Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü OECD, her yıl dünya genelinde elde ettiği verilerle hazırladığı “Bir Bakışta Eğitim” raporunu 2024 yılı değerlendirmeleriyle yayınladı. Rapora göre Türkiye’de yetişkinlerin yarısı lise mezunu değil, 18-24 yaş aralığındaki her üç gençten biri ne eğitimde ne istihdamda yer alıyor. Türkiye Eğitim Derneği’nin düşünce kuruluşu TEDMEM‘in değerlendirmesine göre “Bir Bakışta Eğitim 2024”
İklim değişikliği nedeniyle yaşadığımız, daha vahimini de bu yaz yaşayacağımız söylenen hava sıcaklıklarından bahsetmiyorum sadece. Hem ülke içinde hem de küresel düzlemde oldukça sıcak bir yaz gündemi bekliyor bizi. Sıcak yaz, AYM kararı Anayasa mahkemesinin son gecikmiş kararları tesadüf olamaz. Malum, Anayasa’nın 153/2. maddesinde Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının geriye yürümeyeceği açıkça düzenleniyor. İptal edilenlerin yerine
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Saraçhane Meydanı’nda eğitim alanında sorunlara dikkat çekmek amacıyla “Büyük Eğitim Mitingi” düzenledi. Mitinge İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP yöneticileri, Eğitim-Sen ve Eğitim-İş sendikaları ve eğitimcilerin yanı sıra vatandaşlar da katıldı. Katılımcılar, “Öğretmenler atanmak istiyor”, “Çağdaş laik bilimsel eğitim”, “Eğitimde şiddete son”, “Mülakata son” dövizleri taşıdı. Mitingde konuşma yapan
İstanbul’da bir eğitimcinin uzaklaştırma almış bir öğrenci tarafından silahla vurularak öldürülmesi, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) 68 bin öğretmen açığına rağmen 20 bin öğretmen ataması yapması ve yeni müfredat tartışmalarının ardından eğitimciler tüm Türkiye’de seslerini yükseltti. Eğitim alanında faaliyet gösteren sendikalara bağlı eğitimciler 10 Mayıs’ta şiddet olayları, öğretmen atamaları ve yeni müfredata dair tepkilerini ve taleplerini
Millî eğitim sitemimiz yıllardır devasa sorunlarla boğuşuyor. Bir yandan hızla artan nüfus, bir yandan inanılmaz bir hızla dönüşen dünya, ülkemizi her geçen gün daha dezavantajlı konuma sürüklemekle kalmayıp koşulların bir beka sorununa dönüşmesi endişesi yaratıyor. Ekonomik kalkınmanın eğitim endeksleri ile birebir örtüştüğü günümüzde okullarımız 21. yüzyılın en önemli kavramı diyebileceğimiz yaratıcılığı öldürüyor. Zeki ve parlak
Yükseköğretim görmüş kişiler, çalışma hayatlarında daha tatmin edici işlerde çalışırlar. Tatmin edici demekle ne kastediyoruz? Entelektüel olarak daha zengin, çalışma şartları daha rahat, prestiji daha yüksek? Bunlar da söz konusu olabilir, ama genel olarak anlaşılan, daha yüksek bir gelir elde edilmesidir. Yoksullukta eşitlendik* TÜİK verilerine göre, Türkiye’de yükseköğrenim görmüş kişilerin gelirinin sadece lise eğitimi görmüş
Geçtiğimiz hafta 19 milyondan fazla öğrenci, ara dönem karnesini aldı. Son dönemlerde verilen karneleri inceleme fırsatı bulduysanız başarı puanlarının ve değerlendirmelerin artık gerçek durumu yansıtmadığını ve karnelerde çocuğun ilgi, bilgi, yetenek, gelişim ve genel gidişatıyla ilgili özgün anekdotların yer bulmadığını sizler de fark etmişsinizdir. Bugün geldiği haliyle karneler, çocukların öğrenme yolculuğunun somut bir örneği olmanın
BirGün gazetesinin 19 Şubat 2022 tarihli manşeti şöyleydi: “Yayınsız kitapsız üniversite” ve haber içeriğinde YÖK raporuna göre üniversitede öğrenci başına düşen kitap ortalaması 8, öğretim üyesi başına düşen yayın ortalaması ise 0.20 olarak belirtilmişti. Haber, söz konusu durumu YÖK’ün bile gizleyemediğini söylüyordu. Raporda THE, QS ve ARWU verilerine göre dünyada ilk 500 içinde sadece 6
Seçimler, ülkelerin kaderini değiştirir. Seçimler, gelecek nesillerin dünyaya açılan kapısını etkiler. O nedenle siyasilerin en büyük yükümlülüğü, gençlere sunacakları vaatlerde gizlidir. Yıllardır bu üç cümleyi arka arkaya sıralayıp tek bir soru soruyorum “Siyasetin derdi seçim kurtarmak mı? Nesil kurtarmak mı?” Eğitim vaatleri önümüzdeki seçim sonuçlarında etkili olacak mı? Türkiye, hızla yeni seçim sürecine yaklaşırken, meydanlardaki,
Türkiye’nin göçmen politikasının belirsizliği, büyük bir karşı dalga yarattı. Geçici koruma statüsündeki sığınmacılar, kaçak göçmenler, konut satın alma karşılığı oturma izni ve yurttaşlık vaad edilenler, farklı kategoriler olsa da, hepsi beraberce değerlendiriliyor. Bunun nedeni, açıkça tanımlanmış ve halktan onay almış bir politikanın olmayışı. Göçmenlik, insani bir durum: Kimisi savaştan kaçıyor; kimisi de bizim gençlerimiz gibi,
- 1
- 2