İsrail’in İran’a saldırıyı başlattığı 13 Haziran günü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Marmaris’teki genişletilmiş Bayram Tatili bitmek üzereydi. O nedenle aynı gün öğleden sonra Ankara’da yapılan güvenlik toplantısına fiziki olarak başkanlık edemedi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Genelkurmay Başkanı Metin Gürak ve MİT Başkanı İbrahim Kalın, kurmaylarıyla birlikte toplandı. Dört saatlik toplantı ardından
“Yağmur başladı, doluya çevirdi, korktum” dedi CHP lideri Özgür Özel Bayburt’ta binlerce kişiye sırılsıklam seslenirken; “Bayburtlular buraya kadar geldi ama dağılır mı?’ diye. Doluda bile dağılmayan Bayburt’a helal olsun, selam olsun.” CHP örgütü günlerdir Bayburt’ta çalışıyordu. Özel, “Artık kimsenin kalesi kalmadı” diyor ama Bayburt gerçekten AK Parti’nin kalesi gibi. CHP Bayburt’ta en son 2011 seçimleri
ABD, hafta sonu Minnesota eyaletinde işlenen bir cinayet haberiyle sarsıldı. Polis kıyafetleri giydiği belirtilen silahlı bir saldırgan, Demokrat Partili siyasetçi Melissa Hortman ve eşini evlerinde vurarak öldürdü. Aynı saldırganın eyalet senatörü John Hoffman ve eşini de yaşadıkları evde silahla yaraladığı biliniyor. Eyalet genelinde güvenlik güçleri alarma geçirilirken, valilik saldırıyı “hedefli bir siyasi şiddet eylemi” olarak
İsrail’in 13 Haziran’da başlattığı İran saldırısı bize uluslararası siyaset ve ülke yönetimine dair acı ama kıymetli bazı dersler veriyor. İşte ilk bakışta sayabileceğimiz 5 ders. Ders 1: Yeni düzen savaşla kuruluyor Önce makro tahlil: İnsanın varlığına ilişkin algısı; üretim biçimleri ve faktörlerinin yapısı ve bunların sonucunda tüm bir siyasal sistem aynı anda dönüşürse bu doğası
Kimileri Trump-Musk kavgasını “Dünyanın en güçlü adamıyla dünyanın en zengin adamı arasındaki kavga” olarak görüyor. İlk bakışta öyle de görülüyor. Elon Musk, başta Tesla ve Space X olmak üzere pek çok yenilikçi şirketin başında. Donald Trump, dünyanın en büyük ekonomisine ve en büyük askeri gücüne sahip ABD’nin başında. İkisi de ellerindeki gücü akıllarına gelen her
Özdem Sanberk Mehmet Ali Bayar Dünyamızda on yıllardan beri yaşadığımız siyasi ve sosyal gerginlikler, bitmeyen bölgesel savaşlar, durmak bilmeyen kanlı çarpışmalar var. Gazze bunun feci örneklerinden. Bunlar tüm insanlığı, sürekli bir güvensizlik ve huzursuzluk sarmalına savuruyor. İklim değişikliği, depremler, biyolojik çeşitliliğin azalması gibi çevre felaketleri, ırkçılık, hoşgörüsüzlük, eğitimsizlik gibi sorunlar çocuklarımızın geleceğini tehdit ediyor ve
Donald Trump, ikinci kez ABD Başkanlığı koltuğuna oturduğunda, Ukrayna’daki savaşı “bir günde” bitireceği vaadiyle dünya kamuoyunun ilgisini çekmişti. Putin’le geçmişten gelen “özel” ilişkisine güvenen Trump, Kremlin’i masaya oturtabileceğini ve savaşı ani bir hamleyle sona erdirebileceğini iddia ediyordu. Ancak yeniden başkanlık görevine başlamasından bu yana ne barış sağlanabildi ne de somut bir ateşkes ilanı geldi. Aksine,
Rusya-Ukrayna görüşmeleri Türkiye’nin ev sahipliğinde, ABD’nin de katkısıyla İstanbul’da yapılıyor. Böylece 2022’de savaşın başlaması ardından iki ülke arasında yapılan iki görüşme ardından üçüncüsüne de Türkiye’nin arabuluculuğu ile gerçekleşiyor. Bir başka açıdan baktığımızda modern tarihte eşine az rastlanır bir görünümle karşı karşıyayız. Gelişmeler Rusya-Ukrayna, Suriye ve Kürt sorunu konularında eş zamanlı diplomatik çözüm gayreti olarak yorumlanabilir.
Suriye’ye uygulanan ekonomik yaptırımların kaldırılması için Suriye, Türkiye, ABD ve Suudi Arabistan’ın katılımıyla dörtlü bir toplantı yapıldı. ABD Başkanı Donald Trump’ın 13-14 Mayıs Suudi Arabistan ziyareti sırasında Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ev sahipliğinde yapılan toplantıya Suriye Geçici Cumhurbaşkanı Ahmed Şara bizzat, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise Ankara’dan çevrimiçi katıldı. İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya
Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin, alışılmadık biçimde 11 Mayıs sabaha karşı düzenlediği basın toplantısında Ukrayna’yı “İstanbul’da doğrudan görüşmelere” çağırdı. Hakan Aksay’ın T24’te saptadığına göre Rusya-Ukrayna savaşı hakkında da ilk kez “özel askeri operasyon” yerine “savaş” sözcüğünü kullandı. Putin’in bu çağrısından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da haberi yoktu. Putin’in bu önerisini memnuniyetle karşıladı. Erdoğan, daha ilk iki görüşmenin








