Suriye’de silahlı muhalif güçler, başkent Şam’a girdiklerini, Baas Partisi rejiminin devrildiğini ve Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın 7 Aralık itibarıyla kaçtığını ilan etti. Reuters haber ajansı, Esad’ın ülkeyi, “bilinmeyen bir yöne” doğru terk ettiğini bildirdi. Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) önderliğindeki muhalif güçlerin rejimi devirdiği açıklamasından kısa süre önce bir açıklama yapan Başbakan Muhammed Gazi El Celali,
Almanya, Fransa, İtalya, İspanya ve İngiltere dışişleri bakanları Polonya Dışişleri Bakanının ev sahipliğinde 19 Kasım’da Varşova’da toplandı. Bir gün önce AB Dışişleri Bakanları toplantısı vardı. İngiltere artık AB üyesi değil, ama belli ki AB’nin en cüsseli üyeleri, aralarına İngiltere’yi de alıp Rusya’ya karşı bir ortak açıklama yaptı. Varşova toplantısının siyasi-askeri yönden simgesel ağırlığı vardı. 1-
President Tayyip Erdoğan welcomed Donald Trump’s return to the US presidency. During Trump’s previous tenure, he could communicate with him directly and even received White House invitations. Despite Trump’s hostility toward Türkiye during his first term, Erdoğan hopes to turn a new page in US relations during Trump’s second term. However, this new chapter might
İsrail’in önceki Dışişleri Bakanı İsrael Katz kafayı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a küfretmeye takmıştı, cevabını vermek de Dışişleri Sözcüsü Öncü Keçeli’ye düşüyordu. Binyamin Netanyahu, Gazze’yi yerle bir eden Savunma bakanı Yoav Gallant’ı artık yeterince şahin bulmayınca yerine Katz’ı getirdi. Yeni İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar’ın ilk açıklamalarından biriyse “Siyasi bağımsızlığı olmayan büyük milletlerden biri” ve “Yahudilerin doğal
ABD Başkanlık seçimlerini Donald Trump’ın kazanmasının hemen ardından Türkiye’de sosyal medyada Berat Albayrak ismi TT oldu. Bu iddialara göre Trump kazanınca Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da hemen Trump ile arası iyi olan damadı Berat Albayrak’ı yeniden kabineye almayı düşünmeye başlamıştı. “Laf kaynağından ürer” diye güzel bir deyimimiz vardır ama bu defa “Albayrak geliyor” diyenler ikiye ayrılıyordu.
Modern siyasi söylemde Adolf Hitler’in sıklıkla anılması, özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde, sıkça eleştirilere neden olmaktadır. Donald Trump gibi isimlerin Hitler ile eş tutulması, iki figürün tartışmalı doğası dışında pek bir ortak noktası olmayan, oldukça saçma ve indirgemeci bir yaklaşımdır. Ancak, bu pratik, çeşitli jeopolitik çıkarlar ve belirli güç dinamiklerini sürdürmek amacıyla Almanya ve küresel güçler
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Amerika Birleşik Devletleri Eski Başkanı ve Cumhuriyetçi Parti Başkan adayı Donald Trump ile telefonda görüştü. Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamaya göre Erdoğan görüşmede Cumartesi günü silahlı saldırıya uğrayarak yaralanan Trump’a geçmiş olsun dileklerini iletti. Erdoğan, görüşmede “Trump’a yönelik suikast girişimini bir kez daha kınarken saldırı nedeniyle duyduğu üzüntüyü ve geçmiş olsun dileklerini ifade
Amerika Birleşik Devletleri, Kasım ayında gerçekleştirilecek seçimlere aylar kala başkanlık koltuğuna yeniden oturmak için Cumhuriyetçi Parti’nin adayı olan Donald Trump’a düzenlenen suikast girişimi ile sarsıldı. Pensilvanya’nın Butler kentinde 13 Temmuz’da yapılan mitingde silahlı saldırıya uğrayan Trump, sağ kulağından yaralandı. Başkan adayı silah seslerinin duyulmasının ardından sahneden indirilirken, saldırganın öldürüldüğü belirtildi. Trump’un sağlık durumunun iyi olduğu
İklim değişikliği nedeniyle yaşadığımız, daha vahimini de bu yaz yaşayacağımız söylenen hava sıcaklıklarından bahsetmiyorum sadece. Hem ülke içinde hem de küresel düzlemde oldukça sıcak bir yaz gündemi bekliyor bizi. Sıcak yaz, AYM kararı Anayasa mahkemesinin son gecikmiş kararları tesadüf olamaz. Malum, Anayasa’nın 153/2. maddesinde Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının geriye yürümeyeceği açıkça düzenleniyor. İptal edilenlerin yerine
Washington DC havaalanında beni karşılayan şoför 4 yıl önce Türkiye’den ABD’ye göçmüştü. Ülkede yasal yollarla kalıyordu, ancak oturma ve çalışma izni yoktu. ABD’nin ekonomisini döndüren kayıtdışı göçmen işçilerden biriydi. Arabaya biner binmez Washington’ın ne kadar tehlikeli bir yer olduğundan söz etmeye başladı. “Black lives matter (siyah hayatları değerlidir)” eylemlerinden beri suçun kontrolden çıktığından, polisin eli