Gazeteci-Yazar
Ankara’nın siyaset, İstanbul’un ekonomi kulislerinde günün ortak konusu Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın 28 Ocak’taki basın toplantısıydı. Bu toplantının, sermayenin dört büyük örgütünün Ağbal’ın ilan ettiği fiyat istikrarı politikasına 26 Ocak’ta yazılı destek vermesinin tamamlayıcısı olduğu yorumları yapılıyor.Basın toplantısı ise iki bakımdan ilginç bulunuyor. Birincisi, saygın ekonomi gazetecilerine göre uzun zaman ardından ilk defa Merkez
Türkiye’nin en köklü eğitim kurumlarından Türk Eğitim Derneği (TED) hükümete okulların hemen açılması çağrısında bulundu. TED, “Geleceğimiz tehdit altında. Okula dönmek zorundayız” başlığını taşıyan bir duyuru yayınladı. Duyuruda dünyada sokağa çıkma yasaklarının en yoğun olduğu dönemlerde dahi çoğu ülkenin eğitimde kısıtlamaya gitmediğine dikkat çeken TED, buna göre önlem alınmasını istedi. “Özellikle dezavantajlı bölgeler ve yaş
“Partisini bu duruma düşüren zat, kendisine karşı çıkan herkesi susturarak, gerekirse kapı dışarı ederek diktatörlüğün dik âlâsını sergilemektedir.”Bilin bakalım bu sözleri kim, kimi eleştirmek için sarf etti?Hayır, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı ve AK Parti lideri Tayyip Erdoğan’ı eleştirmek için kurmadı bu cümleyi. Gerçi söylese kimse yadırgamazdı; zaten bir süredir Erdoğan’ı kendisine karşı çıkan herkesi
Türkiye ile Yunanistan arasında 61’inci tur “istikşâfi” yani çözüm “keşfetmeye yönelik” görüşmeler, 4,5 yıllık aradan sonra 25 Ocak’ta İstanbul’da yapıldı. Önceki 60 turda olduğu gibi, iki ülkenin diplomatlarının bir sonraki müzakereleri Atina’da yapmaya karar vermeleri dışında somut bir sonuç çıkmadı. Türk gazeteciler, 3 saatlik toplantı öncesinde bazı Yunan meslektaşlarını, somut sonuç çıkması için fazla iyimser
Dönemin başbakanı Bülent Ecevit’ten Uğur Mumcu’nun katilinin yakalandığı haberini ilk alan ve duyuran gazeteci olmak benim için gerçekten önemli olmuştu. “Haberler kesin, katil yakalandı” derken Ecevit’in sesi sevinç doluydu.Zanlı, dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın gözaltına alındığını açıkladığı dokuz şeriatçı militan arasındaydı. Mumcu’nun avukat kardeşi Ceyhan Mumcu bu açıklamalar üzerine “Tantan’a güveniyorduk, faillerin yakalanması sürpriz olmadı”
Önce size Ankara’da hükümet çevrelerinde şu günlerde hâkim anlayışı bir cümlede özetleyeyim: “İşleri toparlamak için reform yapmaya mecburuz ama ipleri elimizden kaçırmayacak kadar yapalım.” İyi polis, kötü polis benzetmesine gelmeden bu özeti vermemin bir gerekçesi var.Bu açıdan baktığınızda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun reformlar Avrupa Birliği ile “pozitif atmosfere katkı sağlayacaktır” cümlesini kurması da uygulamayla çelişkili
Ankara’da siyaset kış soğuğunda hararetli günler yaşıyor. Üzücü olan tartışmanın haftalardır hastanede tedavi gören Süleyman Soylu’nun annesi Servet Soylu’ya hakaret meselesinden su üzerine çıkması. Yoksa buzdağının görünmeyen kısmında zaten her an açığa çıkmayı bekleyen reform sancıları var. Soylu’nun “Neden tutuklanmadı?” sözlerini Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün sonradan “Ben onu değil, muhalefeti kast ettim” mealinde tevil ettiği
Joe Biden, Donald Trump’ın Beyaz Saray’ı devir teslim törenine katılmadan terk etmesinden birkaç saat sonra düzenlenen törenle ABD’nin 46’ıncı başkanı olarak göreve başladı. Trump yanlılarının askeri sokağa döken Kongre baskınına rağmen Biden sakindi ve sakin bir konuşma yaptı. Belki en köşeli ifadesi beyaz ırkçılığını terörizm sayarak mücadele sözü vermesiydi. Ülke tarihin seçilen ilk kadın ve
Gerek Cumhurbaşkanı ve AK Parti lideri Tayyip Erdoğan gerek MHP lideri Devlet Bahçeli her fırsatta Cumhur İttifakının dimdik ayakta olduğunu vurguluyor. Cumhur İttifakının 2023 seçimlerini de kazanacağı inancını tekrarlıyorlar.Oysa 2020’nin son aylarından itibaren tanık olduğumuz bir dizi gelişmeye Ankara’nın kapalı kapılarını biraz aralayarak baktığımızda Cumhur İttifakı içinde işlerin örneğin 2018 seçimleri, ya da 2019 seçimlerindeki
Önce gazete ve televizyon yöneten, gazetelerde köşe ekranlarda program tutan bazılarımızdan söz edeceğim. Onlar ki Hazine ve Maliye Bakanının istifa edişini haber vermeye, sonrasında bir satır yorum yapmaya korktular. Selçuk Özdağ’a, Orhan Uğuroğlu’na yapılan saldırı karşısında, Hürriyet’ten tazminatsız atılan basın emekçilerinin trajedisi, Olay TV’nin baskılara bir ay dayanamayan yayın hayatı karşısında üç maymunu oynadılar. Şimdi









