“Ekonomik Kurtuluş Savaşı filan yok. Elinde kuru ekmeği ile kalmış insanları, vatan savunmasındaymış gibi kandırmaya çalışıyorlar.” Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 22 Kasım’daki kabine toplantısı ardından yaptığı açıklamaları 23 Kasım’da DEVA Partisi Twitter hesabından bu sözlerle reddetti.Yıllarca Erdoğan’ın ekonomi kaptanlığını yaptıktan sonra yolunu ayıran Babacan bu yayını yaptığı sırada 12 Türk lirasına bir ABD doları,
B-planının mafyacılıktan siyasi muhalifliğe terfi edip bir yerlerden iltica almak olduğu anlaşılan Sedat Peker’in dahi dilinde olan bir masal var. Türkiye’de siyaseti daha Cumhuriyet öncesinden esir almış bir ikiyüzlülük bu. “Kendisi iyi de çevresi kötü” masalı.Başta kim varsa onu doğrudan hedef almak istemeyen, hala baştakinden bir çıkar gözetenlerin en büyük sığınağı bu söylem. Peker de
Gelin olaylara başka açıdan bakalım. Geçen yıl bu zamanları hatırlayalım. Covid-19 salgının ortaya çıkmasıyla Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın beğeni düzeyinde bir sıçrama olmuş, ama bu kısa sürmüştü. İlk aylarda biraz da nazik, saygılı tavrıyla güven veren, öne çıkan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın anketlerdeki beğeni düzeyi bir ara -kısa bir dönem de olsa- Erdoğan’ı geçti.Sonra İçişleri Bakanı
Sanırım Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Ruhsar Pekcan’ı Ticaret Bakanlığından göndermesinde bardağı taşıran damla 20 Nisan’daki bakanlık açıklamasında kendi bakanlığına mal satmasını “piyasa fiyatı altında” gerekçesiyle kabul etmesi oldu. Son zamanlarda, özellikle Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın, önceki Ankara Ticaret Odası Başkanlarından Sinan Aygün’e karşı Togo kuleleri davasını kazanması sonrasında kulislerde adı geçmişti. Ama Pekcan kabinede
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın AK Parti iktidarını nelerin yıprattığını görmesi için uzaklara bakmaya ihtiyacı yok. Dış güçler, üst akıllar, yeni darbe komploları aramasına da. AK Partiyi yıpratmak için AK Partinin yeni elitleri yeter de artar bile.Doğru, CHP’nin başı çektiği, İYİ Parti ve diğer muhalefet partilerinin de katıldığı “128 milyar dolar nerede?”
Önceki Hazine Müsteşarlarından, iktisatçı Mahfi Eğilmez, Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın bugün, 19 Nisan’daki açıklaması üzerine akşam saatlerinde yazdığı yazıda, asıl sorunun “TCMB’nin döviz yönetimi konusundaki görevini Hazine’ye niçin ve nasıl bıraktığı” olduğunu söyledi. Eğilmez, Elvan’a ülkelerin en zor zamanlar için elinde tuttuğu Merkez Bankası rezervlerinin, gerçekten bu zor zamanlar dışında kullanılıp kullanılmadığını da
Dört ay önce göreve gelen Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal, dün gece Resmi Gazete’de yayınlanan kararla görevden alındı. Ağbal’ın görevden alınması, Merkez Bankası’nın faiz kararının ve Yeni Şafak gazetesinin attığı “Bu operasyonu kim adına çektiniz” manşetinin ardından geldi. Ağbal’ın yerine Yeni Şafak yazarı, eski AKP milletvekili Şahap Kavcıoğlu atandı. Ağbal, geçtiğimiz yıl kasım ayında görevden
AK Parti Genel Kurulu, kongresi 24 Mart’ta. Genel Kurul, Cumhur İttifakının geleceği bakımından da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın siyasi geleceği bakımında da önem taşıyor. Sadece o da değil. 18 Mart’taki MHP Kurultayı da aynı çerçevede önemli. Kulis bilgilerine bakılacak olursa, MHP kongresinin AK Parti kongresinden önce yapılması da Erdoğan ile MHP lideri Devlet Bahçeli arasında konuşulmuş.
Uluslararası Basın Enstitüsü’nün (IPI) yayınladığı Dijital Medya Raporu: Türkiye raporuna göre, izlerkitle rakamları açısından duraklama dönemini yaşayan ana akım medya, dijital erişim rakamları hızla yükselen bağımsız medyanın nefesini ensesinde hissediyor. Rapora göre, “Türkiye’de bağımsız medyanın dijital erişimi (33,5 milyon aylık kullanıcı), iktidar yanlısı medyanınki (47,8 milyon kullanıcı) ile kıyaslanabilir bir hacme ulaştı. İktidar yanlısı medyanın erişimi
AK Parti cephesinde hafta sonu ilginç gelişmeler vardı. CHP’nin açtığı “Damat nerede? 128 milyara ne oldu?” kampanyası AK Parti’yi Berat Albayrak’ı dört koldan savunmak zorunda bıraktı. Albayrak, görevdeyken de halkın en sevdiği siyasetçiler arasında değildi. Dolayısıyla şimdi Albayrak güzellemelerine baş vurulmasının AK Parti’ye ne kazandıracağı belli değil. Ama Beştepe’den Kabineye, oradan TBMM Grubu ve Parti