Gazeteci-Yazar
Faruk Koca adını siyaset gazetecileri de kamuoyu da ilk kez Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 2003’te Başbakan olduğunda duydu. Erdoğan, Çankaya’daki Başbakanlık konutunda oturmayı reddetti ve Ankara çanağının kuzey ucundaki Keçiören’de oturacaktı. Bu da bir tavırdı; cumhuriyetçi-laik elitlerin mahallesi olarak gördüğü Çankaya yerine dindar milliyetçilerin mahallesi gördüğü Keçiören’i tercih etmişti. Kirada oturacaktı; ev sahibi Faruk Koca idi.
“Kazanacak aday” ölçütü siyaset lisanımıza İYİ Partili Koray Aydın sayesinde girdi; sonradan Meral Akşener tarafından da benimsendi. İYİ Partililer “Kemal Kılıçdaroğlu aday olmasın” dememek için, Kılıçdaroğlu’nun kazanamayacağı tespitlerinden hareketle -artık dağılmış olan- Millet İttifakının “kazanacak aday” çıkarması gerektiğini söylüyorlardı. O zaman Akşener’in -en azından söylem düzeyinde- Cumhurbaşkanı adayı tercihi, şimdi belediye başkanlığına dahi ehil görmediği
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 7 Aralık’ta aralarında Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in de bulunduğu bir dizi görüşme yapmak amacı ile Atina’ya gitti. Yedi yıldır yapılamayan Yüksek Düzeyli İşbirliği toplantısı da bu vesileyle yapılacak. Ege denizinde karşılıklı olarak askeri tatbikatların azaltılması gibi adımların atılmasıyla, en azından Ege’de bir yaz ve güz geçti; her iki ülkedeki turizm sektörü de
Artık biliyorsunuz, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ara sıra “X” hesabını sadece İngilizce mesaj vermekte kullanıyor. Böylelikle Şimşek’in o mesajları Türk kamuoyundan, seçmeninden çok dışarıya, dış siyaset ve ekonomi çevrelerine vermeyi amaçladığını anlıyoruz. Şimşek’in 30 Kasım akşamüzeri, TRT Canlı yayınına katılmadan hemen önce X hesabından yaptığı yayını da böyle okumak gerekiyor. Doğrusu Şimşek yabancı
Soğuk Savaşının icrasında rol alan kişileri eleye eleye bire indirseniz karşınıza çıkacak isim Henry Kissinger olurdu. 29 Kasım’da Connecticut’taki evindeki ölümüyle İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan “yeni dünya” düzeninin sonunun da geldiğini var sayabiliriz. Covid-19, Rusya-Ukrayna ve İsrail-Hamas zincirlemesiyle çatırtıları duyuyoruz zaten. Geçen 20 Temmuz’da 100 yaşına rağmen Çin’e gitti. Hiçbir resmi sıfatı olmamasına rağmen
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan TBMM’ye 2024’ün de zor geçeceğini söylemişti. Türk dış politikasındaki mevcut sorunlara İran da eklenmiş olabilir. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 11 Kasım’da Riyad’daki İslam ülkeleri ortak zirvesi dönüşünde İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin 28 Kasım’da Türkiye’ye geleceğini, Gazze Krizi üzerine birlikte nelerin yapılabileceğini konuşacaklarını söylemişti. Ancak 28 Kasım’da Reisi gelmedi. Gelmeyişi üzerine ne Tahran
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın uyuşturucu çetelerinden yasadışı bahis, şike ve tefecilik örgütlerine oradan sosyal medya fenomenleri üzerinden kara para operasyonlarına dek mücadelesinin sadece asayiş boyutu değil ekonomik boyutu da bulunuyor. Bu operasyonların Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in Türkiye’ye dış yatırım gelmesinin koşullarından biri olarak gördüğü, “kara para aklama ve terörizmin finansmanına” dair “Gri Listeden”
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dış politikada zafer haberleri veremedikçe içeriyi sıkıştırıyor. Dikkatleri ekonomiden dağıtmak için attığı Anayasa değişikliği hamleleri nafile çıktıkça da girişilen bütün medya operasyonlarına rağmen, 2024’te IMF’yi filan mumla aratacak kemer sıkma politikaları saklanamaz hale geliyor. Oysa, özellikle de haberleri çoğunlukla TRT’den alan seçmen kitlesi için şu sıra, tam da Gazze Krizi devam ederken