İsrail’in hem Hizbullah hem Hamas hem de Ramallah’daki Filistin yönetimine saldırıları aralıksız devam ediyor. Son olarak İsrail askerlerinin El Cezire televizyonunun Ramallah’taki bürosunu canlı yayın sırasında basarak -dört ay önce Kudüs bürosunu kapattığı gibi kapattığı haberi geldi. The Wall Street Journal gazetesi, Gazze’de ateşkesin ABD Başkanı Joe Biden döneminde mümkün görünmediğini söyleyen bir rapor yayınladı
Lübnan’da durum, İsrail’in son Hizbullah saldırıların yeniden gündeme getirdiği üzere çok karmaşık ve çok daha kanlı olabilecek durumlara evrilmek üzere. Bu kadarı Lübnan için bile fazla. Ayak seslerinin Lübnan’dan sonraki adresi Suriye olabilir. Hizbullah, Lübnan halkının izlemek zorunda kalacağı, istemediği bir savaşın içine mi çekiliyor? Lübnan, bünyesinde 18 ayrı etnik, dini, mezhebi barındıran, çok parçalı
Dünya, İsrail’in bilim-kurgu türü saldırısıyla büyük şaşkınlığa uğradı. Hala “şöyle mi oldu, böyle mi oldu” diye konuşuyoruz. Hizbullah’ın, İsrail’in gözetleme yeteneklerini engellemek için uyguladığı strateji tam ters tepti ve Hizbullah kendisini vurdu. Üstelik bu hamle ile, Hizbullah’ın yetersizliği ortaya çıktı. Ya da başka şekilde söylersek, teknolojiyi üretenlerle, (satın alacak paraları olsa bile) üretemeyenlerin arasındaki fark
İsrail 17 Eylül’de Hizbullah’ın örgütsel haberleşmede kullandığı çağrı cihazları patlatarak saldırısı ardından 18 Eylül’de de örgütün kullandığı el telsizlerini patlatarak Hizbullah’a ikinci darbeyi vurdu. Lübnan Sağlık Bakanlığı Beyrut’ta ilk saldırıda öldürülenlerin bir kısmının cenaze töreninde güvenliği sağlayan Hizbullah üyelerinin ellerindeki telsizlerin aynı anda patlatılması sonucu 20 kişinin öldürüldüğü 450 kişinin yaralandığını duyurdu. Çağrı cihazlarını bombaya dönüştürerek
Akşam saatlerinde Lübnan’da bulunan Hizbullah mensuplarının çağrı cihazlarının “aynı anda” patladığı, ölü ve çok sayıda yaralıların olduğu haberi ulaştı. Olaydan İsrail sorumlu tutuluyor. Ancak çağrı cihazları nasıl patlatıldı? Çağrı cihazları nasıl patladı? İlk etapta, çağrı cihazlarının hacklenerek, Lityum pillerinin bir yazılım ile patlatıldığı gibi bir yorum vardı. Ancak bu yorumu anlamsız hale koyan sorular şunlar;
Başta Beyrut olmak üzere Lübnan’ın dört bir yanında meydana gelen ve sayısı henüz saptanamayan patlamalarda en az 9 kişinin öldürüldüğü, 200’ü ağır olmak üzere 3000 (*) kadar kişinin yaralandığı bildiriliyor. Saldırının Hizbullah üyelerinin bir süredir İsrail gizli servisi MOSSAD’ın cep telefonlarına sızmasına karşı kullandığı eski usul çağrı cihazlarının “heklenmesi” ve tek tuşla hepsinin patlatılması şeklide
Dünya, geleneksel güç dengeleriyle ve şiddet ile tanımlanan bir döneme geri süratle dönerken, ekonomiden askeri güce, bilim ve teknolojiden sanat ve kültüre, insan sermayesinin kalitesine kadar her alanda güçlü olmamız hayatı önem taşıyor. Bu amaçla, iç sorunlarımızı ivedilikle çözmeli ve zayıf noktalarımızı güçlendirmeye odaklanmalıyız; değişen küresel dinamikleri ve aktörleri doğru bir şekilde okumalı ve kendimizi
Hamas lideri İsmail Haniye 31 Temmuz’da Tahran’da kaldığı konutta öldürüldü. İlk gelen haberler Heniye’nin sabaha karşı 02.00 sıralarında konutuna yapılan baskınla öldürüldüğü yolundaydı. Saldırıdan İsrail’i sorumlu tutan İran medyası ilerleyen saatlerde Devrim Muhafızları kaynaklarına dayanarak Haniye’nin hava akınıyla öldürüldüğünü duyurdu. Bilgi doğruysa İsrail uçaklarının ya da füzelerinin binlerce kilometre öteden İran’ın Rus S-300 füzeleriyle takviye
Öncelikle İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz’ın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın sonunun Irak’ta Saddam Hüseyin gibi olacağını söyleme küstahlığını havada bırakmayalım: Erdoğan’ın siyasi geleceğine sadece Türk seçmeni, sandığa atacağı oylarıyla karar verecektir. ABD ve İngiltere’nin şımarttığı Binyamin Netanyahu’nun bakanı, sadece Türkiye cumhurbaşkanını hedef almakla kalmadığının, Saddam Hüseyin’in ABD’nin Irak’ı işgali ile devrildiğini de hatırlattığının şuurunda değil görünüyor.