Geçen on yıl zarfında, Türk dış politikası dramatik değişiklikler geçirdi. Başlangıç tarihi başkanlık sistemine geçmemizin çok öncesine uzanan bu değişim sürecine daha yakından bakmakta yarar olduğunu düşünüyorum. İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisinin (AKP) dış politikası, işbaşına geldiğinden bu yana üç evreden geçti; a) Evrensel değerlere ve özellikle Avrupa Birliğine (AB) bağlılık, b) İkincisi, aşırı özgüvenli
Değişim vaadini iktidar da muhalefet de dilinden düşürmüyor bu aralar.İktidardaki AK Parti ve destekçisi MHP için değişim, iktidarı korumak için seçim yasasında, Anayasa’da değişiklikler yapmak anlamına geliyor.Muhalefet için değişim sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk seçimlerde iktidardan uzaklaştırılması değil, Türkiye’yi giderek tek-adam rejimine götüren, demokrasinin kalitesini daha da düşüren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin de değişmesi demek.İktidarın güç kaybetmesindeki
Diyarbakır’da AK Partililerin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı “Bıji Serok Erdoğan” sloganıyla karşılaması, belli ki müttefiki MHP lideri Devlet Bahçeli’yi çok rahatsız etmiş. “Serok Ahmet” diyerek yasadışı PKK ile yakınlığını ima ettiği Gelecek Partisi lideri Ahmet davutoğlu’nun “Şimdi, ne diyeceksin?” diye sorması belli ki daha da rahatsız etmiş. TBMM grup toplantısında “Onun serokluğu” diyor Davutoğlu’na hitaben, “bölücülüğün
AK Partililer Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı 9 Temmuz’da Diyarbakır’da “Bıji Serok Erdoğan” diye karşılamışlar. Kürtçe “Yaşasın Başkan Erdoğan” demek. Sloganın aslı, yasadışı PKK taraftarlarının, İmralı cezaevindeki liderleri Abdullah Öcalan için kullandığı “Bıji Serok Öcalan” şeklinde AK Partililer demek ki Kürt oylarına o kadar muhtaç hale gelmiş durumdalar ki “Bıji Serok Erdoğan” sloganından medet umuyorlar, seçmen çekeceklerini,
Ahmet Davutoğlu’nun BBC Türkçe’den Ece Göksedef ve Mahmut Hamsici ile yaptığı röportajdan pek çok konuya ilişkin derin analizler çıkarılabilir. Bana göre en iddialı çıkışı, siyasetin finansmanı konusunda şeffaflık sağlayacak olan ama bir türlü meclisten çıkarılmayan yasalar üzerine ileri sürdükleri. Şöyle diyor Davutoğlu bu röportajda: “Ben bu konuda tavrımı söyledim. Daha somut adım siyasi ahlak yasasıdır,
Türkiye’nin makroekonomik kırılganlıkları sorun olacağını 2018 seçimlerinden önce hissettirmeye başlamıştı. Ancak o günlerde bunun hane halkına bir yansıması söz konusu değildi. Ağustos 2018’deki Rahip Brunson krizinden sonra başlayan problemler hane halkın çok geçmeden enflasyon ve işsizlik olarak yansıdı. Üzerine salgın ve salgının ekonomik etkileri eklenince vatandaş çok uzun bir süredir ciddi ekonomik problemlerle baş başa