Gezegenin krizlerle çalkalandığı bir dönemde korumayla bilimsel anlamda ilgilenmek ne anlama gelir? Belki de bu sorunun cevabını bir isimde aramalıyız: Jane Goodall. Çünkü o, bilimin soğuk verilerini hayatın sıcak nabzıyla buluşturdu; insan ve doğa arasında köprüler kurdu. Çocukluğunda bir tavuk kümesinde başlayan merakını, ormanların kalbine taşıdı. Ve orada sadece şempanzeleri değil, insanlığın kendi aynasını da
Haritalar sabit değildir. Tarih bize, hiçbir devletin ve sınırın ebedî olmadığını tekrar tekrar hatırlatır. Bazıları içten çürüyerek çöker, bazıları dış müdahalelerle parçalanır, bazıları da “demokrasi”, “özgürlük” ya da “insani müdahale” gibi parıltılı etiketler altında yeniden dizayn edilir. Son otuz yılda yaşadıklarımız, bu “devletleri parçalama sanatı”nın ne kadar sofistike hâle geldiğini gösteriyor. Irak üçe bölündü: Kürt
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın içeride ve dışarıda yaptığı görüşmelere ait en resmi duruşlu fotoğraflar yayınlanır Cumhurbaşkanlığı internet sitesinde. Ayakta, yan yana el sıkışmalar, saf tutan pozlar, protokole uygun oturma düzeninde, genellikle ifadesiz çehrelerle verilen “devlet ciddiyeti” mesajı. 1 Ekim akşamı TBMM açılış daveti ve sonrasında Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un “çay sohbetinden” yayınlanan fotoğraflarla bu eğilimin dışına
İsrail, Gazze’ye insanî yardım ulaştırmak üzere birleşen aktivistleri taşıyan Küresel Sumud Filo’sundan 13 gemiyi 1 Ekim’de uluslararası sularda savaş gemileriyle durdurdu ve katılımcılarını gözaltına aldı. İsrail makamları filonun deniz ablukasını ihlal ettiğini ve çatışma bölgesine girdiğini öne sürerken, Ankara’da Dışişleri Bakanlığı olayı “terör eylemi” olarak kınadı. Aralarında İsveçli aktivist Greta Thunberg’in de bulunduğu 26 ülkeden








