İki bakımdan kritik bir haftaya giriyoruz. Hafta sonuna doğru PKK’nın uluslararası gözlemcilerin tanıklığında ilk kez silah bırakması bekleniyor. Diğer yandan CHP, Ekrem İmamoğlu ve diğer belediye başkanlarının tutuksuz yargılanması için kitleleri hareketlendirmeye devam ederken yeni operasyonlar bekleniyor. Böyle durumlarda, başta askeri darbe dönemleri olmak üzere, iktidardakilerin sıkıntıda olduğu dönemlerde başvurulan propaganda cümlesinin eli kulağındadır. Baskı
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan “Bugün Türkiye’nin birinci partisi CHP’dir diyerek CHP lideri Özgür Özel ile Cumhurbaşkanı ve AK Parti lideri Tayyip Erdoğan arasındaki “birinci parti” tartışmasına dahil oldu. Bakırhan, Erdoğan’ın “CHP değil, AK Parti birinci parti” sözlerinin yayınlandığı günün akşamında Muğla’da yaptığı konuşmada, “Türkiye’nin bugün birinci partisi CHP’dir” dedi. Özel, anketlerde CHP’nin
CHP lideri Özgür Özel CHP’li Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Göcek ve Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere’nin 5 Temmuz’da gözaltına alınmasına sert tepki gösterdi. Üç belediye başkanının suç örgütü liderliğiyle suçlanan itirafçı iş insanı Aziz İhsan Aktaş’ın pişmanlık itiraflarında adları geçtiği için gözaltına alındığına dikkat çeken Özel, Aktaş’ın AK
Ege’nin, artık orta boylu bir kent olmuş, ama geçmişin sevimli bir kasabasında yaptığım kısa bir tatil, üzerinde uzunca süredir düşündüğüm bir konuyu bu yazının gündemine almama yol açtı. Tatil yaptığım yer, neredeyse hiç veya çok az yabancı müşterisi olan bir mağazada oğlan ve kız çocuğu giysilerinin Türkçe yerine, İngilizce “boys” ve “girls” diye sınıflandırıldığı; yabancı
CHP’li belediyeleri, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın deyişiyle “silkeleme” operasyonu devam ediyor. Üç CHP’li belediye başkanı daha 5 Temmuz Cumartesi sabahı gözaltına alındı: Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere ve Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek. Tutuklanan İstanbul Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün’ün yerine Belediye Meclisince seçilen vekili Ahmet Şahin de. Dün,
Türkiye, nihayet bir iklim kanununa kavuştu; tabii tartışmalarla birlikte. 2025’in sıcak yaz günlerinde 3 Temmuz 2025’te TBMM’den geçen bu yasa, emisyon ticaret sisteminden (ETS) idari yaptırımlara, yerel eylem planlarından İklim Değişikliği Başkanlığı’na kadar pek çok başlıkta bir çerçeve sunuyor. Ancak bu çerçevenin içeriği, boşluktan çok belirsizlikle malul. Sivil toplumun dışlandığı, bilimsel kaygıların ticari çözümlere dönüştüğü
PKK’nın ilk silahı bırakacağı gün ve yer konusunda çok sayıda haber çıkıyor. Kandil kaynaklı olduğu için en çok dillendirilen Irak’ın İran sınırına yakın Süleymaniye şehri yakınlarında kurulan bir teslim istasyonuna 11 Temmuz civarında 20-30 militanın simgesel silah bırakacağı. Hatta başlarında PKK merkez Komitesinden bir ismin de bulunacağı iddia ediliyor. Gerçi Irak Kürdistan Bölgesel Yönetiminin (IKYB)
Kıbrıs meselesi, onlarca yıldır kavramsal tuzaklara sıkışmış bir diplomasi başlığı olmaktan öteye gidemedi. Kıbrıs’ta “İki bölgeli, iki toplumlu federasyon”, “iki egemen devlet”, “konfederasyon” gibi kavramlar, çözümün kendisi değil, çözümsüzlüğün terminolojik kılıfları haline geldi. Bugün artık mesele “nasıl adlandırılacağı” değil, “neyin gerçekten işleyebileceği” meselesidir. Bu bağlamda, 16–17 Temmuz 2025 tarihlerinde New York’ta düzenlenecek genişletilmiş gayri resmi
Alfred Hitchkok, 1962’de François Truffaut ile yaptığı radyo söyleşisinde, “sürpriz” ile “gerilim” arasında nasıl bir fark olduğunu anlatmış: “Gerilim ile sürpriz arasındaki fark çok basit. Sizinle konuşuyoruz. Önümüzdeki masanın altında belki bir bomba var, sohbetimizin bir özelliği yok, bir şey de olmuyor, sonra…birden… bom…Patlama… İzleyiciler için sürpriz… öncesinde olağan bir sahne gösterildi, ilginç bir yanı
Hapis tehdidi CHP lideri Özgür Özel’e dek uzandı. Özel ve CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan’ın dokunulmazlıklarının kaldırılıp yargılanması yolunda Cumhurbaşkanlığı tezkerelerinin TBMM’ye gönderildi. Gerekçe, Gezi Davasından hapis cezası kesinleşmeden önce 2023 seçimlerinde TİP Milletvekili seçilen Can Atalay lehine karar veren Anayasa Mahkemesi kararına uymayan Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi üyelerini “AYM’ye darbe” ile suçlayarak “kamu görevlisine









