Önceden söyleyeyim: “Batı kendini batırırken Çin Batının ekonomi-politik putlarını kırıyor” demek, ne Komünist Parti yönetimindeki Çin’e övgü, ne kendi değerlerini batırmakta olan Batının halinden memnuniyet duymak anlamına geliyor. Bu yazı daha çok 21’inci yüzyılın ilk çeyreğini bitirirken geldiğimiz ve aşmak üzere olduğumuz eşiğin fotoğrafını çekme gayretidir. Batı kendi kurallarını çiğnerken Son örnekten başlayalım. Fransa’da Michel
Rusya, Ukrayna-NATO kriziyle, ABD İsrail-Lübnan ateşkes anlaşması ve Şükran Günü ile meşgulken fırsatı değerlendiren Heyet Tahir el Şam örgütü liderliğindeki radikal İslamcı silahlı gruplar kısa süre içinde Halep ve İdlip’i tamamen ele geçirdi, başkent Şam yolunda Hama’ya girdi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, HTŞ saldırısının 28 Kasım’da başlaması ardından -iç ve dış kamuoyundaki algının aksine- Ankara’nın
Almanya, Fransa, İtalya, İspanya ve İngiltere dışişleri bakanları Polonya Dışişleri Bakanının ev sahipliğinde 19 Kasım’da Varşova’da toplandı. Bir gün önce AB Dışişleri Bakanları toplantısı vardı. İngiltere artık AB üyesi değil, ama belli ki AB’nin en cüsseli üyeleri, aralarına İngiltere’yi de alıp Rusya’ya karşı bir ortak açıklama yaptı. Varşova toplantısının siyasi-askeri yönden simgesel ağırlığı vardı. 1-
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yeni bir nükleer doktrin imzalamasıyla ilgili konuştu, “NATO yetkilileri düşünmelidir” dedi. Brezilya’nın Rio De Janerio kentinde gerçekleştirilen G20 Liderler Zirvesi sonrasında 19 Kasım’da basın toplantısında konuşan Erdoğan, “Rusya’nın attığı bu adım NATO yetkilileri tarafından düşünülmelidir, bu adım gözden geçirilmelidir” ifadelerini kullandı. Erdoğan, “Her şeyden önce nükleer
Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin 27 Ekim’de devlet kanalı Rossiya’dan Pavel Zarubin’e verdiği mülakatta NATO ülkelerini Ukrayna’ya Rusya’nın içlerini vuracak silahlar vermemesi için sert uyardı. Putin’e göre Ukrayna ordusu bu silahları kendi başına kullanamazdı; uydu istihbaratına ve uydu istihbaratına dayanan eylemlere ve bu eylemleri gerçekleştirecek NATO personeline ihtiyaç duyuyorlardı. Asıl olarak Batı Avrupa’yı caydırmayı amaçlayan Putin
Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) 1957’de Roma Antlaşması ile altı devlet olarak kurulmasından başlayarak, çevresindeki benzeri bölgesel kuruluşları tabir caizse birer ikişer yutarak, kıtada ve ötesinde AB adı altında ve bir bütünleşme süreci hedefiyle devasa bir ekonomik ve siyasi güce erişti. Aynı genişleme dinamiğini, Avrupa’da ve dünyada başka birlikteliklerde de görüyoruz. Bunlar arasında 1949’da ABD ve
CHP lideri Özgür Özel 8 Ekim’de TBMM’de yapılan İsrail tehdidi konulu Kapalı Oturum sonrasında gazetecilere Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in kamuoyunu İsrail’in Türkiye’ye bugünden yarına saldıracağına dair hiçbir şey söylemediğini açıkladı. CHP’nin TBMM İç Tüzük ve Anayasa uyarınca kapalı oturumda söylenenlerin 10 yıl boyunca gizli tutanakta kalmasına uyacaklarını söyleyen Özel,
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında 6 Ağustos’ta toplanan Savunma Sanayii İcra Komitesinde alınan kararlardan belki en önemlisi, Türkiye’nin ilk defa “Çelik Kubbe” adıyla kapsamlı bir hava savunma sistemi kurma hamlesiydi. İletişim Başkanlığınca yapılan açıklamada Çelik Kubbe “Katmanlı hava savunma sistemleri ile tüm algılayıcı ve silahların bir ağ yapısı altında birbirleriyle entegre çalışması, ortak hava resminin oluşturulması,
Washington’daki son NATO liderler zirvesinde Rusya, Çin, İran ve Kuzey Kore şimdiye kadar olduğundan daha sert ifadelerle İitifak’a ‘hasım kamp’ olarak tanımlandı, fay hatları keskinleştirildi. Ukrayna asıl öncelik olarak gündemde yerini aldı. 2026 yılındaki NATO liderler zirvesinin Türkiye’de yapılmasının kararlaştırılması ise bizim açımızdan belki de en önemli karar idi. Ortak Bildiride bir de Karadeniz’deki seyrüsefer
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Filistin topraklarında kapsamlı ve sürdürülebilir barış tesis edilene kadar İsrail ile NATO nezdinde işbirliği yapılması yönündeki girişimler, Türkiye tarafından onaylanmayacaktır” dedi. Erdoğan, Vaşington’da yapılan NATO 75’inci yıl Zirvesinin ardından 11 Temmuz’da düzenlediği basın toplantısında “Müttefikliğimizin temel değerlerini ayaklar altına alan İsrail yönetiminin NATO ile ortaklık ilişkisini sürdürmesi mümkün değildir” dedi. Diğer