Hayatımızın COVID-19 ile geçen iki ayının sonunda bir değerlendirme yapalım:Türkiye, ilk vaka görüldüğü anda kısmi karantinaya başlayıp zaman içerisinde tedbirlerin artırıldığı karma bir uygulama benimsedi. Mart ortasından itibaren uzaktan eğitime geçilirken işyerleri de mümkün mertebe uzaktan üretime teşvik edildi. Nüfusun yüzde 40’ını oluşturan 65 yaş üstü ve 20 yaş altı nüfus için tam karantina uygulandı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron 20 Mayıs’ta ABD Başkanı Donald Trump’la bir Covid-19 salgını, bir de Libya konusunu görüştü. Macron, Libya’da “artan dış müdahaleden” çok endişeliydi. Macron’un demek istediği, ABD’nin Türkiye’yi Libya hükümetine askeri destek vermekten vazgeçirmesiydi. Çünkü Türk askeri danışmanları ve insansız hava araçları sayesinde iki gün önce, 18 Mayıs’ta Libya hükümet güçleri isyancı Hafter
Hong Kong Doğu Asya bölgesinde COVID-19 salgınına karşı en başarılı mücadele veren kentler arasında gösteriliyor. 7.4 milyon nüfuslu kentte geçtiğimiz hafta itibariyle vaka sayısı 1,056; iyileşen hasta sayısı 1,026; ölüm sayısı 4. Rakamların ortaya koyduğu başarıya rağmen kent önlemleri gevşetme konusunda temkinli davranıyor. Zira tüm dünyada olduğu gibi Hong Kong’da da bilim insanları durumun hala
İzmir’de 20 Mayıs’ta bazı cami hoparlörlerinden korsan yayınla şarkı çalınması, bunun ertesi gün tekrarlanması geniş tepkilere yol açtı. Bırakın başka zamanı, Ramazan’ın bitmesine, Bayram’a birkaç gün kala yapılan bu eyleme sadece dindarların, muhafazakârların değil, aklı başında herkesin tepki duyacağı açıktı. Açık bir kışkırtma görünümündeydi.Çalınan şarkı, İkinci Dünya Savaşında faşist Mussolini rejimine karşı savaşan İtalyan komünist
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin henüz bu konuda resmî açıklaması olmadı. Ancak YetkinReport’a bilgi veren MHP kaynaklarına göre Merkez Bankası Meclisine yapılan son atamadaki muhtemel etkisi üzerine yapılan yayınlar 21 Mayıs günü Genel Merkez’inde ele alındı. Toplantıda bulunan bir kaynağın ifadesine göre Bahçeli, “Benim Sayın Erdoğan’dan, ya da bir hükümet yetkilisinden böyle bir talebim olmadı. Bizim
Ankara’da diyoruz alışkanlıkla ama Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan iki aydan fazla zamandır İstanbul’da. Koronavirüs Covid-19 salgınına karşı önlemlerin konuşulduğu 18 Mart Çankaya Köşkü toplantısından bu yana Türkiye’yi İstanbul’dan yönetiyor. Tarabya’daki Huber Köşkü hastalığa karşı daha korunaklı sayılıyor. Dijital teknolojinin yardımıyla, asgari kadroyla yapıyor bunu; Ankara’da Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay kaleyi tutuyor. Cumhurbaşkanı İstanbul’da ama başkent Ankara
Medyaya ne olacak? Gazetecilik kalacak mı? Hangi gazete ya da televizyon kimin elinde? Haberlerimizi nereden alıyoruz? Ve daha birçok soru… Hafife alınacak konu değil. Medya ve özgür basın hava, su kadar önemli; unutmuş olsak da anımsayalım, dördüncü erk.Pandeminin iyi geleceği nadir alanlardan biri ve yeniden doğma şansı kuvvetle muhtemel.İlerleyen satırları, çağdaş iletişime giriş dersi notu
Üç ay süren bombardımandan sonra taş üstünde taş kalmayan Stalingrad’dan, Nazilerin “doğu kölesi” olarak çalışma kamplarına doğru yaya yola çıkarılan, savaş içindeki Rusya’yı ve Avrupa’yı çeşitli “mucizeler” sonucu hayatta kalarak geçebilen bir annenin kızıyım. Annemin bu epik yolculuğunun çeşitli parçalarını, bazılarını defalarca, dinleyerek büyüdüm. Büyük, kaotik bir örgütlü kötülük olan savaşın insan hayatlarını parçalamasını ve
Covid-19 pandemisi patlak vermeden önce, yıl sonunda yapılacak ABD Başkanlık seçiminin neticesi az çok belli olmuştu; Donald Trump ikinci dönemini neredeyse garanti etmiş görünüyordu.Trump’ın, siyaset yapma tarzının halk nezdinde yarattığı antipati dahi kendisine olan desteği aşındırmıyordu. Zira, ABD ekonomik verileri zirveye ulaşmış, seçmenin yaşam standartları yükselmişti.Rakibi Biden, kuvvetli bir aday değildi. Eskiyi temsil ediyor, ilerlemiş
Arada 4 gün vardır. Dört gün önce, 15 Mayıs 1919’da Yunan askerleri İzmir’e çıkmıştır. Osmanlı Hanedanının son sultanı olacağını hâlâ fark etmemiş olan Vahdettin bezgin vaziyette, sadrazam, yani başbakan yaptığı damadı Ferit Paşa’dan medet ummakta, Damat Ferit ise keşke işgal edenler Yunan değil de İngiliz, Fransız askeri olsaydı diye hayıflanmaktadır. İzmir’in işgali, Osmanlı Hanedanı yönetimindeki