Almanya Federal Anayasa Mahkemesinin 5 Mayıs’ta aldığı bir karar, sadece Almanya değil Avrupa çağında Avrupa Birliği (AB) ile mali egemenlik tartışması başlattı. Mahkeme, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) Covid-19 salgını nedeniyle durumu daha da kötüleşen AB ülkelerinin ekonomilerine destek olmak üzere uyguladığı tahvil alım programının Almanya Anayasasına uygun olmadığına hükmetti. Böylelikle Anayasa Mahkemesi, hükümetten bağımsız karar
9 Mayıs Avrupa Günü. Avrupa Birliği (AB) kuruluşundan bu yana belki de en dağınık, sarsılmış koşullarda “kutluyor” bu günü. İngiltere’nin ayrılması, yani Brexit’in resmileşmesi ile 2020’ye hem siyasi hem ekonomik boyutları olan ağır bir darbeyle başlamıştı AB. Suriye’deki askerî harekât nedeniyle üye adayı Türkiye ile siyasi diyalogu adeta donduran AB, Suriyeli mültecileri almamak için Türkiye’nin
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 9 Mart’ta Brüksel’e Rus devlet televizyonu Rossiya tarafından yayınlanan “Putin iki dakika bekletti” haber ve görüntüsünün kamuoyundaki etkisi altında gitti. Rus televizyonunun 5 Mart’taki bu görüntüleri, üstelik altına kronometre yerleştirerek 8-9 Mart’ta yayınlaması tesadüf değildi. Nitekim muhalefet partileri CHP ve İYİ Parti, eleştirilerini Türk diplomasisinin ne hale düşürdüğü üzerine kurarken MHP Erdoğan’ın
Yunanistan Başbakanı Kyrikos Mitsotakis 6 Mart’ta CNN’e Avrupa’nın “Türkiye’nin şantajlarına boyun eğmeyeceğini” ilan etti. Bununla Türkiye’den ülkesinin sınırına yığılan on binlerce Suriye’li (ve diğer) mülteciyi kast ediyordu. Yunan polisinin sınıra dayanan mültecilere göz yaşartıcı bomba attığı, hatta ateş açıp ölüm ve yaralanmalara yol açtığı haberleri medyada yayılırken, Mitsotakis AB ile Türkiye arasında 2016’da imzalanan “düzensiz
“Güvenlik” söz konusu olduğunda, kişi hak ve özgürlükleri askıya alınabiliyor, yasalar çiğnenebiliyor, hatta insanlık-dışı davranışlar meşrulaştırılabiliyor. Böyle durumlarda güvenlik fikri, bireylerin hakları, özgürlükleri ve yaşam koşullarını tehdit eden bir düşmana dönüşebiliyor.Son iki haftadır, Avrupa’nın sınırlarının bu şekilde bir güvenlik meselesi haline getirilmesi suretiyle, Türkiye’den Avrupa’ya geçmek isteyen sığınmacıların insanlık-dışı muameleye maruz kaldıklarını görüyoruz. İdlib’de meydana
Dış politika ve güvenlik konularında dünyanın en etkili tartışma zemini olan Münih Güvenlik Konferansı’nın (MSC) 14-16 Şubat tarihleri arasında yapılacak 2020 yılı toplantısının konusu “Westlessness – Batısızlık” olarak saptandı. Bu yeni ve aslına bakarsanız zihin açıcı bir kavram. Münih Güvenlik Konferansının Başkanlığını yürüten Alman emekli Büyükelçi Wolfgang Ischinger, konferansın yine “Batısızlık” başlığını taşıyan raporunda “Batı
Almanya Şansöylesi Angela Merkel’in Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile buluşmak üzere 24 Ocak’ta Türkiye’ye gelmesiyle, İngiltere Kraliçesi İkinci Elizabeth’in ülkesinin Avrupa Birliğinden (AB) çıkışını bir gün önce onaylamış olması arasında bir ilişki yok: tamamen tesadüf. Çünkü bu ziyaret hazırlıkları başladığı sıralarda Almanya Türkiye’yi Libya’nın geleceği için Berlin Sürecine davet etmiş, öte yandan AB Türkiye’yi Suriye askeri