İyi diplomasi sessizce yapılır derler. Ama bu kadarına da pes! Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan… Üçü birden, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımak yerine Güney Kıbrıs’a büyükelçi atadı. Üstelik bu adımı atmadan önce ne Ankara’yı aradılar, ne Türk Devletleri Teşkilatına danıştılar. Ve Türkiye ne yaptı? Tuhaf bir diplomatik duruş sergiledi: Sustu. Dışişleri Bakanlığı, büyükelçilik açılışlarını görmezden geldi.
CHP lideri Özgür Özel üstüne gide gide Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ı da iç politika polemiğine çekmeyi başardı. 6 Nisan günü Olağanüstü Kurultayda güven tazeledikten sonra yaptığı miting konuşmasında “Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması için okyanus ötesinden icazet aldılar. (…) Amerika’ya soruldu, açıklamalar var” deyince Fidan “X” hesabından “Artık haddini bil!” diye patladı. “Halkımız dışında kimseden icazet istemedik”
Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacıyla 17-18 Mart 2025 tarihlerinde Cenevre’de düzenlenen gayrı resmi, beş taraflı (*) Kıbrıs konferansı, tarafların temel pozisyonlarını tekrarladığı ancak kapsamlı müzakerelere geçiş için ortak bir zemin bulunamayan bir toplantı olarak kayda geçti. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, görüşmelerin ardından sürecin devam edeceğini belirterek Temmuz ayında yeni bir konferans düzenleneceğini
Cenevre, 17-18 Mart’ta bir kez daha yüksek profilli bir müzakere süsü verilmiş ama aslen hiçbir ilerleme kaydetmesi beklenmeyen bir uluslararası toplantıya ev sahipliği yapacak. “Gayriresmî” Kıbrıs görüşmeleri, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres öncülüğünde, Kıbrıs’taki iki tarafın liderlerini ve garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ve Birleşik Krallık’ı bir araya getirecek. Resmî olarak davet edilmese de Avrupa
Birleşmiş Milletlerin (BM) öncülüğünde Türkiye, Yunanistan, Birleşik Krallık, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum taraflarının katılımıyla 17-18 Mart’ta Cenevre’de düzenlenecek beş taraflı konferans, Kıbrıs meselesine dair yeni bir süreç başlatma iddiasında. Şu ana kadar yapılan diplomatik temaslarsa, bu toplantının ciddi bir ilerleme sağlamaktan çok çözümsüzlüğü tescil etme riski taşıdığını gösteriyor. Tarafların pozisyonları şu şekilde: • Kıbrıs
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kıbrıs Rum Cumhurbaşkanı Nikos Christodoulides ile 7 Ekim’de görüştü. Macaristan’ın başkenti Budapeşte’deki Avrupa Siyasi Topluluğu görüşmeleri sırasında kuliste yapılan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın da hazır bulunduğu görüşmeye Yunanistan Başbakanı Kriyakos Miçotakis ile Arnavutluk Başbakanı Edi Rama da katıldı. Bir Türk Cumhurbaşkanının 1974 Barış Harekatından bu yana Rum yönetimindeki Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanıyla
ABD’nin Orta Doğu’dan da sorumlu Merkezi Komutanlığı (CENTCOM) 1 Kasım’da gönderileceği duyurulan ilk B-52 stratejik bombardıman uçağının kendi sorumluluk alanlarında bir havaalanına ulaştığını 3 Kasım’ın ilk saatlerinde “X” hesabından duyurdu. ABD Savunma bakanlığı Pentagon 1 Kasım’daki “ivedi dağıtım” kodlu açıklamasında bölgedeki Amerikan güçleri ve “İsrail savunması” amacıyla Orta Doğu ve Doğu Akdeniz’e ek askeri güç
Kıbrıs Rum Yönetimi Cumhurbaşkanı Nikos Christodoulides’in Beyaz Saray’da ABD Başkanı Joe Biden ile yaptığı görüşme, Kıbrıs-ABD ilişkilerinde tarihi bir dönemeç olarak öne çıkıyor. Biden yönetiminin Kıbrıs’a stratejik bir ortak olarak yaklaşması ve Kıbrıs Rum Yönetimini NATO-dışı Ana Müttefik (MNNA) statüsüne taşımayı düşünmesi, Kıbrıs’ın Doğu Akdeniz’deki jeopolitik önemini artırarak Türkiye için önemli bir diplomatik sınav anlamına
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres Kıbrıs Türk ve Rum liderler Ersin Tatar ve Nikos Christodoulides’i 15 Ekim’de New York’ta bir yemek davetiyle “gayrı resmi” olarak bir araya getirdi. New York’taki gayri resmi 2+1 zirvesi, her ne kadar taraflar Kıbrıs’ta müzakere sürecinin resmen başlamadığını açıklasa da çözüm arayışının yeniden canlandığına dair fiili bir işaret olarak öne