14 Mayıs seçimlerine 33 gün kala, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 11 Nisan’da Ankara’da düzenlenen etkinlikle partisinin seçim beyannamesini tantıttı. Sakin geçen etkinlikte ön plana çıkan ise AK Parti’nin seçim vaatlerinin muhalefet partilerinin önerilerine olan benzerliği, ekonomik ve sosyal itirazların görmezden gelinemediği ve Erdoğan’ın geçmiş başarılara yaptığı vurgu oldu. AK Parti
Seçim sonrasında döviz kurunun nasıl gelişebileceği giderek daha fazla tartışılıyor. Son haftalarda yabancı finans kuruluşlarının analizlerini içeren haberler basında yer aldı. 14 Mayıs seçimlerinde Cumhur İttifakı kazanırsa ne olabilir, Millet İttifakı kazanırsa ne olabilir? Gelin, bu sorunun peşine takılalım. Önce Millet İttifakı senaryosu Öncelikle ve de ağırlıklı olarak Millet İttifakının her iki seçimi de kazanacağı
14 Mayıs seçimlerine bir aydan biraz fazla süre kaldı. Her gün yeni bir gelişme yaşıyor, merakla yeni haberleri bekliyoruz. Cumhurbaşkanı adayları belli oldu. Partiler milletvekili aday listelerini de 9 Nisan’da YSK’ya teslim edecek. Yeni seçim yasası ittifak partilerinin ayrı liste ya da ortak liste çıkarmasının sonucu belirleyecek önemde olduğunu gösteriyor. O yüzden bu hafta seçime
Türkiye için kritik 14 Mayıs seçimlerine 48 gün kala seçim takvimi de yoğunlaşıyor. Memleket Partisi lideri Muharrem İnce’nin 100 bin imzayı toplayarak cumhurbaşkanı adayı olma hakkı kazanmasının ardından ATA ittifakı adayı Sinan Oğan da Pazar günü gerekli imza sayısına ulaştı. Geri kalan 9 aday için imza toplama süresi bugün sona eriyor. İmza sürecinin ardından Yüksek
“Kılıçdaroğlu aday gösterilince rahatladık” diyor AK Parti’nin önemli bir yetkilisi; Meclis kulisinde sohbet ediyoruz, “En azından bizim tabandan seçmen cezbedemez diye düşündük; başka adaylar cezbedebilirdi. Ancak bu durum bizim arkadaşların “Nasıl olsa kazandık” rehavetine kapılmasına yol açıyor.” “Çünkü diyor” AK Partili kaynağım; “Seçimin aslında Tayyip Bey ile Kemal Bey arasında geçmeyeceğini, Cumhurbaşkanımızı isteyenlerle istemeyenler arasında
Seçimlerin tarihi 14 Mayıs olarak resmen açıklandı ve seçim süreci başladı. Önümüzde iki ay kaldı. İttifakların Cumhurbaşkanı adaylarıni belirlenmesinin ardından sırada milletvekili listelerinin hazırlanması ve YSK’na sunulması var; son tarih 10 Nisan. Bunun basit bir süreç olacağını düşünmeyelim, zira yeni seçim kanunu öncekilerden epeyce farklı. Kanun, ittifak kuracak partiler için mayınlı araziye benziyor. Kanunun ittifakları
İki büyük depremin ardından yaşanan nüfus hareketleriyle seçim sistemimiz yeniden gündeme geldi. Şimdi, depremzede vatandaşlarımızın oylarını kullanırken sorun yaşayıp yaşamayacağı kaygısı da başladı. Hukuki metinlerimiz böylesi büyüklükte nüfus hareketlerini öngörmediği için seçimlere yaklaştığımız bu günlerde konunun siyasal hayata etkisi giderek önem kazanıyor. Akla ilk gelen, depremzedelerin anayasal haklarını kullanmalarının sağlanmasıydı. YSK’nın çalışmasıyla, çadır ve konteynerde
Brüksel, 9 Mart 2023. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Dış ve Güvenlik Politikaları Başdanışmanı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, solunda Dışişleri Bakan Yardımcısı Burak Akçapar olduğu halde basın toplantısı düzenliyor. Konu, Türkiye’nin Rusya korkusuyla NATO’ya üye olmak isteyen İsveç ve Finlandiya’ya onay verip vermemesi; stratejik bir konu. Ama birileri masada biriken çay ve su bardaklarının hükümetimizin dış itibarı
Neredeyse iki yıldır Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan kendini göstermek isteyen alt düzey yöneticiye dek bütün AK Partililer CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na “hodri meydan” dediler, onun aday olmasını istediler. Dilekleri yerine geldi; muhalefetin adayı Kılıçdaroğlu oldu. Ancak AK Partide şimdi nasıl bir seçim stratejisi izlenmesi gerektiği konusunda iki değişik görüş var. Kararı elbette dün, 8 Mart’ta MHP









