Faşizm sadece kahramanları öldürmeye çalışmaz, bunu yaparken yeni kahramanlar da yaratır. Şarkıcı Gülşen dün, 25 Ağustos’ta polis tarafından evinden alınarak tutuklanmasını yeni duyan bir arkadaşım “Neden tutuklamışlar, belli mi?” diye sordu. Ben de “Tutuklamazsak faşizme gittiğimiz anlaşılmaz diye düşündüler herhalde” diye cevap verdim. Önce bu zorbalık kendi başına da gelmiş olan gazeteci Barış Pehlivan uyandı
Diyeceksiniz ki, sadece Kılıçdaroğlu değil, bütün millet istiyor Erdoğan’ın zamları geri almasını. Ama 9 Şubat gecesi alışılmadık bir şey oldu. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan zamları geri geri alana dek elektrik faturasını ödemeyeceğini ilan etti. Kimseye siz de ödemeyin demedi ama kendisi ödemeyeceğini söyledi.Böyle bir boykot ilk defa görülüyor. Gandi benzeri bir sivil
Isparta ücra bir Anadolu kasabası değil. Fakir sayılamayacak bir Batı Anadolu şehri. Isparta’ya kar yağdı ve üç gün elektrik verilemedi.Özgeçmişinde inşaat malzemeleri ve hayvancılık dışında enerji sektöründe de ticari faaliyetini sürdürdüğü yazan AK Partili Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmen’den ses çıkmıyordu. Sahiplikleri hükümet marifetiyle değiştirilmiş televizyon ve gazetelerden de Isparta’ya ilgi yoktu. Gerçi onlardan Samsun’da Atatürk
Böyle olacağını kimse tahmin etmezdi. Türkiye, Cumhuriyetin kuruluşunun 100’üncü yılına doğru kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü yeniden keşfediyor. Atatürk’ün değerini yeniden anlıyor. Üstelik bu yeniden doğuş, iktidarda onu mümkün olduğunca unutturmaya çalışan bir cumhuriyet hükümeti olduğu halde yaşanıyor.Sadece Atatürk’ün değil cumhuriyetin kurucu değerlerinin mevcut koşullara tepki niteliğinde yeniden doğuşuna tanık oluyoruz.Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması
Ne Mustafa Kemal Atatürk’ün 29 Ekim 1923’te ilanıyla başlamıştır Cumhuriyet, adalet ve artık demokrasi için verilen mücadele ne de iki yıl sonra, Cumhuriyetin 100’üncü yıldönümünde bitecektir. Şekli değişen ama bitmeyen bu mücadele aslında insanın özgürleşmesi için verilen mücadele sayılmalı.Kökü derindedir.Falih Rıfkı Atay, “Çankaya” kitabında aktarıyor. 9 Eylül 1922, İzmir kurtarılmıştır. O zamanki Akşam gazetesinin yöneticileri
Kimilerine göre bu yazıları yazmak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın gündemi geçim sıkıntısından, işsizlikten başka terlere, kendisinin çok iyi bildiği alanlara çekme taktiğine yardımcı oluyor. Nitekim bakın dün açıklanan Orta Vadeli Ekonomik Programın, enflasyonun artık düşeceğini, büyümenin bu yıldan sonra da giderek artacağını söyleyen Erdoğan’ı doğrulamadığını yazmak yerine Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ı yazıyoruz. Ama gündem saptırma
Yargıtay uzunca bir zamandır ihtiyacı olan yerleşkeye nihayet yeni adli yılın başlangıcında, 1 Eylül’de kavuştu; hayırlı olsun. Törende Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca’nın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’la aynı karede olduğu fotoğraf ise “Bağımsız, tarafsız ve önyargısız” yargı imajı için bir felaketti. Zira tek patronun yürütme, yargının iktidara bağımlı olduğu, gerçek
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan geçtiğimiz hafta sembolik önemi kadar fiili önemi de bulunan bir dizi askeri-siyasi adım attı. Kurtuluş Savaşına atfen “Zafer Haftası” olarak bilinen haftayı kendi programına uyarlayarak aslında içeriden çok dışarıya, özellikle ABD, Avrupa Birliği ve Rusya’ya mesaj verdi. Ancak bu programın asıl önemi, Erdoğan’ın Türk Silahlı Kuvvetlerini yeniden yapılandırma siyasetinin parçası olmasıydı. Erdoğan’ın
Aslında uzun vadede hiçbir çıkarı yok, ama o bunun farkında değil.Artık yeni seçmen tabanına ulaşmayı bir yana bırakmış, dikkatini AK Parti’nin siyasi İslamcı çekirdeğini elde tutmaya vermiş görünen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, oturduğu koltuğun ilk sahibi ve Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e yapılan hakaret ve saldırılara, AK Parti’nin siyasi İslamcı tabanını yuvada tutma gayretine yardımcı olacağını