defnettikten sonra barınma, güvenlik ve sağlık kaygılarıyla bölge dışındaki illere göç etmeye başladıkları görülüyor. Bu göç bir süre daha
Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) 22 Şubat toplantısında Halk TV, Tele-1 ve Fox TV’ye deprem yayınları nedeniyle yayın durdurma ve para cezaları verdiği akşam Halk TV’de depremzedelere çadır ve kira yardımı için bağış toplama yayını vardı. Gün 23 Şubat’a dönerken Halk TV, Tele-1 yayınının kesilip ekranının karartılmasını da canlı olarak yayınladı. Türkiye’de basın özgürlüğüne uygulanan
Büyük bir deprem afetiyle sarsıldık. Bu derece büyük afetlerin siyasi sonuçları olması neredeyse kaçınılmaz olur. Afetler, “insanı korumanın en iyi yolu nedir?” sorusunu hatıra getirir çünkü. Öte yandan, ekonomik krizlerin veya savaş, terör gibi güvenlik krizlerinin siyasi sonuçları daha kolay tahmin edilebilirken, afetlerin siyasi etkilerini öngörmek daha zordur. Örneğin, ekonomik şoklar genel olarak iktidarlar açısından
Türkiye’yi sarsan, hayatları söndüren deprem silsilesi Cumhurbaşkanı ve AK Parti lideri Tayyip Erdoğan’ı da seçim taktiğini değiştirmek zorunda bıraktı. Hem Ankara’da iktidar çevrelerinden alınan izlenim hem de Erdoğan’ın son hamle ve çıkışları Cumhurbaşkanının devletin yapacağı deprem onarım ve yeniden inşa faaliyetini AK Parti’nin seçim kampanyasına dönüştürme hazırlığında olduğunu gösteriyor. Bu taktik deprem felaketi ardından yaşanan
Pandemi boyunca zorunlu uzaktan eğitime geçen yükseköğretim kurumları, bu sürecin yönetilmesinde tecrübe eksikliğinden de kaynaklanan birçok sorun yaşamış ve yanlış politikalar sonucunda bu süreç büyük oranda başarısızlık ile sonuçlanmıştır. Deprem bahanesi ise üniversiteleri tekrar zorunlu uzaktan eğitime geçirme kararının öğrencilerin, öğretim elemanlarının ve üniversitenin faydasına olmadığı aşikâr. Toplumda oluşan ortak kanı, üniversitelerin zorunlu online eğitime
1999 Gölcük depreminde aile üyelerimizin bir kısmını Yalova’da tatil yaptıkları sitede kaybettik. Oturdukları yapı zikzaklar yapan ve sekizgen biçiminde sonlanan bir bloktu. Sekizgenin olduğu kısım ayakta kalmış, geri kalanında katlar birbiri üstüne yığılmıştı. Sonradan enkaz ve çevresinin fotoğraflarını, binanın projesini gören mühendis arkadaşlar yerleşim yoğunluğunun zemin karakterine uygun olmadığı ve yapının taşıyıcı sistem tasarımı açısından
Deprem felaketi ülkenin üzerine karabasan gibi çöktü. Görülmemiş boyuttaki can ve mal kaybı herkesin yüreğini dağladı. Yaraların sarılmasından sorumlu kişi ve kurumların sergilediği ibret verici beceriksizlik acıların daha da artmasına yol açtı. Bazı gerçekler apaçık görünür hale geldi. Deprem, “uzaya sert iniş yapacağız” şeklindeki içi boş söylemlerle ülke yönetmenin maliyetinin ne kadar ağır olduğunu bütün