ABD’de Donald Trump’ın yeniden Başkan seçilmesi ardından Rusya ile beklenen yakınlaşma ve Avrupa Birliği ile beklenen uzaklaşma beklenenden çok daha hızla ilerlemeye başladı. Bunun son ve en saklanması mümkün olmayan göstergesi Münih Güvenlik Konferansı (MSC) Başkanı Christoph Heusgen’in 16 Şubat’taki kapanış toplantısını gözyaşları içinde bitirmesi oldu. Heusgen, “(ABD) Başkan Yardımcısı JD Vance’in (14 Şubat) Cuma
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze’ye el koyup Filistinlileri sürgüne gönderme çıkışına günler sonra ilk kez doğrudan Trump’ı ismen anarak sert tepki göstererek bir haftadan fazladır doğrudan eleştirmeme dikkatiyle tuttuğu Trump orucunu bozmuş oldu. Erdoğan 13 Şubat’ta Endonezya’nın Narasi TV kanalında gazeteci Najwa Shihab’ın Mata Najwa programında sorularını yanıtlayan Erdoğan, “Trump’ın Netanyahu denilen
Suriye’nin geçiş dönemi Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şara ve başında bulunduğu Hayat Tahrir el Şam (HTŞ), halen Birleşmiş Milletlerin terör listesinde yer alıyor. Ama Türkiye, Arap ülkeleri, ABD, AB ve diğer uluslararası camia, Şara’yı geçiş dönemini yönetecek ve ülkeyi serbest seçimlere götürecek devlet başkanı olarak kabul etti. El-Şara, geçiş dönemi yol haritasını açıkladı ve bu dönemin 3-4
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın 4 Şubat’ta Beştepe’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın konuğu olduğu aynı saatlerde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da ABD Başkanı Donald Trump’ın Beyaz Saray konuğuydu. İkinci başkanlık döneminin ilk konuğunun Gazze’de 60 binden fazla Filistinliyi öldürtüp taş üstünde taş bırakmayan Netanyahu olması zaten kendi başına vicdansız bir tercihti. Ama ortak basın toplantısında Gazze’ye dair
1950’de Cumhuriyetin ilk çok partili seçiminde iktidara geldiğindeki hedeflerinden biriydi Türkiye’yi “Küçük Amerika” yapmak. “Her mahalleden bir milyoner” çıkacak, ABD’nin yaşadığı zenginliklere Rusya’daki -o zamanki- komünist rejimle mücadelesine katılarak biz de erişecektik. Tıpkı şimdi Donald Trump’ın Meksika Körfezinin adını Amerika Körfezi ilan etmesi gibi Türkiye’deki turistik lokantalarda kırk yıllık Rus salatasının ismi silinip Amerikan salatası
Tüm tahminleri alt üst etti, suikast girişiminden, onlarca mahkeme iddianamesi ve mahkumiyetinden sıyrılarak 20 Ocak’ta Beyaz Saray’daki tahtına oturdu “Sultan Trump.” Açıkladığı ilk başkanlık kararları kimseyi şaşırtmadı ama geleceğe dönük kaygıları ve belirsizlikleri artırdı. Trump’ın beni en çok etkileyen beyanı ise, Grönland’ın satılması, Kanada’nın 52. eyalet olarak katılması ve Panama Kanalı’nın devredilmesi gibi uluslararası hukuk
Amerikan Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı General Michael Erik Kurilla, Suriye’yi ziyaret ederek bölgedeki ABD askerleri ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) liderleriyle bir araya geldi. Ziyarette SDG lideri Mazlum Kobani ile görüşen Kurilla’ya, Birleşik Ortak Görev Gücü Doğal Kararlılık Harekatı (CJTF-OIR) Komutanı Tümgeneral Kevin Leahy ve Birleşik Özel Operasyonlar Ortak Görev Gücü-Levant (CSOJTF-L) Komutanı Tuğgeneral Michael
Ülkeler zaman içinde genişlemiş, birleşmiş, küçülmüş ve hatta yok olmuştur. Bugünlerde Amerika Birleşik Devletlerinin seçilmiş ve eski Başkanı Donald Trump’ın Kanada’yı 51. eyalet yapacağını, Grönland’ı satın alacağını ya da tamamen ilhak edeceğini ve Panama Kanalı’nı geri alacağını duyuyoruz. Pek çok kişi bu açıklamalardan endişe duyuyor ve ciddiye alınıp alınmaması gerektiğini sorguluyor. ABD tarihine baktığınızda Trump’ın
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Suriye’nin kuzeyindeki SDG varlığı ile ilgili Türkiye’nin itirazlarını “meşru kaygılar” olarak nitelendirirken, “sorunun çözümü için zaman” istedi. Türkiye ise askeri operasyon seçeneğini masada tutmaya devam ediyor. 8 Ocak’ta Fransa ziyaretinde konuşan Blinken, çözümün “Suriye Demokratik Güçleri’nin, biz savaşçıların ülkelerine geri gönderilmesi ve ailelerinin menşe ülkelerine gönderilmesi için çalışmaya devam ederken,
Suriye’de silahlı muhalif güçler, başkent Şam’a girdiklerini, Baas Partisi rejiminin devrildiğini ve Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın 7 Aralık itibarıyla kaçtığını ilan etti. Reuters haber ajansı, Esad’ın ülkeyi, “bilinmeyen bir yöne” doğru terk ettiğini bildirdi. Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) önderliğindeki muhalif güçlerin rejimi devirdiği açıklamasından kısa süre önce bir açıklama yapan Başbakan Muhammed Gazi El Celali,