Gazze Krizi sadece uluslararası politikadaki dengeleri ve Türkiye’nin planlarını değil iç politikadaki dengeleri, partiler arası saflaşmaları da değiştiriyor. Bundan birkaç hafta önce birisi MHP lideri Devlet Bahçeli ile Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’nun görüşüp aynı slogan altında saflaşacağını söylese ciddiye alınmazdı. Şimdi “Mehmetçik Gazze’ye” sloganı etrafında birleşiyorlar. Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu da o safta.
Gazze’de Al Ehli Baptist hastanesine yapılan saldırının yankıları sürerken, Türkiye Filistinliler için 3 günlük milli yas ilan etti. ABD Başkanı Joe Biden’ın İsrail ziyaretinin ardından Mısır, bölgeye insani yardım gönderilmesi için yeşil ışık yakıldığını duyurdu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 18 Ekim’de sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Gazze’deki Al Ehli Baptist hastanesine 17 Ekim’de yapılan saldırının
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın 16 Ekim’de İsrail-Filistin barışının sağlanabilmesi için yaptığı garantörlük teklifine geleceğim; önemli buluyorum. Ama önce savaş ortamında yaşanan ve ABD’nin girişimlerinde yaşanan diplomasi skandallarını aktarmak istiyorum; uluslararası ilişkiler sistemindeki eksen kaymalarını gayet iyi anlatıyorlar çünkü. Blinken’a soğuk duş Son günlerdeki en büyük skandalı ilk olarak Amerikan The Washington Post gazetesi yazdı. ABD
İsrail’in Gazze’ye yönelik hava saldırıları şiddetlenerek devam ederken, elektrik ve suyun verilmediği bölgeye Mısır üzerinden yardım ulaştırılması için Refah’ta geçici ateşkes yapılacağı yönündeki açıklamalar 16 Ekim’de hem Hamas hem İsrail hükümeti yetkililerince yalanlandı. Sabah saatlerinde Reuters haber ajansı Mısır’lı iki güvenlik kaynağına dayandırdığı haberinde yardımların Gazze’ye güvenli bir şekilde ulaştırılması ve bazı yabancı pasaport sahiplerinin
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için Nev York’a yola çıkarken Türkiye’nin Avrupa Birliğiyle yolları ayırma ihtimalinden söz etmesine AB saflarından “Gitme kal, istediğini verelim” diyen olmadı şimdiye kadar. BM çalışmaları sırasında yapılacak ikili görüşmelerde AB liderlerinin Erdoğan’a “Türkiye’siz olmaz” mesajı vereceği beklentisi var belki de Cumhurbaşkanımız ve yakın çevresinde. Erdoğan’ın ikili görüşme programında
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a seçimi kazandıktan sonra bir haller oldu. Önce “bu kardeşiniz başta oldukça” olmaz dediği faizler yükselmeye başladı. Sonra toz kondurmadığı KKM buluşundan döndü. Hindistan’daki, G20 Zirvesinde ABD Başkanı Joe Biden ile görüşüp yurda -yine- F-16 çözüldü çözülecek müjdesiyle dönme ümidi, bir de baktık Mısır Cumhurbaşkanı Abdül Fettah Sisi ile ikili görüşme haberinin gölgesinde
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de gerçekleştirilen G20 Liderler Zirvesi’nin ardından yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Joe Biden ile “ayaküstü görüştüğünü” F-16’ların satışı konusunda İsveç’in NATO üyeliğinin masaya geldiğini söyledi. 9-10 Eylül’de gerçekleştirilen zirvenin sona ermesinin ardından düzenlenen basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden ile görüşmesi ile ilgili “Biden ile
‘Dış politika’ dönüşüme açıktır, fakat doğası gereği ani dönüşlere, keskin, riski yüksek ve maceracı virajlara yatkın bir şey değildir. Dış politikanın yapısal hedefleri ve çerçevesi bellidir. Günden güne değişmez. O halde, belki de Türkiye bakımından ‘dış politika’ yerine ‘dış ilişkiler’ dememiz daha doğru olacaktır. İkisi arasındaki fark nedir? Birincisi, ilkelerden ve değerlerden beslenir, uzun vadeli
İngiliz The Daily Telegraph gazetesi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yeniden seçildiği haberini şu başlıkla verdi: “Erdoğan iktidarda kalınca Avrupa liderleri rahat bir nefes aldı.” Gazete “Kabul etmeyebilirler ama” diye izah etmiş, “Türkiye’nin AB’yle mesafeli durması kıtadaki liderleri daha memnun etti”. YetkinReport okurları bu gelişmeye hazırlıklı. Daha 4 Nisan’da “Size AB ve ABD seçimleri kimin kazanmasını ister?”