Londra Enerji Kulübü YK Başkanı
Türkiye-İran ilişkilerinden bahsederken, genellikle 1639 Kasrı Şirin Antlaşması’ndan bu yana sınırlarımızın değişmediğini vurgulayarak başlarız söze. Bu, iki ülke arasındaki tarihi derinliğin, siyasi istikrarın ve yüzyıllar boyunca onca iniş çıkışlı ilişki dönemeçlerine rağmen statükoya saygının sembolüdür. Zaman zaman aynı coğrafyada bölgesel rekabete dönüşebilen bu köklü ilişkilerin altında Sünni-Şii ayrımının çok ötesinde birbirinden farklı ve dinamik unsurlar
Bundan tam 17 yıl önceydi. Bodrum’un Güvercinlik koyunda, ormanlar cayır cayır yanarken, hepimizin aklında tek bir umut vardı: “Bu topraklar yeniden yeşerecek, ormanlarımız tekrar can bulacak.” Ancak bu umut çok geçmeden yerini derin bir hayal kırıklığına bıraktı. Zira, söz verilen ağaçlandırma projeleri unutulmuş, yerine yanmış arazinin üzerine devasa bir otel dikilmişti. Yerinde gördüğümde, şaşkınlığım daha
Dünya, geleneksel güç dengeleriyle ve şiddet ile tanımlanan bir döneme geri süratle dönerken, ekonomiden askeri güce, bilim ve teknolojiden sanat ve kültüre, insan sermayesinin kalitesine kadar her alanda güçlü olmamız hayatı önem taşıyor. Bu amaçla, iç sorunlarımızı ivedilikle çözmeli ve zayıf noktalarımızı güçlendirmeye odaklanmalıyız; değişen küresel dinamikleri ve aktörleri doğru bir şekilde okumalı ve kendimizi
Orta Doğu, uzun zamandır savaşların, suikastların, katliamların ve işgallerin sahnesi olageldi ne yazık ki. Bildim bileli şiddet sarmalından çıkamadı, önümüzdeki dönemde daha iyi olacağına dair hiç bir emare yok. Tam aksine Üçüncü Dünya bu bölgeden mi Asya Pasifik’ten mi fişeklenecek sorusu ile karşı karşıyayız. Özellikle Araplar, artan ölçüde İranlılar, Kızıldeniz, Doğu Akdeniz ve Mezopotamya’da giderek
İsrail ne Libya ne de Ermenistan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ima ettiği gibi, Türkiye de Saddam’ın Irak’ı değil, İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz’ın talihsiz kıyaslamasına rağmen. Bir zamanlar bu bölgede sağlam bir şekilde hizalanmış olan bu iki ülke arasındaki giderek artan gergin ve potansiyel olarak tehlikeli dinamikleri anlamak, saçmalıkları bir kenara bırakmayı ve eylem odaklı bir realpolitik
Yapay zeka teknolojisi, iklim değişikliğinin giderek azmanlaşması, yeni hibrit savaş türleri, küreselleşmenin geriye çevrilmesi, kültür ve sanatın, sivil toplumun seferberliği, uluslararası terör, dünyanın yeniden kutuplara bölünmesi gibi dinamikler bizi bambaşka bir dünyaya doğru sevkediyor. Böyle bir dünyada nasıl ki savaş askerlere bırakılmayacak kadar önemlidir aynı şekilde diplomasi de diplomatlara bırakılmayacak kadar karmaşıklaşıyor, genişliyor, yeni işlevler
Washington’daki son NATO liderler zirvesinde Rusya, Çin, İran ve Kuzey Kore şimdiye kadar olduğundan daha sert ifadelerle İitifak’a ‘hasım kamp’ olarak tanımlandı, fay hatları keskinleştirildi. Ukrayna asıl öncelik olarak gündemde yerini aldı. 2026 yılındaki NATO liderler zirvesinin Türkiye’de yapılmasının kararlaştırılması ise bizim açımızdan belki de en önemli karar idi. Ortak Bildiride bir de Karadeniz’deki seyrüsefer
Geçen hafta Astana’daki Şanghay İşbirliği Teşkilatı zirvesinde diyalog ortağı olarak bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın buluşabileceği haberi vardı gazetelerde. Erdoğan, başta Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin olmak üzere Azerbaycan’dan Pakistan’a, Moğolistan’a dek pek çok liderleri ile görüştü ama Esad ile herhangi bir fotoğraf karesine girmedi. Ancak uçakta dönüşte, Ankara-Şam ilişkilerinin normalleşmesi
Yakın geçmişte dünya genelinde birçok ülkenin etnik, dini ve ekonomik temellerde bölündüğüne, iç savaşların patlak verdiğine, haritaların yeniden çizildiğine şahit oluyoruz. Bu sabırla ve sistematik adımlarla ilerleyen gelişmeleri sadece bir tesadüf olarak görmemek, arka plandaki stratejik hamleleri iyi anlayarak, gelecekte neler olacağını bugünden öngörmek ve karşı hamleleri başlatmak mümkün. Bölünme ve çatışma örnekleri Son çeyrek
Gerçekten tehlikeli ve beklenmedik bölgesel sıcak çatışmalara dönüşebilecek kritik bir dönüm noktasındayız. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Üçüncü Dünya Savaşı”nı telaffuz etti, Millî Savunma Bakanlığı sözcüsü, “istemeyiz böyle bir felaket ama olursa da biz Türk silahlı kuvvetleri olarak hazırız” dedi. İlk canlı başkanlık tartışmasında Donald Trump, Joe Biden’ı Üçüncü Dünya Savaşı başlatmaya çalışmakla suçladı. Zaten ticaret,