Gazeteci-Yazar
Osman Kavala ve Gezi Davası mahkûmlarını hapiste tutan asli etken hukuk değildir. Hatta Anayasa ve yasalar da değildir. Öyle olsaydı zamanında Anayasa Mahkemesi (AYM) kararları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları uygulanırdı, alt mahkemeler tarafından iktidarın siyasi tercihleri doğrultusunda bozulmazdı, hatta belki bu dava hiç açılmazdı. Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesinin 27 Eylül’de Kavala’ya verilen ağırlaştırılmış
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 26 Eylül’de Türkiye aleyhine diğerlerine emsal oluşturabilecek bir karar verdi. 21 Mart 2017 yılında FETÖ üyeliği suçlamasıyla 6 yıl 3 ay hapse mahkûm edilen -ve halen cezaevinde bulunan- Yüksel Yalçınkaya davasında hak ihlali gördü ve Türkiye’nin Yalçınkaya’ya 15 bin avro ödemesi kararına vardı. Geçtiğimiz hafta yayınlanan Avrupa Parlamentosu Türkiye Raporu,
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 25 Eylül’de sosyal medya hesabında yaptığı uzunca açıklamayla önceki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya sahip çıkması şimdilik yalnızca siyaset sahnesinde yankı buldu. Ancak buzdağının suyun üstündeki ucu niteliğindeki bu çıkışın devlet yapısı içinde, özellikle İçişleri ve Adalet kademelerinde yankılanıp yankılanması ihtimali var. Bahçeli’nin çıkışının zamanlama bakımından Ayhan Bora Kaplan soruşturması ve Sinan
Sayıştay raporları okunup medyaya yansıdıkça ortaya çıkan yolsuzluk, usulsüzlük ve kamu kaynaklarının israfı izleri akla üç ihtimal getiriyor. 1- Sayıştay yazar, TBMM ya da savcılar soruşturmaz ve bu dosyalar zamanı gelince kullanılmak üzere bir kenarda arşivlenir. 2- Sayıştay yetkileri “kol kırılır yen içinde kalır” anlayışıyla daha da kısıtlanır, toz-toprak halının altına süpürülmeye -istisnalar dışında- devam
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD ya da Türkiye sınırları içinde ABD Başkanı Joe Biden ile görüşmemesinin artık haber değeri kalmadı. Ama BM Genel Kurul temasları için gittiği Nev York seyahatine davet ettiği gazetecilere söyledikleri arasında benim en çok dikkatimi çeken şu cümleleri oldu: “Gerek liderler gerekse başbakanların Putin’e karşı olumsuz tavırları var. Tabii biz aynı tavrı
Nikol Paşinyan’ın siyasi acemiliği ve fırsatçılığı Ermenistan’a pahalıya mal olmaya, İlham Aliyev’in dinamik ittifaklar politikası ve deneyimiyse Azerbaycan’a kazandırmaya devam ediyor. Tabii Ermenistan yönetiminin başta ABD ve Fransa gibi destekçileri konum kaybederken İran kaybetmese de durduğu yerde patinaj yapıyor. Azerbaycan’la beraber Rusya, Türkiye ve İsrail de konum güçlendiriyor bu arada. Bu Aliyev-Paşinyan, ya da Bakü-Erivan
Sorunun uzun şekli şöyle: Seçimden yenilgiyle çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu parti yönetimini yenileyecek Olağanüstü Kurultay toplamakta bu kadar gecikirken seçimi kazanan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan neden hemen 7 Ekim’de Olağanüstü Genel Kurul ilan etti? Siyaset kulisinde iki yanıt konuşuluyor. Biri spekülatif: iktidarını tazelemişken AK Parti içinde sorun potansiyeli ya da artık yararsız gördüğü isimleri
Neden mi bugünlerde çorap söküğü gibi büyüyen çete operasyonlarıyla derin devlet arasında bağ kuruyorum? Anlatayım. Karadeniz Ereğli’de büyüdüm. Sahil Güvenlik operasyonları şehirde anında duyulurdu. Bulgaristan’dan gelen sigara kaçakçılarının yakalanacağını anlayınca binlerce sigara kutusunu Akçakoca açıklarında denize döküp kaçtığı fısıltısı yayılır, küçük balıkçı tekneleri kaçak sigara avına çıkardı. Ama herkes kaçakçıların, çok büyük parti sigara (ve