12 Temmuz’da CHP’nin Doğu ve Güneydoğudaki 18 İl Başkanı ortak bir bildiri yayınladı. İl Başkanları, 25-26 Temmuz’da Ankara’da yapılacak CHP Kurultayında Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na topluca destek vereceklerini ilan ediyorlardı. Delege sistemi uyarınca 18 İl Başkanının ortak desteği Kılıçdaroğlu bakımından Kurultay öncesi bir gövde gösterisi sayılabilirdi ama CHP’nin seçmen desteği olarak en güçsüz olduğu iller
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “vesayeti altında” olduğunu onun izni ve onayı olmayan hiçbir karar alamadığını söyledi. Güncel siyasi gelişmeler üzerine YetkinReport’a açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, “Davul Erdoğan’ın boynunda, tokmak Bahçeli’nin elinde” diye konuştu.“Saray vesayet sahibi küçük partiden izin almadan karar alamaz durumda” diyen Kılıçdaroğlu şöyle devam etti: “Bu sadece
Üç milletvekilinin haklarındaki kesinleşmiş hapis cezası kararları Genel Kurul’da okunmak yoluyla üyelikleri düşürülerek cezaevine gönderilmesinin Ankara’da yol açtığı gerilim durulmadı. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun, Meclis Başkanı Şentop’un Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “gerginlik” çıkarmak amacıyla verdiği “talimatla” üyelikleri düşürdüğü suçlamasına Şentop sert yanıt verdi. Şentop, Anayasa ve iç tüzük gereği işlem için talimata gerek olmadığını söyleyerek Kılıçdaroğlu’nu yakışıksız” ve
Aslında konuşacak çok daha önemli konularımız var. Koronavirüs salgını sonrası gerçek boyutlarını görebileceğimiz ekonomik küçülme, işsizlik, hayat pahalılığı gibi. Ama son günlerde bir Cumhur İttifakı – Millet İttifakı tartışması aldı yürüdü ki bu da siyasetin geleceği bakımından önemli. O nedenle kolaycı yaklaşımlardan uzak durup dikkatlice tahlil etmekte yarar var.Bu konudaki en son gelişme, Millet İttifakının
Sağlık Bakanlığı verilerine göre 5 Nisan itibarıyla Türkiye’de koronavirüs nedeniyle ölen insan sayısı 574’e, test yapılarak hastalık saptananların sayısıysa 27 bin 69’a yükseldi. Bilim Kurulunun taleplerine karşın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AK Parti hükümeti, şehirlerarası seyahatleri kısıtlamakla birlikte henüz şehir içlerinde yaş sınırları dışında zorlayıcı önlem getirmedi.Covid-19 salgınının başından bu yana CHP ve CHP lideri
“AKP’nin ikiz doğurmasının nedeni” dedi CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 3 Ocak basın toplantısında yeni partiler sorulduğunda; “Toplumdaki beklentileri karşılayamamış olması.” Kılıçdaroğlu “ikiz doğum” benzetmesini Gelecek Partisini (GP) kuran Ahmet Davutoğlu ve ayrı bir parti hazırlığındaki Ali Babacan’ın AK Parti’nin içinden çıkmış olması için kullanıyordu. Kılıçdaroğlu’na göre, toplum giderek parti ayrımı olmaksızın iki anlayış etrafında toplaşıyor:
Ahmet Davutoğlu liderliğindeki Gelecek Partisi (GP) kuruluş dilekçesini 12 Aralık itibarıyla İçişleri bakanlığına verdi. 13 Aralık’ta da tıpkı 2001’de AK Parti’nin yaptığı gibi, Ankara Bilkent Otel’de programını açıkladı. programda en dikkat çekici iki unsur, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yerine “özgürlükçü bir Anayasa” yoluyla parlamenter demokrasinin güçlendirilmesi ve din işleriyle devlet işlerinin ayrılığına yapılan vurgu oldu; zor
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 7 Aralık’ta İstanbul’da yaptığı konuşmada, yol arkadaşları Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’a “Halkbank’ı dolandırmaya çalışmaya” varana dek sert sözlerle yüklenmesi ve Davutoğlu’nun “mal varlıklarımızı karşılaştıralım” resti, siyasetin gündemini değiştirdi. Erdoğan sonunda “CHP eriyor, İYİ Parti ile Millet İttifakı dağılıyor” söyleminden, Davutoğlu ve Babacan etkisinin AK Parti tabanındaki çözülmeyi kabul ederek karşı-atak söylemine
19 Kasım günü CHP Meclis grubuna konuşan Kemal Kılıçdaroğlu “Türk basınının yeni amiral gemisi Sözcü gazetesidir” dedi. 20 Kasım günü Sözcü gazetesinin başyazarı Rahmi Turan, bir CHP’linin 9 Kasım tarihinde Beştepe’de Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan ile görüştüğünü yazdı. Haber kaynağı “Saray’a yakın” idi. İddiaya göre Kılıçdaroğlu’nun yerine CHP Genel Başkanı olması
Erken seçim ihtimali birkaç gün öncesine dek, siyasetin seyrini anlamaya çalışan yabancı yatırımcıların sorduğu bir soruydu sadece. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ekonomi bu haldeyken seçime gitmesinin “büyük risk” olacağını görüp, en azından Kasım’daki ABD seçimlerine, yani 2020 sonuna dek bu ihtimalin üzerini çizip diğer ihtimallere yoğunlaşıyorlardı. Oysa hafta başından itibaren bir anda siyaset gündeminin ilk sıralarına