(E) Büyükelçi
Yıllar önce bir meslek büyüğümden dinlemiştim. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, 1978 yılının Haziran ayında Sovyetler Birliği’ne bir resmî ziyarette bulunur. Ev sahibi, Başbakan Aleksi Kosygin’dir. O sırada, Sovyetler Birliği, devam edegelen Mücahit isyanını bastırmak ve Afgan komünist yönetimi içerisindeki hizipler arası mücadeleye son vermek gerekçesiyle Afganistan’a müdahale etmiştir. İki lider arasındaki görüşmede, Ecevit, Kosygin’e Afganistan’ı
“Kâğıttan kaplan” bir Çin deyimi. Yüksek perdeden tehdit eden, esip gürleyen ama devamını getirmeyen, getiremeyen kişi ya da kurumlar için kullanılıyor. Deyimi dünya siyasetine dahil eden kişi Çinli komünist lider Mao Zedung. Mao, bu sözü, Çin’i sürekli tehdit eden ABD’ye karşı kullanmış ve gerçekten de Çin konusunda ABD’nin “kâğıttan kaplan” olduğu büyük ölçüde anlaşılmıştı.Nereden mi
Arizona eski Senatörü Jeff Flake, ABD Başkanı Joe Biden tarafından Ankara Büyükelçiliğine aday gösterildi. Adaylığı, Senato tarafından onaylandığı takdirde, ABD’nin şimdiki Türkiye Büyükelçisi David Satterfield’tan görevi devralacak. Böylece, Türkiye’nin ABD’ye siyasi kökenli Murat Mercan’ı büyükelçi atamasından sonra. ABD’de, Türkiye’ye siyasi büyükelçi atamış olacak.Jeff Flake, Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin hayli gergin olduğu bir dönemde, zorlu
ABD, Afganistan’da 20 yıl süren askeri varlığına son verirken, Türkiye’nin Afganistan nöbetine devam etmesini istiyor. Aslında diğer ülkeler de çekilirken Türkiye’nin, Afganistan’ın başkentindeki Hamid Karzai havaalanının yönetim sorumluluğunu artırarak sürdürmesini teklif ediyor.Yaklaşık bir ay önce, 14 Haziran’da yapılan NATO zirve toplantısı sırasında gerçekleşen ilk -ve şu ana dek tek- yüz yüze görüşmede, ABD Başkanı Joe
Rusya’da komünist yönetim yıkılmadan önce Moskova’da diplomat olarak görev yaptım. O dönemde, Sovyet yetkilileri ile masaya oturan herkesin bildiği bir kural vardı. Bu da Sovyet tarafının, daima; “Bizim olan her şey bizimdir. Sizin olanlar ise müzakereye tâbidir” anlayışıyla hareket edeceğini bilerek tutum almak gerekliliğiydi.İronik bir şekilde, Biden-Erdoğan görüşmesinde, ABD tarafı, yukarıda belirttiğim Sovyet müzakere anlayışla
Erdoğan-Biden görüşmesine doğru Türk-Amerikan ilişkilerinin son durumu, bana, William Shakespeare’in “Hamlet”e, oyunun üçüncü perdesinde söylettiği “Olmak ya da olmamak – işte mesele bu” tiradını hatırlatıyor.İnsanın ölüme dair tereddütlerini özetleyen bu tiradın, iki hafta sonra Amerika ile yaşayacağımız yüzleşmeyi yönetmenin güçlüğünü çok iyi tarif ettiğini düşünüyorum. Aslında, bu güçlük her iki taraf için de geçerli. Ancak,
Pandemi sonrasında yeni ve beklentilerimizi karşılayacak bir dünya düzeni ortaya çıkacak mı? Bence çıkmayacak. Aksine, dünya, tekrar bir soğuk savaşla karşı karşıya kalacak gibi görünüyor.Bu soğuk savaşın mahiyeti de farklı olacak. Kısacası, hiç hazır olmadığımız bir düzene girmenin arifesinde olduğumuzu söyleyebiliriz. Yeni soğuk savaşın bir tarafında ABD ve AB, diğer tarafında ise Çin ve Rusya var.
Sahnede iki arkadaş var; Estragon ve Vladimir. Bu iki arkadaş, Godot isimli birinin yolunu gözlüyorlar… Sabahtan akşama kadar Godot’yu bekliyorlar… Ancak, kimi beklediklerini ve neden beklediklerini ikisi de bilmiyor… Gelse, onlara ne faydası dokunacağını da bilmiyorlar… “Godot’yu Beklerken”, İrlandalı yazar Samuel Beckett’in yazdığı iki perdelik bir tiyatro oyunu… Absürt tiyatronun en önemli örneklerinden biri…Oyun, Godot’yu
Türkiye-İsrail ilişkilerinin yakın geçmişine baktığımızda, iki ülke arasında, tarafların ilişkileri iyi yönetememesinden kaynaklanan gereksiz bir dizi gerginliğin yaşandığını görüyoruz.İki ülke ilişkileri, 30 Ocak 2009 tarihinde, zamanın İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres ile dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan arasında yaşanan “one minute” tartışmasından sonra hızla zemin kaybetmeye başladı.O tarihlerde, İsrail’de, Türkiye Cumhuriyeti’nin Büyükelçisi olarak görev yapmaktaydım
150 yıllık tarihe sahip Hariciyemizin itibarının mum gibi erimekte olduğunu görüyor ve üzülüyorum. Türkiye’nin dış ilişkilerinin merkezindeki Bakanlık giderek profesyonellikten uzaklaşıyor. Adeta, bir siyasi partinin ideolojik komiserliğine soyunmuş gibi görünüyor. Bunun tezahürlerini Bakanlığımızın yayınladığı açıklamalardan görmek mümkün. Diplomasinin yerindelik, objektiflik, tutarlılık ve üslupta ölçülülük ilkeleri epeydir tamamen bir tarafa bırakılmış vaziyette. Üstten bakan, aşağılayan, meydan