Evet, 22 Nisan Dünya Günü. Hem de bu yıl ellincisi. Peki, bu önemli günü kutlayabilecek miyiz sizce? Görünen o ki, COVID-19 hastalığının neden olduğu salgının gölgesinde, çoğumuz sessiz sedasız bir şekilde evlerimizdeyiz. Hep birlikte doğaya bile çıkamıyoruz şu günlerde. Bu durumu fazlasıyla hak ettik esasında, çünkü doğayı koruma ve verdiğimiz hasardan kurtarma görevinde başarısız olduk.
COVID-19 kısa sürede yerel bir sorundan küresel bir salgına dönüştü. Geçmişteki deneyim ve tüm uyarılara rağmen, insanlar kadar devletler ve şirketler de bu salgına hazırlıksız yakalandı. Virüs dolaşmıyor, ama insanlar dolaştıkça çok geniş kitlelere bulaşıyor. Bu nedenle, devletler farklı insanların hareketlerini sınırlandırma yönünde kararlar alıyorlar. Ancak, ‘Hareket demek, bereket demektir’ ve hareket kısıtlanınca ekonomik faaliyet
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop’un geçtiğimiz günlerde Meclis’in 100’üncü Kuruluş Yıldönümü olan 23 Nisan 2020’deki özel oturumuna Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın katılmayacağını açıklaması, Covid-19 salgınının yayılmaması bakımından siyasi parti liderlerine de katılmama çağrısı yapması yankılara neden oldu. Şentop’un Habertürk’te Muharrem Sarıkaya’ya söyledikleri üzerine hem yorumcular, hem siyasilerden tepkiler geldi. Meclis’in koronavirüs Covid-19 salgını devam
Covid-19 için aşı geliştirme çabaları son hızla devam ediyor. Türkiye’de de tedavinin yanısıra aşı çalışmaları var. Ancak en iyimser tahminlerde bile bir yıldan önce aşının kullanımda olamayacağı belirtiliyor. Covid-19 nedeniyle, aşı yapılarak korunmanın mümkün olduğu hastalıklar ve aşının önemi yeniden gündeme geldi.Dünya Sağlık Örgütü; 24-30 Nisan tarihini “Dünya Aşılanma Haftası” olarak belirledi; ya da “Dünya
MetroPoll araştırma şirketinin Nisan başında yayınlanan Mart 2020 “Türkiye’nin Nabzı” raporunda hem Cumhurbaşkanı ve AK Parti lideri Tayyip Erdoğan, hem de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu için iyi ve kötü haberler var.Bunların bir kısmı medyada çıktı. Örneğin, Mart sonu itibarıyla seçim yapılmış olsa AK Parti’ye oy vereceklerini söyleyenlerin oranının yüzde 33,7, CHP’ye vereceklerin ise 17,7 olduğu
ABD’de yayınlanan New York Times gazetesi, geçtiğimiz hafta ilginç bir yazı yayınladı. 15 Nisan 2020 tarihli yazıda Steven Erlanger “Koronavirüs tüm dünyada liderlerin yükselmesini sağladı. Ancak bu durumun uzun soluklu olacağını sanmayın” diyordu. Koronavirüs salgınından önce popülaritesi, beğenilirliği inişe geçmiş görünen dünya liderlerinin yükselişe geçtiği örneklerle anlatılıyordu. Türkiye’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için de benzeri
Almanya Sağlık Bakanlığı 17 Nisan’da koronavirüsün yayılmasını kontrol altına aldıklarını açıkladı. Ancak durum hâlâ kırılgan. Şansöyle Angela Merkel, önlemlerde en küçük bir açığın durumun yeniden kontrol dışına çıkmasına yol açabileceğini halkıyla paylaştı.Türkiye’de de benzeri açıklamalar var. Örneğin aynı gün Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Levent Yamanel, “Tedbirler konusunda herhangi bir gevşeme olmazsa biz bunu
Covid-19 salgınıyla mücadele tedbirleri kapsamında geçtiğimiz hafta sonu, 11-12 Nisan’da sokağa çıkma yasağı uygulandı. Kamuoyu bu aralıklı sokağa çıkma yasağından çok, yasağın ilanıyla başlaması arasındaki iki saat arasında yaşanan panik, bu paniğin etkisiyle açık bulunan alışveriş mekanlarında gözlenen kabul edilemez kalabalıklara odaklandı ve onunla sınırlı kaldı. Yasağın etkisi konusunda bir yoruma ben denk gelmedim.Oysa Cumhurbaşkanı
Medeniyetin çevreye baskısı Bir önceki yazımın devamı olarak çevre üzerinde duracağım. Eylül 2018’de Moskova’daki MIRBIS üniversitesinde katıldığım endüstri 4.0 çalıştayına katılmıştım. 1 hafta boyunca çeşitli konularda üniversitedeki doçent ve profesörlerden eğitim aldık, konuşmalar dinledik. Bir konu çevre sorunları ve devletlerin, daha doğrusu hükümetlerin bu soruna etkisi üzerineydi. Genel olarak hükümetlerin finansal ve sanayi çevrelerine bağımlı