Türkiye-İran ilişkilerinden bahsederken, genellikle 1639 Kasrı Şirin Antlaşması’ndan bu yana sınırlarımızın değişmediğini vurgulayarak başlarız söze. Bu, iki ülke arasındaki tarihi derinliğin, siyasi istikrarın ve yüzyıllar boyunca onca iniş çıkışlı ilişki dönemeçlerine rağmen statükoya saygının sembolüdür. Zaman zaman aynı coğrafyada bölgesel rekabete dönüşebilen bu köklü ilişkilerin altında Sünni-Şii ayrımının çok ötesinde birbirinden farklı ve dinamik unsurlar
“İki devlet, bir millet” sözünü ben defa Ebulfez Elçibey’den duydum. Elçibey henüz yasaklıyken, 1992 başlarında Azerbaycan Sovyetlerden bağımsızlığını ilan etmişken, Bakü’de Halk Cephesine ait bir bodrum katında Semih İdiz ve Aziz Utkan ile söyleşiye gitmiştik. Bizim ülkücü-milliyetçi takım bozkurt selamı gibi bu sloganı da Azerbaycan’dan öğrenip ithal etmiştir. Etkili bir slogandır ama “Bir devlet, bir
Dün 26 Mayıs’ta Ermenistan’ın anlaşmalar sonucu geri çekildiği 4 sınır köyüne Azerbaycan bayrakları çekildi. Bu şart Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Ermenistan ile anlaşmaya oturmak için kırmızı çizgisiydi; hatta bunun savaş nedeni olacağını ilan etmişti. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ise Azerbaycan ile bir de bu yüzden savaşmak istemediğini beyan etmişti. 4 köy, Sovyetler Birliği devrinde, 1969’da
Türkiye, Azerbaycan ile Ermenistan arasında imzalanacak barış anlaşmasına tam destek ilan etti. Bu konuda Türkiye ve Almanya dahil bazı Avrupa ülkelerinin dahil olduğu yoğun diplomatik sürecin son -ama belli ki sonuncu olmayacak- halkasına Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 19 Şubat’ta Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’i Ankara’da ağırlayışında tanık olduk. İki Kafkas ülkesi arasında “Kalıcı barış anlaşmasının imzalanmasının bölge
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 14 Aralık’ta Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov ile görüştü. Heyetlerarası toplantının ardından mevkidaşı Bayramov ile beraber açıklama yapan Fidan, Azerbaycan ile Ermenistan arasında devam eden barış görüşmeleri ile ilgili değerlendirmede bulundu. Fidan, “Azerbaycan-Ermenistan arasında devam eden barış görüşmelerinin tamamen yanındayız. Bazı ülkelerin yanlış yaklaşımları
PKK’nın üstlendiği 1 Ekim İçişleri Bakanlığı saldırısının Ankara’yı hem siyasi hem askerî açıdan daha şahin bir tutuma itti. Bu şahinleşme iki cephede, biri askeri, diğeri diplomatik planda iki operasyon Batıya meydan okuma çizgisinde gelişiyor. 4 Ekim günü önce Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ardından Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler tarafından yapılan uyarılar, Suriye ve Irak’taki PKK’ya
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 25 Eylül’de Azerbaycan’ın Türkiye’yle sınırını oluşturan Nahcivan Özerk Bölgesine yaptığı günübirlik ziyaret Kafkaslardaki siyasi ve askeri dengelerin değişmesi bakımından önem taşıyor. Erdoğan’ın Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in daveti üzerine kararlaştırılan ziyaret Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’da yeni bir silahlı ayaklanma başlatan Ermeni grupların teslim olmasıyla sonuçlanan 19-20 Eylül askeri harekatının hemen ardından gerçekleşiyor. Erdoğan, temasları
Nikol Paşinyan’ın siyasi acemiliği ve fırsatçılığı Ermenistan’a pahalıya mal olmaya, İlham Aliyev’in dinamik ittifaklar politikası ve deneyimiyse Azerbaycan’a kazandırmaya devam ediyor. Tabii Ermenistan yönetiminin başta ABD ve Fransa gibi destekçileri konum kaybederken İran kaybetmese de durduğu yerde patinaj yapıyor. Azerbaycan’la beraber Rusya, Türkiye ve İsrail de konum güçlendiriyor bu arada. Bu Aliyev-Paşinyan, ya da Bakü-Erivan
Azerbaycan Savunma Bakanlığı, Dağlık Karabağ’da Ermeni ayrılıkçılara karşı 19 Eylül’de başlattığı askeri harekâtı 20 Eylül’de, yerel saatle 13.00’te durdurduğunu ve ateşkes sağlandığını duyurdu. Ateşkes’in Ermeni militanların silah bırakmayı ve Azerbaycan’la tam entegrasyon görüşmelerine başlamayı kabul etmeleri üzerine ilan edildiği açıklandı. Görüşmelerin 21 Eylül’de Azerbaycan’ın Yevlak şehrinde başlaması öngörülüyor. Ateşkes ilanının arkasında yoğun diplomatik girişimler var.