İki terörizm uzmanının Twitter hesaplarını izlemesem dikkatimden kaçacaktı. Biri Türkiye’den, TOBB ETÜ öğretim üyesi Nihat Ali Özcan, diğer ABD’den, Georgetown Üniversitesi öğretim üyelerinden Bruce Hoffman. İkisi de The Washington Post’un 28 Ocak’ta ikinci sayfasında yayınladığı haberde kullanılan fotoğrafın alt yazısında ABD Özel Kuvvetlerinin yasadışı PKK’ya (SDG, YPG filan demeden, kendi adıyla PKK’ya) askeri eğitim verdiğini
Önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a bir müjde verelim. On yıl kadar gecikse de Şam’da Emevi Camiinde yakında namaz kılabilecek; ama Beşar Esad’ı devireceğini umduğu orduların konuğu olarak değil, bizzat Esad’ın konuğu olarak. (*) Çünkü Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in bastırmasıyla Türkiye-Suriye barışı da yakın görünüyor. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve MİT Başkanı Hakan Fidan 28 Aralık’ta
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Yunanistan’ın Türkiye’ye düşmanca davrandığını ve NATO’nun “Bu şımarıklığa dur deme zamanının geldiğini” söyledi. Akar bu uyarısını 24 Aralık’ta Ankara’daki Bakanlık Karargâhında 2022 yılını değerlendirdiği basın toplantısında yaptı. Akar, Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğini desteklediğini ancak iki ülkenin önce terörle mücadele konusunda verdikleri sözleri yerine getirmesinin gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin Suriye
Türkiye’nin 19 Kasım gecesi Kuzey Irak ve Suriye’de PKK/YPG hedeflerine karşı gerçekleştirdiği Pençe-Kılıç harekâtının üzerinden 15 gün geçti. Şimdi gündemdeki soru hava harekâtını bir kara harekâtının izleyip izlemeyeceği? İzleyecekse bu harekâtın ne zaman yapılacağı? Bu soruya cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın geçen hafta “yarın, haftaya veya her an olabilir” cevabını vermişti. Şimdi gözler bu haftaya çevrildi.
“Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’la nerede, ne zaman, hangi koşullarla görüşecek?” sorularının yanıtı henüz yok. Geçen yıl Birleşik Arap Emirlikleri’ni (BAE) 15 Temmuz darbesini Fethullahçılar üzerinden ABD ile birlikte desteklemekle suçlayan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kendisi aleyhinde yayınlar yapan Sedat Peker’i getirmek için mi Abu Dabi’ye gidip “darbeci” Muhammed bin Zeyid tarafından kabul
Türkiye’nin Suriye ve Irak topraklarındaki PKK hedeflerine 19-20 Kasım’da yürüttüğü Pençe-Kılıç Hava Harekâtı ardından kara harekâtı uyarısında bulunması hem ABD hem Rusya’nın alışılmadık içerikte durdurma çabalarına yol açtı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın hem Vaşington hem Moskova’dan gelen tepkilere rağmen Suriye/PKK restinin arka planında dikkat çekici gelişmeler var. Önce ABD ve Rusya’dan gelen mesajların iki ortak noktasına
Emniyet Genel Müdürlüğü, İstiklal Caddesinde 13 Kasım’da meydana gelen ve 6 kişinin ölümüne 81 kişinin yaralanmasına yol açan bombalı saldırıyı gerçekleştirdiği şüphesiyle yaklananan şahsın Suriye asıllı olduğunu, PKK/PYD/YPG terör örgütünün Suriye merkezinden talimat aldığını duyurdu. Olayla ilgili açıklama yapan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ABD’yi hedef aldı, “ABD’nin taziye dilemesini kabul etmiyoruz. Bu anlayışa senatolarından para
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun İstanbul’da NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile görüştüğü 3 Kasım’ın akşamında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Sözcüsü İbrahim Kalın nükleer savaş uyarısı yaptı. Kalın CNN Türk yayınında “Savaş sadece Rusya ve Ukrayna topraklarında yaşanmıyor. Yaklaşık bir aydır nükleer savaş riski telaffuz edilmeye başladı. Nükleer savaş riski söz konusu” dedi. Bu Ankara’nın nükleer savaş
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçen Mayıs ayındaki açıklamaları Suriye’yle, Beşar Esad yönetimiyle açılım konusunu Türkiye’nin gündemine soktu. Sinyaller o kadar güçlüydü ki, New York’taki BM Genel Kurulu marjında Suriye’yle Bakan/Bakan Yardımcısı düzeylerinde bir görüşme yapılabileceğini dahi düşündürüyordu ama olmadı. İki ülke istihbarat teşkilatları arasında yapılan görüşmelerin Cumhurbaşkanının bu kadar hassas bir konuda kamuoyuna açıklama yapmasına imkan
Türkiye 2011’de Suriye’deki krizin ilk başında, Beşar Esad’ın reformlar yapması ve Suriye toplumunun mümkün olduğunca geniş kesimlerini de sisteme dahil etmek suretiyle yönetimini sürdürmesi yönünde tutum aldı ama bu gerçekleşmedi. Esad rejimi, böyle bir çözümün, mutlak otoritesinin ve sonrasında da iktidarının sonunu getireceği düşüncesiyle olsa gerek, bu yola gitmedi. Sonraki dönemde Türkiye, Esad’ın iktidarı bırakması ve