Gazeteci-Yazar
Bilindiği kadarıyla ABD’nin Türkiye’ye uyguladığı ilk askeri yaptırım 11 Aralık 1974’te başladı. Görünürdeki gerekçe 20 Temmuz 1974’teki Kıbrıs harekâtıydı. Asıl neden başkaydı. ABD Kongresinin Türkiye’ye askeri silah ve malzeme satışını kesme kararı almasının asıl nedeni, iş başındaki Bülent Ecevit-Necmettin Erbakan (CHP-MSP) koalisyonunun 12 Mart 1971 darbesi ardından askeri yönetimin tercihiyle kurulan Nihat Erim “teknokrat” hükümetinin
AK Parti’nin 10 Eylül’deki Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında “Bürokratik oligarşi” sorununun önemli yer tuttuğunu Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu’nun bugünkü kulis yazısından öğrendik. Buna göre, AK Partinin seçilmiş örgüt yöneticilerinin, bizzat Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından atanmış yerel yöneticilerden “yakınmaları öyle hâl almış ki” sorun Erdoğan’ın başkanlık ettiği, bakan ve milletvekillerinin da hazır bulunduğu toplantıda
CHP lideri Özgür Özel, Cumhurbaşkanlığı seçimi için mevcut koşullarda bir daha aday olamayacağını ama olmak istiyorsa uzlaşmak için kendilerine geleceği son tarihin Kasım 2025 olacağını söyledi. YetkinReport’un sorularını yanıtlayan Özel, “Kasım 2025’ten sonra gelmesin. Biz iktidara yürüyoruz. İki buçuk yılı dolana kadar varız, sonra yokuz. İki buçuk yıl bizden, iki buçuk yıl sizden. Bu duyduğumuz
Muhtemelen çoğunuz izlememişsinizdir ama ben iş gereği izledim, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 9 Eylül kabine toplantısı ardından mutat halka hitabından söz ediyorum. Aklımda kalan şu: ekonomi iyi, ufuklarımız nurlu, başarı şu son dağın arkasında. O dağ Anayasa. Onu değiştirdik mi 22 yıldır çıkamadığımız düze çıkacağız. Cumhurbaşkanı 1 Ekim’de başlayacak yeni yasama yılında ağırlığı Anayasa değişikliğine vereceğini
CHP Kurultayını siyasi hayatı boyunca CHP ile mücadele etmiş Süleyman Demirel’in sözüyle anlatmak bazılarınıza tuhaf gelebilir ama durumu tam ifade ediyor. Demirel’e Türkiye’nin durumunu tek kelimeyle nasıl özetleyeceğini sormuşlar, “İyi demiş”, ama eklemiş: “iki kelimeyle, iyi değil.” Demirel bu sözü Cumhurbaşkanlığı bittikten sonra İstanbul’daki bir konuşma ardından gelen soru üzerine söylemiş. Hatta “İyi” deyince yadırganmış
Yeni Orta Vadeli Programın 5 Eylül’de ilanı hem ekonomik krizden çıkış çabaları hem de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AK Parti hükümetinin ciddi bir karar aşamasına geldiğini gösterdi. Birkaç kilit önemde soru var yanıtını arayan, geleceğiz, ama temel soru şu: AK Parti’nin emekçi, emekli, işsiz milyonlara yeten gücü bugüne dek bu yolları beraber yürüdükleri yandaş sermaye
Mısır Cumhurbaşkanı Abdül Fettah el Sisi’nin Türkiye ziyareti Türkiye’nin Arap Baharıyla neredeyse köprüleri attığı Arap yönetimleriyle yeniden ilişki kurması bakımından önemli ve aynı zamanda AK Parti dış politikasındaki keskin dönüşlerin son örneği. Bugün Sisi’yi ağırlayacak olan Erdoğan, geçtiğimiz Şubat ayında Sisi’yi ziyaret ederek kendisine 2022’de Katar Emiri barıştırana kadar “darbeci” ve “katil” dediği Sisi’yi ziyarete
Karl Marx’ın güzel ve isabetli bir sözü vardır: “Tarihi olaylar ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak tekrarlanır”. 2 Eylül’de İzmir’de Konak çarşısında sivil giyimli Amerikan askerinin dövülüp kafasına çuval geçirilmesi eylemi bu sözü bir kez daha hatırlattı. Doğu Perinçek’in Vatan Partisi gençlik örgütü Türkiye Gençlik Birliği’ne göre bu anti-emperyalist bir eylemdir. 4 Temmuz 2003’te Irak, Süleymaniye’deki
Artık adı Milli Savunma Üniversitesi ama gördük ki hâlâ Harbiye. 30-31 Ağustos’ta yapılan Kara, Deniz, Hava Harp okulları mezuniyet törenlerinde yaşananlar Türkiye’nin dönüşümü, bugünü ve geleceğine dair gözlerden kaçmaması gereken birkaç ayrıntıyı ortaya çıkardı. Öncelikle, ilk kez 2024’te her üç okulu da kadın teğmenler birincilikle bitirdi: Kara Harp Okulunu Ebru Eroğlu, Deniz Harp okulunu Şeyda
Ayhan Oğan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın en tartışmalı ama kendisini en net ifade eden, içeride ne konuşulduğunu en açık ifadelerle haber veren danışmanlarından. Örneğin 2017’de henüz Beştepe danışmanı atanmadan salt AK Parti üyesiyken söylediği “Yeni bir devlet kuruyoruz, başkanı da Erdoğan” demesi çok tartışılmıştı. O zaman AK Parti lideri ve (son) Başbakan olan Binali Yıldırım “Partiyi