Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, aldığı siyasi kararlarda keskin değişiklikler yapma konusunda benzersiz cesarete sahip bir siyasetçi. Bazıları gerçek bir ideolojisi olmadan sadece siyasi olarak uygun bulduğu adımları attığını söylese de Erdoğan, öne çıkan dış politika konularında gittikçe daha isabetli pozisyon almaya başladı. Çünkü ne kadar eleştirirse eleştirsin, ister kendi çıkarına uygun düştüğü, isterse ülkenin geleceği
‘Dış politika’ dönüşüme açıktır, fakat doğası gereği ani dönüşlere, keskin, riski yüksek ve maceracı virajlara yatkın bir şey değildir. Dış politikanın yapısal hedefleri ve çerçevesi bellidir. Günden güne değişmez. O halde, belki de Türkiye bakımından ‘dış politika’ yerine ‘dış ilişkiler’ dememiz daha doğru olacaktır. İkisi arasındaki fark nedir? Birincisi, ilkelerden ve değerlerden beslenir, uzun vadeli
Hafta sonunda bir dizi vergi zammına imza atan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bu hafta yatırım ve borç arayışıyla Birleşik Arap Emirlikleri’ne gidiyor. 17-18 Temmuz’da Hindistan’ın Gandhinagar şehrinde yapılacak G20 toplantılarına katılacak, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan da kendisine oradan katılacak. Erdoğan ekonomik krizden çıkabilmek amacıyla dış kaynak arayışıyla
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 11-12 Temmuz’da Litvanya’nın Başkaneti Vilnius’ta yapılan NATO Zirvesi başlamadan hemen önce İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile yaptığı görüşmede İsveç’in NATO üyeliğine yeşil ışığı yaktı. Açıklamayı da Stoltenberg yaptı. Böylece Türkiye, Batı’daki beklenti üzerine Zirve başlamadan önce İsveç’e onay vermiş oldu. Deyim yerindeyse İsveç “Atı aldı, Atlaktik
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’den ayrılırken işin içine AB üyelik sürecini de katıp çıtayı hayli yükseltmesinden birkaç saat sonra Litvanya’da NATO Zirvesi öncesinde bir vaatler listesi karşılığında İsveç’in üyeliğine onay vermesine 10 Temmuz’da tanık olduk. Bunun hükümet çizgisindeki medya tarafından “Diplomatik zafer olarak” olarak duyurulmasına da. Bu konudaki gerekçeli kararı da en anlaşılır şekilde Hürriyet’te Hande
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 10 Temmuz’da Türkiye’den “Önce Türkiye’nin Avrupa Birliğinde önünü açın, bizde İsveç’in önünü açalım” diyerek ayrıldı. İki saat kadar süren uçak yolculuğundan sonra 11-12 Temmuz’da NATO Zirvesinin yapılacağı Litvanya’nın başkenti Vilnius’a indi. Ayağının tozuyla NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ile toplandı. Kısa süre sonra Erdoğan’ın İsveç’in NATO üyeliğine
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İsveç’in NATO’ya üyeliği için gereken katılım protokolünü meclise sunacağı konusunda anlaşmaya vardığını açıkladı. Açıklama NATO zirvesi öncesinde 10 Temmuz’da Litvanya’nın Vilnius kentinde yapılan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ve Genel Sekreterin katıldığı toplantının ardından geldi. Toplantı ardından basın açıklaması yapan Stoltenberg, “Avrupa-Atlantik bölgesinin caydırıcılığı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsveç’in NATO’ya üyeliği ile ilgili diplomasi trafiği son hızıyla devam ederken Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ile İstanbul’da yaptığı toplantının ardından Ukrayna’nın NATO üyeliğine desteğini açıkladı. Erdoğan, “Şüphesiz Ukrayna NATO’ya üyeliği hak ediyor,” dedi. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, ülkesinin NATO’ya katılması ve müttefiklerinden daha fazla silah talebi ile çıktığı diplomatik
Finlandiya, Türkiye ve İsveç’li üst düzey yetkililer, İsveç’in NATO üyeliği için oluşturulan Daimi Ortak Mekanizma toplantıları çerçevesinde 6 Temmuz’da Brüksel’de bir araya geldi. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in ev sahipliğinde Büksel’deki NATO karargahında yapılan toplantıya Finlandiya Dışişleri Bakanı Elina Valtonen, İsveç Dışişleri Bakanı Tobias Billström’un yanı sıra Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, MİT Başkanı İbrahim Kalın,