Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin 4 Eylül’de Rusya’nın Soçi kentinde bir araya geldi. Rus Sanatoryum’da yapıldığı belirtilen toplantı öncesi kısa bir basın açıklaması yapan Erdoğan ve Putin’in gündeminde Rusya’nın Temmuz ayında geri çekildiği Karadeniz tahıl mutabakatının yanı sıra ekonomik ilişkiler ve Suriye var. Tahıl Koridoru ile ilgili konuşan Erdoğan “İnanıyorum
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın 31 Ağustos 1 Eylül temaslarında sadece Rus karşıtı Sergey Lavrov değil Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ile de görüşmüş olması önemliydi. Birazdan ayrıntısına gireceğim ama Rusya’nın Ukrayna tahıl anlaşmasına dönüşü için henüz somut sonuç alınmadı; nitekim Şoygu anca talepleri karşılanırsa anlaşmaya devam edeceklerini söyledi. Ancak Fidan’ın Moskova temaslarında 4 Eylül’de Soçi’de
İnsanların öldürülüp şehirlerin yerle bir edildiği, ülkelerin mahvolduğu savaşlar üzerine emperyalist bakışı büyün çıplaklığıyla orta koyan en samimi ve en ahlaksız itirafın sahibi ABD’li bir siyasetçi. Ama önce sahneyi kuralım. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan 31 Ağustos’ta Moskova’da Rus karşıtı Sergey Lavrov’la görüştü. Sadece tahıl anlaşması değil, Suriye’den Kafkaslara dek geniş bir yelpazede konuştukları anlaşılıyor. Kararı
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov ile 31 Ağustos’ta Moskova’da gerçekleştirdiği görüşmenin ardından yaptığı açıklamada Karadeniz Tahıl Anlaşması için Birleşmiş Milletler’in yeni bir öneri üzerinde çalıştığını, yeni sürecin “Rusya’nın talep ve önerilerini anlamaya” odaklanacağını söyledi. 31 Ağustos ve 1 Eylül tarihlerinde ikili çalışmalar yürütmek üzere Moskova’da bulunan Hakan Fidan, ziyaretinin ilk
ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley 25 Ağustos’ta Amman’da Ürdün televizyonu Al Mamlaka’ya özel bir mülakat verdi. Bu mülakat Türk basınında daha çok ABD’nin enerji çıkarları nedeniyle Orta Doğu’dan çıkmaya niyeti bulunmadığı yönüyle öne çıktı; Türkiye bakımından bu önemliydi. Ancak Milley’nin aynı mülakatta Rusya’nın Ukrayna savaşı üzerine yaptığı yorum, yine Türkiye’yi ilgilendirilmesine rağmen fazla ilgi
Yazının başlığı “Varan 3” de olabilirdi. Mevlüt Çavuşoğlu bakanken dünyanın dört köşesindeki bizle ilgisi olsun olmasın her konuya laf söylediğimiz günlerden Hakan Fidan döneminde bizi gayet ilgilendiren konularda açıklama yapmadığımız günlere geldik. Dış politikada “Tatsızlık çıkmasın” günleri dememin de bir nedeni var; aslında üç nedeni. Önce İngiltere’yle göç anlaşmasını imzaladığımızı İngiliz medyasından öğrendik. Sonra Türk
9 Ağustos’taki Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı kamuoyuna iki medyatik gelişmeyle yansıdı. Önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a, Milli istihbarat Teşkilatını (MİT) yönettiği 13 yıl için verdiği Üstün Hizmet Madalyası. Sonra da emekli olan Kara Kuvvetleri Komutanı Musa Avsever’in katıldığı bu son MGK toplantısında Erdoğan’a şükranlarını onu kucaklayarak göstermesi. Her iki konuya da
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan 7 Ağustos’ta Büyükelçiler Konferansındaki konuşmasında Cumhuriyetin 100’üncü yılına girerken Ankara’nın vizyonunu “Türkiye’yi sistem kurucu aktörlerden biri haline getirmek olarak” duyurdu. Keşke Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün engellemelere karşı ikinci yüzyılına girmesinin önemini biraz daha vurgulasaydı ama ifadesinin daha açık hali şöyle: “Ülkemizin tam bağımsız, gerektiğinde oyun kuran gerektiğinde oyun bozan bir aktör olması
Dünyada siyaset kartları yeniden karılıyor. Nijer darbesi, birazdan geleceğiz, Afrika’nın patladı patlayacak eşiğe geldiğini gösterdi. Türkiye’nin o denklemde yeri bulunuyor. Türkiye Rusya’nın Ukrayna savaşında da ön cephede; ABD sonunda tahıl anlaşmasının anca Erdoğan-Putin kanalıyla bağlanabileceğini söyledi. Çin hem Afrika hem Orta Doğu denkleminde. AB konusu yine geldi Kıbrıs’a dayandı. Mevcut dengeler hızla değişirken ortaya çıkan