YetkinReport okurları hatırlayacaktır. 7 Kasım 2020’de ekonomi-politik çağrışımları olan “Ara sıra kuzuyu değiştirtiyoruz” fıkrasını anlatmıştım; hatırlamak isteyenler bu bağlantıya tıklayabilir. Bu defa “Bu pisliği niye yedik” fıkrası geliyor; tabii fıkra bu, kimse üstüne alınmak zorunda değil.Ama önce kuzu fıkrasını neden altattığımı hatırlatayım. O fıkradan bir gün önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan daha 16 ay önce atadığı
Siz bakmayın geçim sıkıntısı dendikçe “Ver bir Sezen Aksu”, dolar kuru dendikçe “Yap bir dişçi kumpası”, belediyeler çalıştırılmıyor dendiğinde “Ama Kazakistan’da darbe” diye gündem saptırma taktiklerine. Gelin Ankara’da merak konusu şu beş soru ve alt başlıklarına bakalım. Birinci soru: faiz indirilecek mi? 20 Ocak’ta Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantısında politika faizi yüzde 14’ün altına
Kazakistan Devlet başkanı Kasım Cömert Tokayev, yakıt fiyatlarına yapılan zammı protesto eylemleri üzerine ülkenin kısmi olağanüstü hal ilan etti. Rus Sputnik Haber Ajansı Mangıstav eyaleti ve ülkenin en büyük şehri Almatı’da ilan edilen Olağanüstü Hal 19 Ocak’a dek devam edecek. Fransız Haber Ajansı AFP Tokayev’in protestolar üzerine bakanların görevine son verdiğini duyurdu. Ajanslar, Tokayev’in protestolar
Adettendir; enflasyonu falanca yılın en yüksek ya da en düşük filanca göstergesi diye yazmak. Eksik kalmasın, ben de öyle yapayım. 3 Ocak’ta açıklanan enflasyon oranlarını sıkıcı birkaç rakamla anlatmaya başlayayım.Şu anda kullanılan tüketici fiyat endeksi 2003’ten bu yana yayınlanıyor. Tüm bu dönemde en yüksek aylık enflasyon Aralık ayında gerçekleşti: yüzde 13,6. Biraz daha eskiye giderek,
Ankara’da siyasi denklem az çok belli oldu: iktidar seçim ilan etmedikçe muhalefet aday açıklamayı olabildiğince geciktirecek.Son günlerde üç muhalefet lideriyle görüşme imkânı buldum. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ lideri meral Akşener ve DEVA lideri Ali Babacan. Üçünden da hemen hemen aynı sözcüklerle aynı yanıtı aldım. Altı muhalefet partisi lideri (bu üçlüye Saadet lideri Temel Karamollaoğlu,
Tuhaf bir denklem var ortada. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun devlet dairelerinin kapısına dayanma taktiğine karşı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ya da ona yaranmak isteyenler ana muhalefet liderini kapılardan çevirerek halkın gözünden düşürdüklerini düşüyorlar. Bir zamanlar kapılardan çevrile çevrile siyasi iktidara yükselen AK Parti, müttefiki MHP’nin desteğiyle muhalefete haddini devlet zoruyla bildirme siyaseti güdüyor.Bir zamanlar İstanbul Büyükşehir
Yeni sistemin olumlu tarafı şu: Açıklanan kararlar, kontrolden çıkmış kur artışlarını engelledi. Bu tek başına önemli ve olumlu bir özellik. Bundan sonra yeni sistemin doğurabileceği risk ve bu risklerin nasıl azaltılabileceğine odaklanmak gerekiyor. Bu sorunları saptayabilmek için alınan kararların çeşitli kesimleri nasıl etkileyebileceğine bakmak gerekiyor. Tasarruf sahibi açısından yeni sistem I. Vade sonunda kur artışı,
İktidarın kontrolsüz artan enflasyon ve kura rağmen düşük faiz politikasında ısrar etmesi, faiz artırmaktan kaçınmak adına ciddi enflasyonist riskler içeren “kur korumalı TL mevduatı” gibi enstrümanlar ortaya koyması siyaseti yakından izleyen tüm kesimlerde büyük merak uyandırıyor.İktidar partisinin yürütmedeki yaklaşık 20. yılında, üstelik de oy oranı hiç olmadığı kadar düşük seviyede seyrederken ve de seçimlere yalnızca
Ekonomi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan TÜSİAD’ın “yanlışta ısrardan vaz geçmek gerek” açıklamasını savaş ilanı olarak algılamadan önce de kritik bir haftanın eşiğindeydi. Merkez Bankasının 16 Aralık’ta politika faizini yüzde 15’ten 14’e düşürmesi ardından piyasaya (iki hafta içinde beşinci) müdahalesine İstanbul Sanayi Odası ve TOBB tepki gösterince, zaten suni olarak şişen İstanbul Borsası da çökmüştü. Zaten gözler