Ankara’da diyoruz alışkanlıkla ama Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan iki aydan fazla zamandır İstanbul’da. Koronavirüs Covid-19 salgınına karşı önlemlerin konuşulduğu 18 Mart Çankaya Köşkü toplantısından bu yana Türkiye’yi İstanbul’dan yönetiyor. Tarabya’daki Huber Köşkü hastalığa karşı daha korunaklı sayılıyor. Dijital teknolojinin yardımıyla, asgari kadroyla yapıyor bunu; Ankara’da Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay kaleyi tutuyor. Cumhurbaşkanı İstanbul’da ama başkent Ankara
Aslında konuşacak çok daha önemli konularımız var. Koronavirüs salgını sonrası gerçek boyutlarını görebileceğimiz ekonomik küçülme, işsizlik, hayat pahalılığı gibi. Ama son günlerde bir Cumhur İttifakı – Millet İttifakı tartışması aldı yürüdü ki bu da siyasetin geleceği bakımından önemli. O nedenle kolaycı yaklaşımlardan uzak durup dikkatlice tahlil etmekte yarar var.Bu konudaki en son gelişme, Millet İttifakının
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı 23 Nisan akşamı Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı için çocuklarla kamera karşısına geçip İstiklal Marşını birlikte okumasında değil hata. O saatte zaten 23 Nisan’a önem veren milyonlar ayaktaydı, pencerelerde balkonlarda İstiklal Marşı söylüyordu bayraklarıyla.Hata, video aracılığıyla yapılan kabine toplantılarında dahi bakanları, halka açık bir şekilde 2 metre sosyal mesafe kuralına uymadığı için
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 30 Mart kabine toplantısı ardından yapacağı konuşma merakla bekleniyordu. Çünkü sadece Türkiye’deki sorumlu bilim insanları değil, ama dünyanın dört köşesinden de ülkemizde koronavirüs hastalığının yayılma hızının, hatta İtalya’nın dahi üzerine çıktığı tahminleri yapılıyordu. Sabah saatlerinde Fox TV’de İsmail Küçükkaya’ya konuk olan İstanbul Büyükşehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu adeta yalvarırcasına sokağa çıkma yasağı
Madem artık Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemindeyiz, madem artık Cumhurbaşkanlığı tek yetkili ve dolayısıyla tek sorumlu makam, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, özellikle de şu zor günlerde ülkenin her köşesinden, toplumun her kesiminden gelen seslere kulak vermek zorunda. Artık çok geç olmadan… Hangi seslere mi? Hoşuna gitmese de ülkenin, halkın, hepimizin iyiliği için konuşan seslere. Belki Tarabya’da, ya da
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 27 Mart akşamı açıkladığı yeni korona salgınıyla mücadele önlemleri, Türkiye’nin tam tecrite alınması ve sıkıyönetim ilanı sayılmasa da ona bir adım mesafede duruyor. Cumhurbaşkanının, Koronavirüs Bilim Kurulu tavsiyeleri üzerine kararlaştırdığını açıkladığı sekiz maddelik önlemle paketine “Şayet bu tedbirlerin daha ileri noktalara ulaşması” istenmiyorsa gönüllü olarak uyulmasını ve zorunlu alışveriş olmadıkça evden çıkılmamasını
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 21 Mart itibarıyla Türkiye’de koronavirüs salgınından ölenlerin sayısını 21 olarak açıkladı; toplam vaka sayısı ise 947 olmuş. Bir gün önce 670 vaka ve 9 ölüm vardı. Bu artış hızı, koronavirüs ölümlerinde Çin’i geçen İtalya’nın ilk on günkü seyrinden kötü, uzmanlara göre. Üstelik bu artış bir önceki gün 3656 kişiye test yapılmasına
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, korona virüs salgınına karşı alınacak önlemler kapsamında vatandaşlardan zorunlu olmadıkça üç hafta boyunca evden çıkmamalarını istedi. Ekonominin salgından etkilenmemesi için açıkladığı 100 milyar liralık destek paketinden yararlanmak isteyen şirketlere ise istihdamı korumaları önkoşulunu getirdi. “Açıklanan tedbirlere hassasiyetle riayet edersek evde kalma süresini 3 haftayla sınırlı tutabiliriz” diyen Erdoğan, Ankara’da yapılan ve ilgili
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın koronavirüs salgının Türkiye’de de bulunduğunun 11 Mart’ta açıklanmasından sonra ilk konuşmasını bir hafta sonra 18 Mart’ta yapacağı duyuruldu. Daha önce günde en az bir kere konuşan Erdoğan’ın konuşacağı açıklandığı günün gecesinde Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, koronadan ilk ölüm vakasını da 89 yaşında bir erkek olarak duyurdu. 15 Mart’ta 18 olarak açıklanan ve
Ali Babacan Demokrasi ve Atılım Partisi’nin (DEVA) kuruluşunu 11 Mart 2020’de Ankara Bilkent Otel konferans salonunda açıkladı. Türkiye’de siyaset hayatına on dokuz yıl önce yine aynı salonda giriş yapmıştı. O zaman AK Parti’nin en genç kurucularından biri olarak bizzat -şimdi Cumhurbaşkanı- Tayyip Erdoğan tarafından takdim edilmişti. Şimdi, konuşmasında dolaylı olarak tek adam yönetimi kurmakla suçladığı