Türkiye’de yeni uygulamaya konulan ekonomik programın “Çin modeli” olarak adlandırılmasının ne derece uygun olacağı tartışılırken, Hong Kong dramatik bir seçim süreci yaşadı. 19 Aralık’ta yapılan Yasama Kurulu seçimlerinde Pekin yanlısı adaylar ezici çoğunlukla yönetimi ele geçirdi. Ancak bu zaferin arkasında kent halkının desteğinden ziyade seçim sisteminde yapılan değişiklik ve muhaliflere uygulanan ağır baskı vardı. Bundan
Yelda OngunFatih Ceylan 2021 Haziran’ında Ermenistan’da yapılan seçimler sonrasında Türkiye ve Ermenistan arasında “yeni normalleşme” döneminin başlayacağı yönündeki umut ve beklentiler dört etkene dayanıyor:1- Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın yaptığı açıklamalarda Türkiye ile önkoşulsuz diyaloğa hazır olduklarını söylemesi;2- Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun 13 Aralık 2021’de TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada “Ermenistan ile normalleşme adımları çerçevesinde karşılıklı
2009 yılında Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi amacıyla imzalanan Protokollerin ardından Türkiye 2010 yılı itibariyle ilk aşamada Güney Kafkasya’daki bölgesel ilişkilerin ekonomik-ticari yollardan desteklenmesini hedefleyen, bölgesel olduğu kadar küresel çapta da etki doğurmaya aday bütüncül bir işbirliği projesini hayata geçirmek için insiyatif aldı.Bu bütüncül proje sadece Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan üçlüsünü değil, çok daha geniş ölçekteki bir
Yeni Ekonomik modelin Çinliliği bir ay sürmedi; onu da yerlileştirdik. Adı da “Türk Ekonomi Modeli” oldu. Kısa süren Çin döneminin bir faydası, basında Çin ile ilgili pek çok bilgi dolu yazı çıkması oldu. Tüm bu yazıları okuduktan sonra Çin’in eğitim konusunda geçirdiği dönüşüm ve başarısını Türkiye’nin mevcut eğitim durumu ile karşılaştırmak istedim. Sonuç parlak diyemem.
Afganistan’ın ikinci büyük ili, Peştun milliyetçiliğinin merkezi ve Taliban’ın doğum yeri olarak bilinen Kandahar’da 15 Ekim’de Şii camisinde kılınan Cuma namazı sırasında yapılan intihar saldırısında en az 36 kişi öldürüldü, 200 kişi de yaralandı. Bu sırada üst düzey bir Taliban heyeti Ankara’daydı. Bir gün önce Katar Havayollarına ait uçakla gelmişler, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu başkanlığındaki
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan son on gün zarfında önce zoraki müttefikini, sonra da zoraki dostunu ziyaret etti. Ancak, ne zoraki müttefikinden ne zoraki dostundan istediklerini alabildi. Önce, BM Genel Kurul toplantısına katılmak üzere geçen hafta New York’a gitti. Ancak, asıl amacı ABD Başkanı Joe Biden ile görüşebilmekti.Böylece, Biden ile 14 Haziran’da Brüksel’de gerçekleştirdiği görüşmeyle kurmayı başardığı
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı ABD’ye taşıyan uçak 19 Eylül öğle saatlerinde İstanbul’dan havalandı. Diplomatik kaynaklara göre Erdoğan ve beraberindekileri ABD’ye taşıyan uçak havalandığı saate kadar ABD Başkanı Joe Biden ile görüşeceği konusunda henüz bir işaret yoktu.Gerçi bunu kendi ağzından duymak da mümkündü, eğer basın toplantısına girmesine izin verilen gazetecilerden herhangi biri sormuş olsaydı.Beş soru soruldu. Bazı
İniş bir kez başladı mı durdurmak kolay olmuyor, çorap söküğü gibi arkası geliyor. ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley’in Çin Genelkurmay Başkanı Li Zuocheng ile iki telefon görüşmesi yaparak önceki Başkan Donald Trump Çin’e savaş açmaya kalkarsa saldırmayacakları yolunda güvence verdiği ortaya çıktı. Milley telefon görüşmelerini kabul ederken bunu kendi başına değil Pentagon ve diğer devlet
Dünyayı sarsan Covid-19 virüsünün kökeni konusunda ABD ve Çin arasında çıkan tartışma dünya çapında diplomatik savaşa dönüşüyor. Çin, ülkelerdeki diplomatik temsilcilikleri aracılığıyla virüsün Wuhan’da bir laboratuvardan sızmış olabileceği imalarına karşı kampanya başlattı. Bu kampanya Türkiye’yi de kapsıyor. Çin’in Ankara Büyükelçiliği 2 Eylül’de düzenlediği basın toplantısıyla, kendilerini yeterince şeffaf davranmamakla suçlayan ABD yönetimininin, ülkenin biyolojik askeri
Bu fotoğraf 2 Şubat 1983’de ABD Başkanlık Sarayında, Beyaz Saray’da çekilmiş. Başkan Ronald Reagan, o zamanki deyimleriyle “Afgan özgürlük savaşçılarını” ağırlıyor. Gündem, Sovyet işgaline karşı birlikte mücadele. Kötülüğün sıfır noktası olarak belki Sovyetler Birliğinin 1979’da Afganistan’ı işgali de alınabilir. Ama Sovyet işgali, birincisi Afganistan küresel bir sorun haline getirmeyebilirdi ama ikincisi, Sovyetlerin kendi sonunu getirdi.