Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 11 Haziran’da tam 18 yıl sonra bir CHP lideri ile CHP Genel Merkezi’nde gerçekleştirdiği görüşme, uzun yıllardır devam eden siyasi kutuplaşmanın belki de artık sonuna geldiğimizin bir işareti olarak yorumlanabilir. Bu buluşma, uzun süredir birbirini dışlayan, diyalogdan kaçınan ve müzakere etmeyen iktidar ve muhalefet arasındaki dönemin sonuna mı işaret ediyor? Muhafazakâr ve seküler
“İnsanlar kendilerini dünden daha güvensiz hissediyorlar. Güvensizlik ve kutuplaşma, çözümleri hayata geçirmek için gereken dayanışmayı engelliyor. Demokratik gerileme 10 yıl öncesine göre istisnadan ziyade norm haline geldi. Covid-19 salgını, Ukrayna’daki savaş ve iklim felaketleri hayatlarımız üzerindeki kontrolün elimizden kayıp gitmesine neden oldu. İstikrar ve refah için, eskiden güvendiğimiz norm ve kurumlar, bugün yaşadığımız belirsizlik duygusunu
Sonunda ben de Covid-19 mağdurları arasındaki yerimi almış bulunuyorum. Böylece, son birkaç aydır sıkça sorduğum “Herkes korona oldu, benim gibi o kadar hareket halinde olan biri nasıl olmadı” sorusunun yanıtını da almış oldum! Vaka sayısı yüz binlere yaklaştığında, o kadar riskli durum yaşamışken değil de, rakam on binlere düştüğünde virüse yakalanmak biraz tuhaf geldiğinden bu
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın sözcüsü İbrahim Kalın 13 Nisan’da Twitter üzerinden birbiri ardına iki yayın yaptı. Bu yayınların en önemli kısmı Türkiye’nin de “Yeni bir soğuk savaş dönemine girdik” saptaması yapmasıdır. Bu saptamaya bağlı olarak “bölgesel ittifaklar” dahil, “yeni dengeler kurulacak” saptaması da önemlidir, birazdan yakından bakacağız. Ancak bu açıklamayla Türkiye’nin -güvenlik ve savunma boyutu dahil-
Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimini 10 Nisan’daki ilk turda kazanan çıkmadı. Mevcut cumhurbaşkanı, “Le République en Marche – İlerleyen Cumhuriyet” Partisi adayı Emmanuel Macron yüzde 28,6, “Rassemblement National – Milli Birleşme” Partisi adayı Marine Le Pen ise yüzde 23,9 ile en yüksek oy alan iki aday olarak 24 Nisan’daki ikinci tur oylamaya kaldılar. Özetle Fransa’da cumhurbaşkanlığı için
Covid-19 salgınının ülkemize de ulaşması ardından uğradığım bir eczanede kapının üzerinde bulunan hava perdesinin (ortam havasını çevirerek ısıtan cihaz) oluşturduğu hava akımını hissettiğim an paniğe kapılıp orayı terketmiştim. Henüz maske takılsın mı takılmasın mı tartışmalarının olduğu ilk günlerdi ve ben maske almak için uğramıştım. Kısa bir sürede Çin’den ülkemize de ulaşan virüsün, hava yolu ile
Hekimler 14-15-16 Mart tarihlerinde iş bırakacaklar. Onları destekleyin, çünkü itiraz ettikleri sistemin düzeltilmesi, onların haklarının ötesinde hepimizin nitelikli/gerçek sağlık hizmetine ulaşabilmemiz için şаrt. Tıp Bayramı olan 14 Mart ile başlayan üç gün içinde kamu hastanelerine yalnızca G(ö)revi desteklemek için gidin. Acil servisler, yoğun bakımlar çalışacak, ama inşallah ihtiyacınız olmaz. Sağlık çalışanlarının içinde bulundukları dayanılmaz koşulları
2008 küresel krizinin ve 2015 göçmen krizinin tetiklediği dinamikler, Soğuk Savaş sonrası kurallara ve piyasa ekonomilerine bağlı liberal demokratik küresel düzenin geleceği için soru işaretlerine yol açtı. Popülizm, korumacılık, otokrasileri yatıştırma politikaları, dış politikada perakendeci yaklaşım öne çıktı. ABD’de küresel sorunlara ve kurumlara duyarsızlık, Avrupa Birliğinde (AB) entegrasyonla ilgili kurumsal sorunlar ve yumuşak güçte aşınma