Medya Afganistan haberleri ile dolup taşıyor. Yirmi yıllık bir işgalden sonra ABD’nin düzensiz bir şekilde çekilmesi ve yok etmeye çalıştığı bir grubun tekrar işbaşına geçmesi elbette ki gündemi uzun süre meşgul edecek nitelikte bir durum. Özellikle de son yirmi yılda her şeye rağmen Afganistan’da bazı alanlardaki kazançların geriye gitmesi bunu daha çarpıcı bir hale getiriyor.
Avrupa Konseyi’nin, İstanbul Sözleşmesi’nin 10’uncu yılı münasebetiyle 11 Mayıs’ta düzenlediği çevrimiçi toplantının açılış konuşmasını yapan ev sahibi Alman Bakan Franziska Giffey, Türkiye’nin sözleşmeden çekilmesini “kötü haber” diye niteledi ama iyi haberlerden ve sözleşmenin olumlu etkilerinden daha fazla söz etmeyi tercih etti. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Marija Pejčinović Burić ve Avrupa Konseyi Parlamenter Asamblesi Başkanı Rik
Kadına şiddete karşı İstanbul Sözleşmesinden çıkılacağı söylentileri dün (19 Mart) akşama doğru yoğunlaşmıştı. Gece yarısına kadar çalıştı gazeteciler. Kapılar duvardı, kötü bir şeyler döndüğü belliydi. Haber 20 Mart sabaha karşı yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle doğrulandı. Ama Merkez bankası Başkanlığına daha dört ay önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından atanan Naci Ağbal’ın Yeni Şafak gazetesinin manşet operasyonuyla görevden
Meral Akşener 10 Mart günü İYİ Parti grubuna hitabı, kim ne derse desin Türkiye’de kadın mücadelesi adına bir dönüm noktasıydı. Bugünün Türkiye’sinde büyük cesaret işidir siyasi rakiplerinin kendisine “Fosforlu Cevriye” lakabı takıp kampanya yaparak “fahişe” demek istediğini çıkıp Meclis kürsüsünde söylemek. Bunu söylerken kendi partililerine “önünüze bakmayın, utanıyorsunuz, biliyorum” diye cesaret vermek da az cesaret
“Görmemekçin bir özgenin yüzünü / Yüzde yoktur günah, ört gözünü”. Bu sözler bundan 800 küsur yıl önce söylendi. Ama bir 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününü daha kadınların sosyal ve ekonomik haklarından çok, en temel insan hakkı olan yaşama hakkını tartışarak idrak ettiğimiz şu günlerde her zamankinden daha anlamlı.Çünkü sadece erkek doğduğu için kendisinde her
Cumhuriyet Bayramı onu reklam arası gibi görmeyen herkese kutlu olsun ama en çok kadınlara kutlu olsun. Zaten o yüzden Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet devrimini hâlâ kabullenemeyip reklam arasının bitmesini bekleyenlerin ilk hedefi kadınların hak kazanımlarını olabildiğince geri almak, yıkıma oradan başlamaktır. Çünkü 29 Ekim Cumhuriyet Bayramının en çok kadınların bayramı olması gerektiğinin en çok
KONDA bulguları: göze çarpan bilgi eksikliği KONDA araştırma şirketi, kadına yönelik şiddeti önlemek için İstanbul Sözleşmesi’ne dair toplumdaki bilgi ve görüşleri ortaya koyduğu bir çalışma yayımladı. Ağustos 2020 Barometresi’nin bulgularına göre, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesinden çıkmasını isteyenlerin oranı sadece yüzde 7. Buna karşı sözleşmede kalınmasını isteyenler de yüzde 36, yüzde 58 ise konuyla ilgili fikri olmadığını
Kadın düşmanlığı daha önce benzeri görülmemiş boyutlara ulaştı. Bugüne kadar bütün seçimlerde kadınlardan daha fazla oy almış olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, AK Parti içindeki sesi çok çıkan bir azınlığın “Saadet Partisine gideriz, desteğimizi çekeriz” şantajı altında. Bu şantaj ağırlıkla bazı tarikat ve cemaatlerden ve kadınların sadece evinde oturup kocası izin vermedikçe burnunu dışarı çıkarmadan çocuk
Kafayı cinsiyete takmışlar. Toplam on üç sayfa olan ama kapak, imzalar ve kendilerini tanıtım sayfalarını çıkarınca seyrek yazılmış on sayfadan oluşan raporu okuduğumda zihnimde beliren cümle bu oldu: kafayı cinsiyete takmışlar. Bu kısa raporda toplam 38 kere “cinsiyet” kelimesi geçiyor, en çok kullanılan kelime. Kadına şiddete karşı İstanbul Sözleşmesinin fesih edilmesini Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan talep
Kadına şiddete karşı İstanbul Sözleşmesinin iptali konusu yakıcı olarak gündemdeyken gelen iki haberle daha sarsıldık. Biri Muğla’dandı. Üniversite öğrencisi Pınar Gültekin’in cansız bedeni Ula ilçesinde ormanlık arazide bulundu. Güvenlik kameralarından Pınar’ı öldürenin, yeniden beraber olma teklifini reddettiği Cemal Metin Avcı olduğunu belirlemiş polis. Diğer haber Muş’tandı. Malazgirt ilçesinde Fatma Altınmakas, evli olduğu (artık bu türlere