Donald Trump’ın “Türkiye Suriye’ye çöktü” ifadesini Türk medyasındaki haberlerin pek çoğunda bulmanız mümkün değil. Trump’ın Kasım’da ABD Başkanlık seçimini kazandıktan sonraki ilk basın toplantısında, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı “çok akıllı bir adam” olarak övdüğü, “Suriye’nin anahtarını Türkiye’nin elinde tuttuğunu” okuyabilirsiniz. Ama Türkiye’nin “akıllı” bir hamleyle “Fazla can kaybına yol açmadan Suriye’ye çöktüğü” ifadesi adate cımbızlanarak çıkarılmış.
Oligarşik yönetimindeki sadık yardımcıları halka seslenecek diye beklerken Beşar Esad’ın ailesiyle birlikte Moskova’ya kaçmış. Doha’daki basın toplantısında sorulduğunda Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “Bilgimiz yok” yerine “Yorum yapamam, muhtemelen Suriye dışında” demesi de akla Esad’ın özel izinle Türkiye üzerinden Rusya’ya gitmiş olabileceğini getiriyor. O Moskova yolundayken sadık yardımcılarının bir kısmı da zaten HTŞ liderliğiyle geçiş dönemi
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan 23 Kasım’daki basın toplantısında Donald Trump’ın 20 Ocak 2025’te başlayacak ikinci ABD Başkanlığı dönemine dair, önümüzdeki dönem Türk dış politikasındaki muhtemel konumlanışları da belli eden bir analiz yaptı. Bu Trump analizini Ankara’nın çantasındaki üç hassas dış politika ve güvenlik kırılmasını saptayarak mercek altına almakta yarar var. Fidan, Trump’ın “Bu kadar İsrail
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 10 Kasım’da yaptığı iki konuşmayla Türkiye’nin “önümüzdeki dönemde” başlatacağı önemli bir siyasi-askeri operasyonun haberini verdi. Bu konuşmalardan biri Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 86’ıncı yılı dolayısıyla yaptığı konuşmaydı. Diğeri de diğeri de kendi döneminde Beştepe’ye taşıyana dek bütün cumhurbaşkanlarının makamı olan Çankaya Köşkünde başkanlık ettiği Kabine Toplantısı ardından yaptığı konuşma.
Trump’ın ABD Başkanı seçilmesi Türkiye ekonomisini nasıl etkiler? Bu soruyu yanıtlayabilmek için öncelikle bizim nasıl bir ekonomi politikası izlediğimiz hakkında bir varsayımla işe başlamak gerekiyor. Eylül 2021 – Mayıs 2023 döneminde uygulanan ekonomi politikası benzeri bir politikaya dönersek bu sorunun pek bir önemi kalmaz. Zira ekonomimiz önemli bir ekonomik krize kendi yaptıklarımız nedeniyle yelken açar.
ABD’de İkinci Donald Trump dönemi başlıyor. Zafer konuşmasında “Amerika’ın altın çağının” başladığını söyledi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “Daha adil dünya” dileyerek kutladı. (*) İlk değerlendirmelere göre Cumhuriyetçilerin Trump’la seçimi kazanmasındaki en önemli etkenlerden birisi, Demokratların Trump’ın karşısına onun kadar güçlü bir aday çıkaramamış olmaları görünüyor. Demokratlar, Joe Biden’ın zihni melekelerindeki sorun nedeniyle Kamala Harris’in belki Trump’ın
ABD’nin seçeceği 47’inci Başkan, Türkiye’nin 12 Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın çalışacağı 5’inci Başkan olacak. AK Parti 2001’de kurulduğunda George W. Bush Beyaz Saray’a yerleşeli 8 ay olmuştu. AK Parti’nin iktidara geldiği Kasım 2002 seçimlerinde Bush’un Neo-Con yönetimi Bülent Ecevit başbakanlığındaki DSH-MHP-ANAP koalisyonunu Irak’a askeri müdahale konusunda çoktan bunaltmaya başlamıştı. Bush yönetimi Erdoğan’dan umutluydu. Erdoğan gerçekten de
ABD’de 5 Kasım’daki başkanlık seçimlerini Donald Trump ya da Kamala Harris kazansa Türkiye için neyin değişeceği sorusuna çoğunuzun “Hiçbir şey” dediğini duyar gibiyim. Pek öyle değil ama anlamak için Türkiye-ABD ilişkilerinde bugün yaşanan sorunların hangilerinin hangi başkanın yönetiminde -hadi çözüleceğine demeyelim- “normalleşeceğine” bakmamız gerekir. Sorunları sıralamadan önce Türkiye-ABD ikili ilişkilerinde değil ama akut, güncel siyasi-ideolojik
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu 23 Temmuz’da Vaşington’da ABD Kongresine dördüncü konuşmasını yapıyor. ABD Başkanı Joe Biden’ın seçim yarışından çekildikten sonra ilk yabancı liderle görüşmesinin 25 Temmuz’da Netanyahu’yla yapacağını özellikle belirtiyor ajanslar. Biden’ın yerine aday olarak önerdiği Başkan Yardımcısı Kamala Harris, Netanyahu’nun Kongre sunumunu -maalesef seçim gezisi mazeretiyle kaçıracağı için onunla ayrıca buluşacak. Netanyahu ise bütün
Bardağı taşıran damla ABD Başkanı Joe Biden’ın bir kadın davetliyi eşi zannedip yakınlaşması, eşi Jill’in de son anda gelip araya girmesi mi oldu? Kestirmek zor. Ancak 20 Temmuz akşamı Başkanlık yarışına havlu atmadan önce sosyal medyaya düşen son gafı o oldu. Olaya şimdiye dek “Çekilme” diyenlerin başında gelen eşi Jill açısından da bakmak lazım. Biden’ın
- 1
- 2