İki terörizm uzmanının Twitter hesaplarını izlemesem dikkatimden kaçacaktı. Biri Türkiye’den, TOBB ETÜ öğretim üyesi Nihat Ali Özcan, diğer ABD’den, Georgetown Üniversitesi öğretim üyelerinden Bruce Hoffman. İkisi de The Washington Post’un 28 Ocak’ta ikinci sayfasında yayınladığı haberde kullanılan fotoğrafın alt yazısında ABD Özel Kuvvetlerinin yasadışı PKK’ya (SDG, YPG filan demeden, kendi adıyla PKK’ya) askeri eğitim verdiğini
Gazeteci Uğur Mumcu bundan 30 yıl önce, 24 Ocak 1993 sabahı evinin önündeki aracına konan bombayla öldürülmemiş olsaydı o gün Cumhuriyet gazetesinde masasının başına geçip acaba ne yazacaktı? Evet, bir süre önce İran, uyuşturucu, PKK bağlantısı iddialarına dair yazacakları olduğunu söylemişti. Ama o gün muhtemelen Başbakan Süleyman Demirel’in Müsteşarı Turgut Özal tarafından hazırlanıp 24 Ocak
Seçimin son düzlüğüne hazırlanırken Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başında birkaç ciddi sıkıntı var. Saymaya en sonuncusundan başlayacağım; yani Sinan Ateş cinayetinden. Ama diğerlerine, yani seçim tarihi, adaylık, Anayasa değişikliği, Kürt seçmen gibi konulara girmeden önce bir deneyimi size aktarmak ve sizin de yapmanızı önermek istiyorum. Son günlerde AK Partili isimlerin ekranlarda seçimler üzerine konuşmalarını izlerken aklıma
Önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a bir müjde verelim. On yıl kadar gecikse de Şam’da Emevi Camiinde yakında namaz kılabilecek; ama Beşar Esad’ı devireceğini umduğu orduların konuğu olarak değil, bizzat Esad’ın konuğu olarak. (*) Çünkü Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in bastırmasıyla Türkiye-Suriye barışı da yakın görünüyor. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve MİT Başkanı Hakan Fidan 28 Aralık’ta
“Biz işimize bakıyoruz, kim ne diyor diye de aldırmıyoruz” diyor isminin açıklanmasını istemeyen üst düzey bir güvenlik kaynağı; Suriye ve Irak’taki operasyonlar üzerine konuşuyoruz. Operasyonlar konusuna Twitter’da yayınlanan bir fotoğraf üzerine başladığımız konuşma sırasında geldik. O yüzden güvenlik yetkilisinin başka ne dediğinden önce yukarıda gördüğünüz o fotoğraftan başlayacağız. Oradan dün, 22 Aralık akşam saatlerinde Dışişleri
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan 23 Kasım’da TBMM Grubuna hitabında Türkiye’nin güvenlik stratejisini tek cümlede özetledi: tehditleri sınırların ötesinde karşılama ve yok etme. Bu güvenlik stratejisi sadece Erdoğan’ın vurguladığı gibi Türk Silahlı Kuvvetlerini değil, Dışişleri Bakanlığı, Millî İstihbarat Teşkilâtı ve İçişleri Bakanlığını da kapsama alanına alan yeni bir yaklaşım. Artıları ve eksileriyle
ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü William Burns ve Rusya Dış İstihbarat Servisi (SVR) Başkanı Sergey Narışkin’in nükleer görüşmelerde bulunmak üzere Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı Hakan Fidan’ın ev sahipliğinde 14 kasım’da Ankara’da buluştuğu YetkinReport’a iki ayrı üst düzey yetkili tarafından doğrulandı. Reuters Haber Ajansı’nın daha bir Beyaz Saray yetkilisine dayandırdığı habere göre, CIA Başkanı
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun 6 Kasım akşamı yayınladığı bir Twitter mesajı, uyuşturucuyla mücadele ve çeteleşme sorununun seçimlere doğru siyasetin bir parçası haline geldiğinin kanıtı gibiydi. Mesaj Sırpçaydı. Sırp suç örgütü lideri Zerşko Bojaniç’in İstanbul’da polis tarafından gözaltına alınması üzerine yayınlanmıştı. Mesaj yayınlandığında İstanbul polisi Bojaniç’in Sarıyer, Ormanada sitesindeki villasının bahçesinde kazıya başlamıştı bile; öldürülüp oraya
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı ve AK Parti lideri Tayyip Erdoğan’a verdiği en ağır siyasi hasar sizce hangisi? Dün vatandaşlara banka ve (eskiden tefeci denilen bazı varlık şirketlerine) borçları nedeniyle kapılarına dayanan avukatların “tehditlerine” aldırmayıp borçlarını ödememe çağrısı mı örneğin? Tam da Kur Korumalı Mevduata geçiş sonrasında AK Parti torpili olmayanların Merkez Bankası faizinin birkaç