Arazi kullanımına bağlı habitat kayıplarından istilacı türlere kadar, bilim insanları biyoçeşitlilik kaybının itici güçlerini net bir şekilde dile getiriyorlar. Artık tüm ülkelerin bu tehdit ile mücadele etmek için topluca hareket etmesi gerekiyor. Dünyadaki vahşi yaşam popülasyonları 1970’lerden bu yana üçte ikiden fazla azaldı ve ne yazık ki bu düşüşün yavaşladığına dair hiçbir işaret yok. Biyoçeşitlilik
Doktor Ekrem Karakaya’nın bir hasta yakınınca katledilmesi hekimlere ve genel olarak sağlık çalışanlarına şiddet konusu yeniden gündeme geldi. Son çıkan yasayla sağlık çalışanlarına saldıranların tutuklanması ve yargılanırken iyi hal uygulamasından yararlanmayacak olması gibi düzenlemeler de çare olmuyor. Muhalefetin cezaların yükseltilmesi için getirdiği yasa teklifleri Meclis’te iktidar koalisyonu oylarıyla reddediliyor. Yasa değişmeden kafanın değişmeyeceğine inanırım. Ama
Kurban Bayramınız Kutlu olsun. Bayramın birinci gününde siyasiler ziyarette bulundu, bayram mesajı yayımladı, Ümit Özdağ’ın Zafer partisi bayramı sakin geçirdi; Bayram klasikleri bu sene de şaşmadı, kurbanlıklar kaçtı, kasaplar yaralandı, araç kuyrukları oluştu; Yöneylem Araştırma AK Parti’nin oyları düşüyor dedi; Fitch Türkiye’nin kredi notunu düşürdü; Rusya Suriye’ye BM yardımını veto etti; ABD’de kongre üyeleri Biden’a
Sağlıkçıların eylemleri ikinci gününde; şiddet uygulayan emniyet müdürüne suç duyurusu; Erdoğan vatandaşlardan sabır istedi; İsrail-Türkiye havacılık anlaşması imzaladı; Tartışmalı tahıl taşıyan gemi Rusya’ya döndü, Ukrayna büyükelçiyi çağırdı; AYM Cizre’de hayatını kaybedenler için hak ihlali olmadığına karar verdi; Bakanlık Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ hakkında suç duyurusunda bulundu… Türkiye’de Bugün olup bitenler: 1- Erdoğan vatandaşlardan sabır
İktidarın “dezenformasyonla mücadele” gerekçesini öne sürerek hazırladığı kanun teklifinin TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesi, tepkilerin ardından yeni yasama dönemine bırakıldı. Ulusal ve uluslararası meslek örgütlerinin ortak açıklamalarında da vurgulandığı gibi, bu kanun teklifinin dezenformasyonla mücadele bahanesiyle seçimler öncesinde özellikle de dijital medyada gazeteciler üstünde baskıyı daha da artırmak üzere tasarlandığı çok açık. Niyetin iyi olmadığı, kanunun
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 6 Temmuz’da AK Parti Genel Başkanı şapkasıyla Ankara Ticaret Odası konferans salonunda yaptığı toplantı ve orada söyledikleri en büyük endişesini açığa vurdu. Erdoğan’ın yüreğine seçimi kaybedebileceği korkusu düşmüş ve bu korkunun nedenini gayet doğru olarak saptamış. Erdoğan’ın yüreğine düşen korku 2023 seçiminin kızgınlık ve kırgınlık seçimi olması. O yüzden diyor “Bu seçim
2018’de o zaman Başakşehir futbol takımında oynayan futbolcu Arda Turan, bir hastanenin acil servisine ruhsatsız silahıyla girip kavgaya tutuştuğu kişiye silah doğrulttuğu, silahını ateşlediği için haberlere konu olmuştu. Sonrasında adli süreç işledi mi diye sorarsanız işledi. Turan’a korku kaygı veya panik yaratacak şekilde ateş etmek, ruhsatsız silah bulundurmak ve kasten yaralama suçlarından toplamda 2 yıl
NATO Zirvesi Türkiye’nin ABD ve AB’den tıkanan silah alım (ve ortak üretim) projelerinin önünü açacak gibi görünüyor. İtalya Başbakanı Mario Draghi’yi dün (5 Temmuz) Ankara’da ağırlayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan SAMP-T hava savunma sistemi için imza aşamasına gelmeyi konuştuklarını söyledi. Aynı saatlerde bir basın toplantısı düzenleyen Beyaz Saray Sözcüsü Karine Jean-Pierre ise ABD Başkanı Joe Biden’ın
Madrid’de düzenlenen NATO liderler zirvesinden hemen önce 28 Haziran günü imzalanan Üçlü Muhtıra ile Türkiye, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerine ilişkin engelini kaldırmış oldu. Türkiye’nin bu konudaki itirazının en önemli argümanlarından biri, kendisine uygulanan savunma sanayii yaptırımlarıydı. Muhtıranın yedinci maddesinde “Türkiye, Finlandiya ve İsveç aralarında artık hiçbir milli silah ambargosu bulunmadığını teyit ederler. İsveç, NATO
Belki uç bir soru oldu ama HDP’nin beş yıldır cezaevinde tutulan önceki eş başkanı Selahattin Demirtaş’ın T24’teki “İğneyi kendimize” başlıklı önemli yazısını okuyunca aklımda beliren soru bu oldu: Demirtaş HDP’nin PKK’nın şiddet eylemlerini kınamasını mı istiyor? Demirtaş belli ki HDP’nin ve kendisinin de) öteden beri kullandığı “Her türlü şiddet eylemini kınıyoruz” söyleminin artık toplumda bir









