İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelikleri için geçtiğimiz yıl Madrid’te Türkiye, İsveç, Finlandiya ve NATO heyetinin katılımıyla kurulan “Daimi Ortak Mekanizma” dördüncü toplantısı için 14 Haziran’da Ankara’da buluştu. 5 saat sürdüğü belirtilen toplantının ardından yapılan ortak açıklamada İsveç’in üyeliği için “somut adımlar üzerinde çalışmaya devam edileceği” bildirildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Toplantıda, İsveç’in Üçlü Muhtırada
14 Mayıs seçimleri odaklı ve Rusya güdümlü Suriye’yle normalleşme süreci çerçevesinde Türkiye, Rusya, Suriye ve İran Savunma Bakanları ile istihbarat başkanlarının geride bıraktığımız hafta içinde Moskova’da yaptıkları toplantı tabii önemliydi. Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Suriye ve bağlantılı konular üzerinden iktidara yükleniyor, AK Parti’nin yanlış politikalarla Türkiye’nin başına bela sardığını, seçimi kazanırsa bu sorunu
Rusya, Türkiye’de seçimleri Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kazanmasından yana olduğunu gizlemiyor. Çıkarları bunu gerektiriyor. S-400 meselesiyle Türkiye üzerinden NATO içinde psikolojik savaş yöntemlerine milyarlarca dolar dökseler yol açamayacakları bir tartışma başlattılar, üstelik bunun karşılığında S-400’lerin bedeli olarak 2,5 milyar dolar aldılar. Rusya dışındaki ilk nükleer enerji santralini Akkuyu’da kuruyorlar. PKK’yı ABD gibi -kâğıt üzerinde de olsa-
Son iki hafta içinde ülkesini seven herkesi üzmesi gereken iki önemli gelişmeye tanıklık ettik. Bunların her ikisi de basınımızın pek ilgisini çekmedi. Yayınlanan tek tük birkaç haber de, günlük hayatın sıkıntılarını yaşayan sokaktaki insanlar tarafından fark edilmedi. Her iki gelişmenin de kesiştiği yer şu soruyu davet ediyor: Türkiye’nin siyasi ve ekonomik bağımsızlığı ne durumda? Türkiye,
Amerikan bankası Silicon Valley Bank’in geçen hafta batmasının ardından piyasalarda yaşanan güvensizlik, yatırım stratejileri ve müşterileri sebebiyle uzun süredir eleştirilere hedef olan İsviçre Bankası Credit Suisse’i de batmanın eşiğine getirdi. Ardarda gelen bu çöküşler yeni bir küresel kriz endişesini alevlendirerek finansal piyasalarda paniğe sebep oldu. ABD Başkanı Joe Biden Silicon Valley Bank’teki bütün hesapların federal
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar Kahramanmaraş depremlerinde askerin geç müdahale ettiği eleştirileri, bunun da can kayıplarını arttırdığı suçlamalarına yanıt verirken Türk Silahlı Kuvvetlerinin ilk sarsıntıdan itibaren yaptıklarının bir dökümünü verdi. Bu döküm askeri birliklerin 7,7 büyüklüğündeki ilk sarsıntının saat 04 .17’den itibaren neler yaptığının, yine “ceride” olarak adlandırılan askeri kayıt sistemine göre neler yaptığını söylüyor.
Dışişleri Bakanlığımız, ABD’de ve Avrupa ülkelerinde son günlerde meydana gelen şiddet olayları sebebiyle vatandaşlarımıza bir seyahat uyarısı yayınlamış. Bu ülkelere seyahat etmeyi düşünüyorsanız, risk altında olacağınızı bilin, şayet orada iseniz de, herhangi bir sorunla karşılaştığınızda temsilciliklerimize müracaat edin diyerek, vatandaşlarımızı uyarıyor. Ne kadar düşünceli bir davranış, değil mi? Diğer taraftan, örneğin mevcut çağdışı yönetime canı
Eski Amerikan Ulusal Güvenlik danışmanı ve BM Büyükelçisi John Bolton’un 16 ocak’ta The Wall Street Journal’da çıkan ve “Erdoğan seçimi kazanırsa Türkiye’nin NATO’dan çıkarılmasını” öneren yazısının yarattığı tepkiler tazeyken The Economist dergisi 19 Ocak tarihli “Türkiye Diktatörlüğün eşiğinde olabilir” başlıklı sayısında “Seçimler öncesinde Biden ve müttefiklerinin Erdoğan’a daha sert bir mesaj vermesi” gerektiğini savunan bir
Türkiye-ABD ilişkileri şimdiye kadar hiç olmadığı kadar gergin. Taraflar, her ne kadar ilişkilerdeki ciddi sorunları ön plana çıkarmamaya özen gösterseler de eskilerin deyimiyle “mızrak çuvala sığmıyor”. Buna, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun 18 Ocak’ta Türkiye-ABD Stratejik Mekanizma toplantısı için muhatabı Antony Blinken ile ilk kez Washington’da yaptığı görüşmede de tanık olduk. Zira, Joe Biden’ın Başkanlığı devralmasından









