Gazeteci-Yazar
TUSAŞ saldırısının artçı sarsıntıları devam ediyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 23 Ekim’de insan kaybı açısından acı, devletin itibarı açısından sarsıcı terör eylemini BRICS zirvesi için gittiği Rusya’nın Kazan şehrinde, Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ile görüşmesinden hemen önce öğrenmişti. Hatta daha kendi açıklama yapmadan önce Putin toplantıya başlarken geçmiş olsun demişti. Erdoğan Türkiye’ye döner dönmez İstanbul Atatürk Havalimanında
Önce olanları bir başka lisanla anlatalım: Dün, 23 Ekim günü, DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan’a, İmralı Cezaevinde 43 aydır kimseyle görüştürülmeyen PKK lideri amcası Abdullah Öcalan’la görüşmesi için Adalet Bakanlığının izin verdiği, onun da “Teorik ve pratik güce sahibim” dediği gün, Türkiye’nin en büyük hava aracı üretim üssü olan TUSAŞ terör saldırısının hedefi oldu.
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim’de TBMM Grubuna hitabında Abdullah Öcalan’ın tahliye edilip Meclis’e gelerek DEM Parti Grubunda PKK’nın bittiğini açıklamasını istemesi siyaseti sarstı. Nasıl sarsmasın? Bahçeli, 1999’da Öcalan’a verilen idam cezasının durdurulmasında Başbakan Yardımcısı olarak sorumluluğuna rağmen, daha sonra AK Parti’ye muhalefet ettiği dönemlerde -o zaman Başbakan- Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a mitinglerde “Asacaksan ipi benden”
Ekrem İmamoğlu dün, 21 Ekim’de Ankara’daki ilk medya çıkarmasını yaptı; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı değil, Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı şapkasıyla konuştu. Başlıktaki cümleyi değişik ifadelerle üç kere kullandı; hatta birinde “özeleştiri” diyerek, birinde “istersek kaybederiz” vurgusuyla. Bu vurgunun bir anlamı vardı. İmamoğlu’nun açıkça söylemeden CHP’nin “bugünkü görünümüyle bir sonraki seçimi de kaybeder” demek istiyordu. Son
Fethullah Gülen’i kim nasıl keşfetti, kim nasıl devşirdi, kim hangi akılları vererek sisteme soktu, kimler hangi yaratıcı yöntemlerle bir ara Türk devletini manipüle edecek gücü kazanmasını sağladı? Bu soruların bir kısmı hâlâ yanıtsız. Ama Erzurum’un fakir bir köyünde sekiz kardeşin ikincisi olarak doğup ilkokulu dışarıdan bitirmiş ve Ankara’daki askerliği sırasında 27 Mayıs 1960 darbesini görüp
Türkiye’yi dehşete düşüren Yenidoğan Çetesi operasyonu kamuoyunca yaygın olarak İstanbul, Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısının tutukluları tahliye etmesi için kendisini tehdide gelenlere pabuç bırakmaması ve buna ilişkin videonun medyaya sızdırılması üzerine öğrenildi. Yaygın medyadaki olayın sanki videonun ortaya çıkışıyla patlamış ve tutuklamalar ondan sonra yapılmış algısına rağmen Yenidoğan Çetesi operasyonunun 1,5 yıllık bir geçmişi vardı. Yani geçmişi
Korku filmi gibi bir ülke olduk. Yenidoğan Çetesi adı takılan suç örgütü bunun şimdiye dek ortaya çıkan en korkunç örneklerinden biri oldu. Yoğun bakım hizmetlerini devletin karşılamasını haksız kazanca çevirmek isteyen kişiler şeytanın aklına gelmeyecek bir tezgah kurmuş. Sorunlu yenidoğan bebekleri 112 acil servis cankurtaranlarındaki çete üyeleri aracılığıyla, yine çeteyle işbirliği içindeki özel hastanelerdeki yoğun
Almanya Şansölyesi Olaf Scholz 19 Ekim’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la görüşmek üzere günübirlik bir çalışma ziyareti için Türkiye’ye geliyor. Bütün iniş çıkışlara rağmen G7 ülkeleri arasında Türkiye ile en çok üst düzey temas Türkiye’yle Almanya arasında. Daha bir ay önce Birleşmiş Milletler Genel Kurulu çerçevesinde Türkevi’nde görüşmüşlerdi. Bu da iki liderin yüz yüze konuşup karara bağlayacakları