Doğrusu 18 Ağustos 2025 Avrupa diplomasisinin kara günü olarak kayıtlara geçebilir. ABD Başkanı Donald Trump, Avrupalılara çalım atarak 15 Ağustos’ta Alaska’da Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’le buluşmasından üç gün sonra Avrupa liderlerini “Gelin size anlatayım” diyerek ayağına çağırmıştı. Ukrayna’nın konuşulduğu Trump-Putin zirvesine istememişti Putin Zelenski’yi. Davet aslında önce sadece Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski’ye yapılmıştı, ama Trump
Almanya Hükümet Sözcüsü Stefan Kornelius, 25 Temmuz’da Türkiye’ye 40 adet Eurofighter Typhoon savaş uçağı satışı için onay verdiklerini doğruladı. Böylece Türkiye’nin Eurofighter uçakları alımı önünde yalnızca Türkiye’nin kendisine sunulan seçenekli fiyat teklif değerlendirmesini tamamlayıp, gerekiyorsa karşı teklif sunması kaldı. O aşama da geçilirse İngiltere, Almanya, İtalya ve İspanya ortak yapımı savaş uçağının Türk Hava Kuvvetlerine
Yeni sonuçlanan bir anket çalışmasına göre toplumun yüzde 70’inden fazlası Türkiye’nin nükleer silah edinmesinden yana. Research Istanbul tarafından 1-5 Temmuz terihleri arasında (*) yürütülen anket çalışmasına göre “Türkiye nükleer silah yapmaya başlamalı mı?” sorusuna ankete katılanların yüzde 71’i “Evet” derken sadece yüzde 18 “Hayır” yanıtı verdi; yüzde 11’i de kararsız ya da bir fikri yok.
2024 Nisan’ında İsrail’in İran’a saldırması ve İranın karşılık vermesiyle tabık olduğumuz karşılıklı hava saldırıları, yalnızca bölgesel bir kriz değil, aynı zamanda küresel güvenlik mimarisinin sorgulanmasına yol açan kritik bir dönüm noktası oldu. Artık çatışmaların başlangıç noktası karada değil, havada. Seyir füzeleri, hipersonik tehditler ve sürü dronlarla yapılan saldırılar, modern savaşta belirleyici gücün hava ve füze
İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy, 30 Haziran Pazartesi günü Ankara’daydı. Önce Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’la bir araya geldi, ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Beştepe’de kabul edildi. Bu ziyaret, Erdoğan’ın yalnızca birkaç gün önce NATO Zirvesi kapsamında İngiltere Başbakanı Keir Starmer’la yaptığı görüşmenin hemen ardından gerçekleşmesiyle dikkat çekti. Görüşmelerin merkezinde, uzun süredir Türkiye’nin gündeminde olan ancak Almanya’nın
Uluslararası sistem yalnızca krizde değil—serbest düşüşte. Bir zamanlar uluslararası hukuk, çok taraflı kurumlar ve ortak normlara dayalı olan kurallı düzen, gözlerimizin önünde dağılmakta. Egemenlik, hukuk, insan hakları ve kolektif güvenlik gibi temel ilkeler, artık daha çok geçmişin hayaletleri gibi—yalnızca zirve bildirilerinde hatırlanıyor. Yerine geçen şey ise çıplak güç ve stratejik caydırıcılık. Rusya, Ukrayna ve Gürcistan’da
Bir gün önce Ukrayna’nın Rusya’ya dron filosuyla hava saldırısı yürütmesine rağmen iki ülke üst düzey heyetleri 2 Haziran’da İstanbul’da yeniden bir araya geldi. Bir saat kader süren görüşmede tarafların Türkiye aracılığıyla belge değişiminde bulunduğu ve bütün hasta ve 25 yaş altı savaş tutsaklarını kapsayan bir takas üzerinde anlaşma sağlandığı bildiriliyor. Dışişleri Sözcüsü Öncü Keçeli, toplantının “Olumsuz
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı ve Amerika’nın Avrupa’ya verdiği güvenlik teminatının sorgulanması, AB Üyeleri’ni kendi savunmalarına yatırım yapmaya zorluyor. Avrupa Birliği, SAFE (Avrupa Güvenlik Eylemi) adı verilen yeni bir enstrümanla ortak savunma kapasitesi inşa etmeye hazırlanıyor. Türkiye ise jeopolitik konumu, güçlü ve deneyimli ordusu ve gelişmiş savunma sanayii ile bu tabloda önemli bir aktör olma potansiyeline sahip.
Bosna-Hersek, barışın kırılgan zeminini sarsan tehlikeli bir siyasi krizle karşı karşıya. Krizin merkezinde, Bosnalı Sırpların lideri Milorad Dodik yer alıyor. Dodik, Dayton Barış Antlaşması’yla kurulan anayasal düzene açıkça karşı çıkarak, Yüksek Temsilcilik Ofisi’nin (OHR) otoritesini tanımadığını ilan etti. OHR; yasa çıkarma ve yöneticileri görevden alma yetkisine sahip bir uluslararası mekanizma. Ancak bir Bosna-Hersek mahkemesince hakkında