13 Mayıs Pazartesi günü ‘Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi’ açıklandı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın sunuş konuşmasından sonra Hazine ve Maliye Bakanı’nın açıkladığı paket dört bileşenden oluşuyor: Tasarruf artırıcı önlemler, harcama kısıcı önlemler, kamu yatırımlarını öncelik sırasına koyan, kısılan bazı harcamaları öncelikli yatırımlara yönlendiren önlemler ve alınan önlemlere uyulmasını sağlamayı amaçlayan bir izleme sistemi. Bu açıklamanın hemen ardından,
Hayat pahalılığı ve enflasyon ülkenin bir numaralı sorunu. Enflasyon oranlarını açıklamakla görevli Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan enflasyon oranları ise İstanbul Ticaret Odası (İTO) ya da ENAG gibi ayrı enflasyon hesapları yapanların her zaman altında ve genel olarak açıklanan resmi tahminlerin çok az altında ilan ediliyor. Son örnek olarak, Nisan 2024 enflasyon oranı tahmin
Geçenlerde açıklanan Dünya Bankası Grubu’nun üçüncü en büyük ülke programı, Türkiye’ye 5 yılda ilk etapta 17 milyar dolar ve sonrasında da 18 milyar dolar olmak üzere toplam 35 milyar dolar finansman sağlayacak. Bana sorarsanız, hükümetin kötü ekonomik yönetimi nedeniyle ciddi bir darboğaza girdiğimiz, uluslararası piyasalardan para bulamadığımız, bulduğumuz zamanlarda da yüksek faiz ödediğimiz ticari ve
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 3 Mayıs 2024’te Nisan tüketici enflasyonu değerlerini açıkladı. Aylık enflasyon Merkez Bankası’nın yıl sonu için tahmin ettiği (hedeflediği de denilebilir) yüzde 36 ile uyumlu değil: Yüzde 3,18. Mevsim hareketlerinden arındırılmış aylık enflasyon gerçekleşmesini yüzde 3,4 olarak hesaplıyorum. Yıl sonu tahmini ile uyumlu olduğu belirtilen mevsim hareketlerinden arındırılmış enflasyon oranı yılın ikinci
31 Mart yerel seçimleri AK Parti’nin 20 yıllık iktidarı döneminde aldığı en ağır yenilgi oldu. Seçmenin bu tepkisi, son on yılda giderek bozulan ve özellikle Eylül 2021 sonrası dönemde ekonomi dengelerini alt üst eden politikaların gecikmeli sonucuydu. Genel seçimler öncesinde “gelecekten borçlanma” pahasına bütün musluklar açılmış, sürdürülemez politikaların yarattığı hasar yine sürdürülemez önlemlerle maskelenmişti. Büyük
TÜRK-İŞ her ay açlık ve yoksulluk sınırları açıklıyor. Dört kişilik bir aile için gerekli gıda harcamaları toplamı açlık sınırını, temel harcamalar toplamı ise yoksulluk sınırını oluşturuyor. Mart ayında açlık sınırı 16 793, yoksulluk sınırı ise 54 700 lira. Bir diğer açıklanan gösterge, bekar bir işçinin yaşama maliyeti; 21 831 lira. Asgari ücret ise 17 002
Dün, 2 Nisan’da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın seçim yenilgisi muhasebesi için topladığı AK Parti Merkez Yönetim Kurulu (MYK) sonrasında, AK Parti dönemindeki medya uygulamalarına alışanları dahi şaşırtan “bir ilke” tanık oldu haberciler. AK Parti medya birimlerinden ilişkide oldukları haber merkezlerine gönderilen, deyim yerindeyse bir korsan bildiriyle MYK’da görüşülenlerin “perde arkası” veriliyordu. Bu metinde Erdoğan’ın konuşmasında yenilgiyi
Hükümet seçim sonrası ekonomide Orta Vadeli Programa devam mesajları verirken Türkiye İstatistik Kurumu Mart ayı enflasyon oranını yüzde 68,5 olarak açıkladı. TÜİK Şubat aynı enflasyom oranını yüzde 67,07 olarak duyurmuştu. Bu enflasyon oranının beklendiği gibi Mayıs-Haziran dönemine dek artmakta olduğunu gösteriyor. Ancak Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bir önceki ay yüzde 4,53 olan aylık
Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) 21 Mart toplantısında politika faizini 500 baz puan birden arttırarak yüzde 45’ten yüzde 50’ye yükseltti. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan başkanlığında toplanan PPK tarafından yapılan açıklamada “enflasyon görünümündeki bozulmayı dikkate alarak politika faizinin artırılmasına” karar verildiği bildirildi. Açıklamada enflasyonun istendiği ölçüde düşürülememesi nedenleri arasında yurt içi talepteki dirençli
Bugünlerde enflasyonun bir türlü düşmemesini ay sonunu getirmeye çalışan dar gelirli vatandaşın kredi kartına taksitle gıda alışverişi yapmasına bağlayanlar var. Hulûsi Turgut’un Cavit Çağlar’ın hayatını yazdığı “Cavit Çağlar-Fırtınalı Bir Yaşamöyküsü” kitabının 1990’larla ilgili bölümünde Tansu Çiller’le ilgili kısımlarını okurken onlar aklıma geldi. Çağlar’ın Turgut’a anlatımına göre, DYP lideri Süleyman Demirel’in Kasım 1991’de SHP lideri Erdal