Londra Enerji Kulübü YK Başkanı
Papa’nın Türkiye ziyareti ve İznik’te yeni bir konsil toplama önerisi, sadece Hristiyan dünyasına ait törensel bir başlık değil. Aynı zamanda Türkiye’nin bin yıllık tarihsel kimliğinin, medeniyetler arası rolünün ve küresel sahnedeki konumunun yeniden hatırlatılmasıdır. Bu mesele ilahiyattan ziyade devlet aklıyla, stratejiyle ve Türkiye’nin kendisini dünyaya nasıl konumlandırmak istediğiyle ilgilidir. Türkiye, yalnızca görkemli İslam mirasının değil,
İran son yirmi yılda dünyanın kaldırabileceği tüm baskıların neredeyse aynı anda üzerine yüklendiği bir ülke hâline geldi. Amerikan ve Avrupa yaptırımları ekonomiyi boğdu, para birimi defalarca çakıldı. İsrail’in hedefli saldırıları güvenlik kurumlarını sarstı. Enerji sektöründe dışa açılma kanalları kapanınca ülke tarihindeki en büyük gelir krizlerinden biri yaşandı. Mollaların giderek otoriterleşen rejimi toplumsal nefes alma alanlarını
Asya bugün yalnızca dünyanın ekonomik motoru değil; küresel enerji güvenliğinin de tartışmasız merkez üssü. Dört büyük tüketici — Çin, Hindistan, Japonya ve Güney Kore — tek başlarına dünyanın petrol ithalatının yaklaşık yüzde 45’ini, LNG ithalatının ise yüzde 70’ini gerçekleştiriyor. Böylesine dev bir talep odağı, kaçınılmaz olarak Rusya’dan ABD’ye, Katar’dan Suudi Arabistan’a kadar tüm büyük üreticilerin
Son bir haftadır Çin’in sokaklarındayım; bir hafta daha kalacağım. Sadece resmi toplantı salonlarında değil, sokak tezgâhlarının başında pazarlık yaparken, gece yarısı Moutai kadehleri eşliğinde yapılan uzun sohbetlerde, laboratuvarlarda, limanlarda, fabrikalarda, üniversitelerde, askeri yetkililerin brifinglerinde… Onlarca iş insanı, general, akademisyen, danışman ve bürokratla konuştum. Çin’i dışarıdan okumak kolaydır; içeriden okumak cesaret ister. 1989’dan bu yana bu
Artık silah sistemleri sadece çelik, motor ve füze değil. İçlerindeki yazılım, algoritma, lisans ve izleme kodları en az top namlusu kadar stratejik güç unsurlarına dönüşmüş durumda. Türkiye’nin Eurofighter alımı vesilesiyle bu konuyu tartışmanın tam sırası. Bir savaş uçağı satın almak, sizi tam anlamıyla onun sahibi olmanıza yetmiyor, egemen yapmıyor. Çünkü modern savaşın kontrolü artık tetiği
Rakamlar bazen kelimelerden daha çok şey anlatır. Türkiye’nin en büyük on şirketi; on Türk devi diyelim, QNB Finansbank, ASELSAN, Garanti BBVA, ENKA, Koç Holding, Türk Hava Yolları, TÜPRAŞ, Ford Otosan, BİM ve İş Bankası, toplamda yaklaşık 141,5 milyar dolar piyasa değerine sahip. Kulağa etkileyici geliyor olabilir. Fakat dünyaya baktığımızda tablo dramatik biçimde değişiyor: NVIDIA, tek
Türkiye ile Rusya yüzyıllardır aynı sahnede dans ediyor: Kimi zaman savaşarak, kimi zaman barışarak; kimi zaman ticaretle yakınlaşıp kimi zaman cephelerde karşı karşıya gelerek. Hiç tam güvenemediler ama birbirlerini de asla yok sayamadılar. 2025 itibarıyla bu kırılgan denge yeniden baldan çok limon tadı veriyor. Diplomatik nezaketin ardında, yavaş ama derin bir uzaklaşma yaşanıyor. Türkiye-Rusya:Pragmatik Bir
Bizim kuşağımız enerji jeopolitiğini petrol üzerinden öğrendi. Petrol savaşlarını, ambargoları, tanker krizlerini, OPEC’in politik gücünü, ABD’nin enerjiyle dünyayı nasıl şekillendirdiğini gördük. Sonra doğalgaz geldi. “Geçiş yakıtı” denildi ama kısa sürede stratejik bağımlılığın yeni aracına dönüştü. Bugün ise yepyeni bir enerji çağının eşiğindeyiz. Bu defa başrolde ne petrol ne gaz var — kritik mineraller ve nadir









