Osman Kavala, Gezi Parkı protestoları yoluyla hükümeti devirmeye kalkıştığı suçlamasıyla 840 gün hapis tutulduktan sonra beraat etmesinden bir gün sonra, 19 Şubat’ta, bu defa 15 Temmuz 2016 askeri darbe girişimine katıldığı iddiasıyla yeniden tutuklandı. Hapiste tutulmaya devam etti. Bu durum içeride ve dışarıda davayı yakından izleyen çevrelerin tepkisine neden oldu, yargı bağımsızlığı tartışmalarını alevlendirdi. Oysa
ABD resmî kaynakları, İdlib konusunda yaşanan Ankara-Moskova gerilimi nedeniyle Türkiye’nin yanında tavır almaları sürecinde, YPG’yi de Türkiye ile çatışmaya girmeleri halinde kendilerini korumayacakları konusunda uyardıklarını açıkladı. İsimlerinin gizli tutulması kaydıyla YetkinReport’a konuşan Amerikan kaynaklarına göre, Suriye topraklarında temas kurulan YPG’ye, Suriye’deki Amerikan güçleri tarafından verilen desteğin Türk askeriyle girilecek çatışmaları kapsamadığı, Türk askeriyle çatışmaya girmeleri
Aslında biraz daha fazlası da var. Katıldığım uluslararası toplantılarda gerek daha önce tanıştıklarım, gerekse yeni tanışıp Türkiye’den geldiğimi öğrenenlerin sorduğu birkaç sabit soru var bu aralar. Münih Güvenlik Konferansında da bu durum değişmedi. Birinci grup soru, Suriye ve Libya’da neler olduğu, Türkiye’nin hamlelerinin ne anlama geldiği, ABD ve Rusya arasında izlenen sarkaç siyaseti. Bu gayet
Yukarıdaki fotoğraf 15 Şubat’ta Münih Güvenlik Konferansının yapıldığı Bayerische Hof Otelinin toplantı salonlarından birinde çekildi. Yalnızca bu fotoğraf bile Türkiye’nin Suriye politikasında sarkacın artık Rusya değil ABD tarafında olduğunu gösteriyor. Nasıl mı? Fotoğraf, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ABD’li Senatörlerle yaptığı görüşme sırasında çekildi; sırtları kameraya dönük ama Çavuşoğlu’nun tam karşısındaki isim, ABD Başkanı Donald Trump
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 12 Şubat’ta AK Parti’nin Meclis grubunda CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na verip veriştiriyor, “FETÖ’nün siyasi ayağının” asıl o olduğunu öne sürüyordu. Erdoğan 15 Temmuz askeri darbe girişiminden söz ederken dinleyici sıralarından bir el kalktı, bir ses duyuldu. 15 Temmuz yüzünden işini kaybetmişti, iş bulamıyordu, çocukları zor durumdaydı, Cumhurbaşkanından iş istiyordu. Korumalar adamın sessini
Dış politika ve güvenlik konularında dünyanın en etkili tartışma zemini olan Münih Güvenlik Konferansı’nın (MSC) 14-16 Şubat tarihleri arasında yapılacak 2020 yılı toplantısının konusu “Westlessness – Batısızlık” olarak saptandı. Bu yeni ve aslına bakarsanız zihin açıcı bir kavram. Münih Güvenlik Konferansının Başkanlığını yürüten Alman emekli Büyükelçi Wolfgang Ischinger, konferansın yine “Batısızlık” başlığını taşıyan raporunda “Batı
CHP uzun yıllardır devlet yönetiminde değil. Bir CHP’liyi son olarak başbakanlıkta Bülent Ecevit hükümetinin düştüğü 12 Kasım 1979’da gördü Türkiye; nüfusumuzun yarısı daha doğmamıştı o tarihte. Arada CHP’nin önceki lideri Deniz Baykal’ın Başbakan Yardımcılığı var, DYP Genel Başkanı Tansu Çiller’in Başbakanlığında 30 Ekim 1995 ila 6 Mart 1996 arasında; beş aylık bir şey işte. Soldan
Beştepe’ye 8 Şubat Cumartesi akşam saatlerinde Dışişleri kanalıyla gelen haber ümit vericiydi. Daha o sabah Ankara’da görüşülen, ama sonuç çıkmayınca “önümüzdeki haftalarda” görüşmek üzere ayrılıp Ürdün’e geçen Rus heyeti aramıştı. Moskova yolunda Ankara’ya inip yeniden görüşebilirler miydi? Ankara, belki de yeni bir gelişme olduğunu düşündü. Rusya belki de Soçi hattının biraz geride de olsa yeniden