Bir masa Türkiye’de muhalefet ittifakının, iktidar ittifakını serbest seçimler yoluyla alaşağı etme amacıyla kuruluyor. Gündemlerinde iktidarın seçim kurallarıyla oynayarak, oy kaybına rağmen koltuğunu koruma taktiklerine karşı önlem arayışı. Bu, aynı zamanda Türkiye’nin 2023 seçimlerinden sonra bir daha serbest seçimler yoluyla iktidarı belirleyip belirleyemeyeceği sorusuna yanıt olacak.Diğer masa Türkiye, Rusya ve Ukrayna’ya ikinci defa ev sahipliği
“Rusya’nın Ukrayna’yı istilası mı, ekonomik kriz mi?” sorusunu belki de zor bir günde soruyorum. Yıllık enflasyon oranı 3 Mart sabahı TÜİK tarafından yüzde 54,44 olarak açıklandı; sadece Şubat enflasyonu yüzde 4,81. Bağımsız Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ise aylık yüzde 44, 12 aylık yüzde 123,80 tahminlerini ilan etmişti ondan az önce. Öte yandan bir komşumuz üstün
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 23 Kasım’da kur krizinin fırtına gibi estiği saatlerde AK Parti teşkilatına hitap etti. Erdoğan konuştukça Türk lirası ABD doları, Avro, İngiliz Sterlini ve altın karşısında daha da değer kaybediyordu. Bu satırı yazdığım dakikada 1 dolar 13 lira ediyordu. Erdoğan bu konuşmasının sonunda partililerine halkın içine çıkıp kapı kapı dolaşarak 2023 seçimleri için
Türkiye siyaseti önemli bir değişim sürecinde. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) yaklaşık 20 yıllık iktidarının bugün artık bir çözülme sürecine girdiği sır değil. Seçmen iktidar partisine verdiği desteği son iki yıldır yavaş ama net biçimde geri çekiyor.2023 seçimlerine giderken bu değişimin seyrinin nasıl ilerleyeceği ve seçmenin nihai duruşunun ne olacağı şüphesiz Türkiye siyasetini takip eden
2023 seçimleri yaklaşırken, yeni seçim anketleri gelmeye devam ediyor. Temmuz sonunda yayınlanan Aksoy anketi iktidar partisi oylarının 2018 seçimlerinden bu yana 12 puan (%7 gibi önemli bir kısmı son 10 ayda olmak üzere) düşerek yüzde % 31 seviyesine gerilediğini ortaya koydu.[1] Yaklaşık bir ay önce yayınlanan Metropoll anketi sonuçları da neredeyse birebir aynı sonuçları gösteriyordu.[2]
Diyarbakır’da kurulu Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM) 10 Haziran akşamı “Salgının ve Ekonomik krizin Kürt Meselesine Etkileri – Barış Süreci Yeniden Mümkün mü?” başlıklı bir çevrimiçi toplantı düzenledi. KONDA Araştırma Şirketi genel Müdürü Bekir Ağırdır konuşmacıydı. Başlıktaki soru konusundaki tartışmalara da geleceğim. Ama önce iki buçuk saatlik toplantının ana ekseninin kısa sürede “İktidar bloku oy
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan artık her Cuma bir başka cami açılışını seçim “müjdesine” çeviriyor. Son örneği 4 Haziran’da Zonguldak’ta Uzun Mehmet Camiinin açılışında gördük. Aynı zamanda AK Parti Genel Başkanı olan Cumhurbaşkanı, muhalefetin “seçime gidelim” çağrılarına kulak tıkasın, hem de her Cuma bir cami konuşmasını seçim konuşmalarına çevirsin, kendisine muhalefeti sanki cami, bayrak düşmanlığı gibi göstersin,
Estonya sendromunun ne olduğuna geleceğim, önce halimize bakalım, eskilerin deyişiyle “hâli pür melâlimize”, yani “kederli” halimize.AK Parti yayın organı gibi çalışan gazete ve televizyonlar daha kapanmanın dördüncü gününde, henüz günlük kovit ölüm sayıları 300-350’lerde seyrederken açılma planları yayınlamaya başladı.Salgın yönetimi, ya da sağlık bakanı yapmıyor kapanmanın son bulmasına dair açıklamaları. Turizm Bakanı Mehmet Ersoy yapıyor.
Pandemi döneminde sadece fiyatlar değil, umutsuzluk ve mutsuzluk da yükseldi. Türk lirasının değeriyle birlikte iktidara duyulan güven ve desteğin de düştüğü ileri sürüldü ki bunları yansıtan çeşitli çalışmalar var. Ancak Metropoll araştırma şirketinin hazırladığı ve geçen ay yayınlanan “Türkiye’nin Nabzı – Nisan 2021” raporu, bu etkilerin kökenlerine, vatandaşların ekonomik sorunları nasıl algıladığına ve buna bağlı