Gazeteci-Yazar
Hayır, İngiltere Başbakanı olmak isteyen Dışişleri Bakanı Liz Tuss’un göçmenleri Türkiye’ye gönderme vaadinden söz etmeyeceğim. O zaman İngiliz ırkçıları gibi göçmenleri de insan değil çöp gibi görmüş olurum. Belki İngiliz ırkçı sağcılığının Türkiye algısının sığ ve küstah bir görünümüdür. Malum ülkemiz ne yazık ki İngiltere’nin de Avrupa’nın da bir numaralı çöp atma alanına dönmüş durumda.
ABD Temsilciler Meclisi 14 Temmuz’da Kongre’deki Türkiye aleyhtarı havanın canlı kanıtı sayılacak bir karar aldı. Meclis ABD Başkanı Joe Biden’ın Türkiye’ye F-16 satışına Yunanistan engeli koyarak izin vermesini istedi şerhi öneriye koyarak onayladı. 179’a karşı 244 oyla kabul edilen ve ABD Meclisindeki, Ermenistan ve Yunanistan lobilerinin temsilcilerinin adını taşıyan Pallone/Pappas değişiklik önergesine göre Türkiye’ye ancak
Son günlerde muhafazakâr ve İslamcı isimlerden görmezden gelmenin imkânsız olduğu tuhaf uyarılar geliyor; tam da 15 Temmuz’un altıncı yılına yaklaşırken. Bu çıkışların ortak noktasında camilerde içten içe bir şeylerin çevrildiği, hatta Diyanet İşlerinin de buna adeta göz yumduğu iddiası saklı. Örnek olarak Cemil Çiçek’in sözlerine bakalım. AK Parti döneminde TBMM Başkanlığı, Adalet Bakanlığı, Hükümet Sözcülüğü
ABD Savunma Bakanlığı Pentagon, daha doğrusu Orta Doğu operasyonlarından sorumlu Merkezi Komutanlık (CENTCOM) 12 Temmuz’da IŞİD’in Suriye sorumlusu Mahir el-Agal’ı öldürdüğünü duyurdu. Amerikalılara göre IŞİD yönetimindeki beş kişiden biri olan el-Agal, “Suriye’nin kuzey batısında Jindayris (Cinderes) dışında” vurulmuş beraberindeki bir başka IŞİD yöneticisinin de yaralanmıştı. Daha önce IŞİD’in Rakka sorumlusu olduğu bildirlen Agal’ın Cinderes kasabasının
Fethullah Gülen’in hastaneye kaldırıldığı haberi 11 Temmuz öğleden sonra örgütün kullandığı bir Twitter hesabından duyuruldu. Zamanlama önemli, çünkü o saatte ABD’de henüz sabah olmuştu. Gülen o sabah mı hastaneye kaldırılmıştı, yoksa örgüt o sabah mı bunu kamuoyuna duyurmaya karar vermişti? Orası belli değil. Gülen hakkında daha önce de defalarca öldüğü, zehirlendiği vb haberleri yayılmıştı. Ayrıca
Türkiye ABD Kongresindeki Yunan lobisine çok şey borçlu; daha çok da silah sanayii alanında. ABD Kongresinin 35 üyesinin Başkan Joe Biden’e mektup yazarak Türkiye’nin istediği F-16 uçakların satılmamasını istediği haberini okuyunca zihnimde bu cümle belirdi. Çünkü aynı 9 Temmuz günü Türkiye’nin insansız hava aracı üreticilerinden Baykar ürettiği 7 adet Akıncı silahlı (İHA) aracının görüntülerini basınla
Doktor Ekrem Karakaya’nın bir hasta yakınınca katledilmesi hekimlere ve genel olarak sağlık çalışanlarına şiddet konusu yeniden gündeme geldi. Son çıkan yasayla sağlık çalışanlarına saldıranların tutuklanması ve yargılanırken iyi hal uygulamasından yararlanmayacak olması gibi düzenlemeler de çare olmuyor. Muhalefetin cezaların yükseltilmesi için getirdiği yasa teklifleri Meclis’te iktidar koalisyonu oylarıyla reddediliyor. Yasa değişmeden kafanın değişmeyeceğine inanırım. Ama
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 6 Temmuz’da AK Parti Genel Başkanı şapkasıyla Ankara Ticaret Odası konferans salonunda yaptığı toplantı ve orada söyledikleri en büyük endişesini açığa vurdu. Erdoğan’ın yüreğine seçimi kaybedebileceği korkusu düşmüş ve bu korkunun nedenini gayet doğru olarak saptamış. Erdoğan’ın yüreğine düşen korku 2023 seçiminin kızgınlık ve kırgınlık seçimi olması. O yüzden diyor “Bu seçim
NATO Zirvesi Türkiye’nin ABD ve AB’den tıkanan silah alım (ve ortak üretim) projelerinin önünü açacak gibi görünüyor. İtalya Başbakanı Mario Draghi’yi dün (5 Temmuz) Ankara’da ağırlayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan SAMP-T hava savunma sistemi için imza aşamasına gelmeyi konuştuklarını söyledi. Aynı saatlerde bir basın toplantısı düzenleyen Beyaz Saray Sözcüsü Karine Jean-Pierre ise ABD Başkanı Joe Biden’ın
Belki uç bir soru oldu ama HDP’nin beş yıldır cezaevinde tutulan önceki eş başkanı Selahattin Demirtaş’ın T24’teki “İğneyi kendimize” başlıklı önemli yazısını okuyunca aklımda beliren soru bu oldu: Demirtaş HDP’nin PKK’nın şiddet eylemlerini kınamasını mı istiyor? Demirtaş belli ki HDP’nin ve kendisinin de) öteden beri kullandığı “Her türlü şiddet eylemini kınıyoruz” söyleminin artık toplumda bir









