Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın erken seçim tarihi olarak 14 Mayıs’ı işaret ettiği 18 Ocak konuşmasını izlerken daha önce AK Parti grubunu bu kadar coşturan, asabiyet ve heyecanı bu kadar yüksek bir konuşmasını daha hatırladım: “Abdullah Gül kardeşimizi” 2007 Cumhurbaşkanı adayı ilan ettiği konuşmasıydı. Demokrat Parti’nin Adnan Menderes’in 14 Mayıs 1950 seçiminde CHP’yi devirerek iktidar olurken “Yeter!
Kemal Kılıçdaroğlu, “Sizin önünüzde diz çöküp yaşamaktansa ayakta ölmeyi tercih ederim deyince CHP Meclis Grubu ve izleyiciler alkışlarla ayağa fırladı. Zaten hemen öncesindeki “Be şerefsizler, be müptezeller, be çakallar, siz mi korkutacaksınız beni?” cümlesi iki defa alkışlarla kesilmişti. Çakallar önünde derken kast ettiği yarı-askeri (paramiliter) özel güvenlik şirketi SADAT idi. (*) Ancak bu cümlenin hemen
Seçimin son düzlüğüne hazırlanırken Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başında birkaç ciddi sıkıntı var. Saymaya en sonuncusundan başlayacağım; yani Sinan Ateş cinayetinden. Ama diğerlerine, yani seçim tarihi, adaylık, Anayasa değişikliği, Kürt seçmen gibi konulara girmeden önce bir deneyimi size aktarmak ve sizin de yapmanızı önermek istiyorum. Son günlerde AK Partili isimlerin ekranlarda seçimler üzerine konuşmalarını izlerken aklıma
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın partisinin 7 Ocak’taki Kars il kongresinde HDP’nin kendi cumhurbaşkanı adayını açıklayacağını ilan etmesi 2023 seçimlerine iki değil üç adayla gidileceğini gösterdi. Buldan “Ne Cumhur İttifakı’yla ne Millet İttifakı’yla herhangi bir ortaklığımız yok” diye konuştu; “Ancak ilkesel yaklaşımlarımızı zamanı geldiğinde oturup konuşabiliriz, zamanı geldiğinde müzakere edebiliriz, zamanı geldiğinde diyalog içinde
Altılı Masanın özellikle de CHP’nin içine yürüdüğü tuzak Cumhur İttifakının özellikle de AK Parti’nin sonuç alan kışkırtma taktiklerinden kaynaklanmıyor sadece. Aynı zamanda sağlıklı alternatif siyaset ve söylem üretememekten de kaynaklanıyor. Bu tuzak halkın gündemden koparak kimlik politikalarına yönelme ve tercih politikaları üretememe ataleti olarak özetlenebilir. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Başörtüsü Yasası” çıkışının AK Parti lideri
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu 28 Aralık’ta Bursa’da konuşuyor: “Sadece bizim yaptıklarımıza bakmayın. Biz kendimiz yapmıyoruz. Biz inanıyoruz ki; bize yaptıran Allah’tır, bize yaptıran Allah’tır, bize yaptıran Allah’tır!” Bakan “Yaptıran Allah’tır” diyerek bugünkü icraatına laf söylemesini mi önlemek istiyor, gelecekteki yasal sorumluluktan kaçınmak için önleyici atış mı yapıyor? Belli değil. Ama şu belli: Soylu’nun İstanbul Büyükşehir
Ülke salgına karşı alınacak yeni önlemlerin kararlaştırılacağı Bakanlar Kurulu toplantısına odaklanmışken, iç ve dış siyaset de hareketli bir günü geride bıraktı. Kremlin sözcüsü Dimitri Peskov, Rusya’nın Türkiye’yle havayolu ulaşımını kısıtlama kararının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ukrayna’ya verdiği destekle bir ilgisi olmadığını, kararın ülkede artana vaka sayıları nedeniyle açıklandığını söyledi. Sputnik’in haberine göre Peskov, Bu durum,
HDP Kocaeli milletvekili Ömer Faruk Gerelerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesine ve partisi hakkındaki kapatma girişimine hem yurtiçinden hem de yurtdışından tepkiler gelirken MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, HDP’nin “açılmamak üzere kapatılmasını” istedi. Gergerlioğlu’nun karara karşı meclisteki direnişi de sürüyor. İşte günün siyasi demeç ve gelişmeleri: Bahçeli: Açılmamak üzere kapansın Gergerlioğlu oylaması ve HDP idianamesi, MHP kurultayından hemen
ABD’de George Floyd’un beyaz bir polis tarafından gözaltına alınırken öldürülmesi olayını kınıyoruz. Kimilerimiz Türkiye’de ne tür insan hakları ihlalleri olduğuna bakmadan, orayı kınamak kolay olduğu için kınıyor. Kimilerimiz hazır Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD’deki “ırkçı ve faşist” tırmanışı kınadığı için, kınamayı görev biliyor. Kimilerimiz ABD’deki polis şiddeti ve ayrımcılığı Türkiye niyetine kınayıp vicdanını rahatlatıyor. Oysa ayrımcılık sadece
- 1
- 2