Londra Enerji Kulübü YK Başkanı
Türkiye’nin siyasi sahnesinde önemli bir dönemeçteyiz. Ekrem İmamoğlu’na yönelik hukuki süreçler, siyasi baskılar ve dün alınan tutuklama kararı, sadece İstanbul’u ve İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığını hedef almakla kalmıyor; aynı zamanda Türkiye’nin önümüzdeki donemde siyasi dengelerini ve dinamiklerini temelden sarsacak bir gelişme haline geliyor. Görünen o ki ne hükümet geri adım atacak ne de muhalefet yekvücut bir
Türkiye’de siyasi ve ekonomik gündem o kadar hızlı değişiyor ki, bu yazıya başladığımda henüz İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve çalışma arkadaşları gözaltına alınmamış, borsa ve döviz dalgalanmaları yaşanmamış, siyasi gerilim biraz daha tırmanmamıştı. Sadece kendi başına önemli bir hadise olan diploma iptali, İstanbul Üniversitesinin İmamoğlu’nun diplomasını iptali etmesi konuşuluyordu. Ancak her yeni gün,
Türkiye’nin en büyük çıkmazlarından biri, zeki, yetkin ve vizyoner insanlarını devlet yönetimine, siyasete, askeriye ve bilim-teknoloji alanlarına çekememesi. Bugün ülkenin en parlak beyinleri ya özel sektörde yollarını arıyor ya da yurtdışına göç ediyor. Eğer bu alarm veren akım tersine çevrilemezse, liyakati kamu, siyaset ve iş dünyasına hâkim kılamazsak Türkiye’nin kritik karar alma mekanizmaları daha da
Uzun yıllar boyunca Çernobil (1986) ve Fukuşima (2011) kazalarının gölgesinde kalan nükleer enerji, bugün enerji güvenliği, karbon nötr hedefleri ve fosil yakıt bağımlılığını azaltma çabaları doğrultusunda küresel gündemin üst sıralarında yer alıyor. Özellikle şu gelişmeler, nükleer enerjiyi 21. yüzyılın temel enerji kaynaklarından biri haline getirme potansiyeline sahip: • Avrupa’daki enerji krizi ve Rusya-Ukrayna savaşının derinleştirdiği
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelensky’nin son Twitter açıklaması ve ABD Başkanı Donald Trump’a gönderdiği yeniden görüşme mektubu, Beyaz Saray’da Trump ile yaşadığı aşağılayıcı tartışma ve Londra’da Avrupalı liderlerle yaptığı görüşmelerin ardından mecburen stratejik bir değişime yöneldiğini gösteriyor. Zelensky, Avrupa’nın güvenlik garantilerinin sınırlarını, Rusya’ya üç yıldır süren savaşı sona erdirme baskısı yapmadaki zorluklarını, dahası askeri ile
Küresel siyasetin gelişen manzarasında, Donald Trump yalnız bir figür değil. İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki küresel düzenin yeniden şekillendirilmesi gibi, Trump ve müttefikleri belirsizlik ve öngörülemezliklerle dolu yeni bir paradigmanın temellerini atıyorlar. Ve bu kaosun kasıtlı bir strateji olduğunu saklamıyor. Trump’ın dünya sahnesindeki kendine özgü yaklaşımı dikkat çekici. Düşmanca tutumu, tehditleri ve ani kararları, bir karmaşa
Yabancı sermaye dendiğinde çoğumuzun aklına sadece yurtdışından para akışı, teknoloji transferi veya yabancıların kendi çıkarlarına uygun yatırımları geliyor. Genelde olumlu bir çağrışım yapsa da, mesele bundan çok daha derin ve karmaşıktır. Yabancı sermaye her zaman kalkınma ve refah getirmez; bazen mevcut kaynakları tüketir, kısa vadeli kâr peşinde koşar. Sol çevreler uzun yıllar yabancı sermayeyi emperyalizmin
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras hakkında, dernek genel kurulunda dile getirdiği görüş ve eleştiriler gerekçe gösterilerek soruşturma başlatıldı. Hem kamuda, hem uluslararası kuruluşlarda, şimdi de özel sektörde uzun yıllar görev yapmış ve farklı cephelerden Türkiye’nin ekonomik ve sosyal dinamiklerine şahit olmuş biri olarak açıkça
Türkiye ile Türkmenistan arasında yıllardır imzalanan onlarca anlaşma ve protokole rağmen, gaz moleküllerini hala göremedik. Ancak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ın müjdesi doğrultusunda, eğer herhangi bir aksilik yaşanmazsa, BOTAŞ ile Türkmengaz arasındaki yeni anlaşma ile 1 Mart’tan itibaren Türkmen gazı Türkiye’ye akmaya başlayacak. Bu gelişme, Türkiye için enerji ikmal güvenliği açısından önemli bir
Doğru ya da yanlış tartışmasına girmeden yukarıdaki başlığın günümüzde ve önümüzdeki dönemde çıplak bir gerçek olduğunun, ona göre ülkelerin, şirketlerin ve bireylerin gelecek adımlarını belirlemeleri gereğinin altını çizmek istiyorum. Dünya, insanlık tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Bu değişimin merkezinde ekonomik güç kaymalarından teknolojik devrimlere, finansal sistemlerin yeniden şekillenmesinden jeopolitik mücadelelere kadar pek