Gazeteci-Yazar
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve İletişim Başkanı Fahrettin Altun geçen hafta İngiltere’de yayınlanan The Economist dergisinin 14 Mayıs seçimlerini 2023’te dünyadaki en önemli seçim olarak gösteren kapak konusuna sert tepki verdiler. Bunun nedeni derginin seçimin “diktatörlerin seçimle de gidebileceğini” gösterirse bunun “küresel sonuçları” olacağını yazmasıydı. Beştepe’ye göre dış güçler yine devredeydi. Türkiye’deki seçmeni etkilemek istiyorlardı; sanki
Gazeteci Hasan Cemal 60 yıla yakın gazetecilik hayatından sonra parlamenter siyasete atıldı. Yeşil Sol Parti’nin İstanbul İkinci Bölge adayı olarak seçilebilirse en yaşlı üye sıfatıyla TBMM’nin açılışını yapabilir. Bu kadar yıl gazeteci milletinin Hasan Abi’si olduktan sonra belki de bu seçimin -liderler hariç- medyada en çok yer verilen milletvekili adayı olmasına şaşmamak lazım. Yalnız Hasan
Erdoğan’ın gideceğini de nereden çıkardığımı dolayısıyla gidişine dair soruları neden başlığa çektiğimi sorabilirsiniz, haklısınız. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 14 Mayıs seçimini yitireceğine dair kesin bir tahmin yapmak mümkün değil. Kamuoyu araştırmacıların ciddi bir kısmı seçimin 28 Mayıs’taki ikinci tura kalacağı tahminine bakılacak olursa CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun da ilk turda yüzde 50+1 oy alacağı kesin değil.
Seçime on gün kala siyasetin rengi hızla değişiyor. Daha doğrusu siyasetin muhalefet kanadında hızla değişiyor, iktidar kanadında adeta betonarme. Örneğin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan hâlâ bir saatten az sürmeyen konuşmalarla ne kadar yol, havalimanı yaptığını anlatırken, rakibi CHP lideri Kılıçdaroğlu kendisini de aşarak dün tek cümlelik, 4 saniyelik bir video mesajı yayınladı: “Bugün dünden fakirsen, tek
Dün akşam önemli bir bankanın üst yöneticisi aradı. Sohbete doğrudan “Çevreniz geniştir. Döviz bürosu işleten tanıdığınız var mı?” sorusuyla girdi. Yoktu ama soruyu garipsedim. Uluslararası deneyimi de olan bu etkili bankacı neden benden tanıdık döviz bürosu sorardı? “Kendim için” dedi; “Artık bankacı olmanın anlamı kalmadı, hiç değilse döviz bürosunda işe gireyim dedim”. Şaka yapıyordu ama
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü bu yıl 14 Mayıs seçim kampanyasıyla iç içe geçti. Taleplerini alanlarda dile getirmek isteyen işçi örgütleri yine engellendi. Ama ağır, oturaklı sendikalarımızdan Memur-Sen örneğin genel kurulunu teşrif eden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a müteşekkirdi. Erdoğan da onlara Temmuz’da asgari ücrete zam vadetti. Rakibi CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ise işçi şehri Zonguldak’ta
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu 14 Mayıs seçimine “siyasi darbe” deyince ortalık karıştı. Muhalefetin her kesiminden sert tepki geldi. Ülkenin asayişinden halkın güvenliğinden sorumlu bakan söyledi bunu. Daha önce de muhalefeti “Cudi’ye, Gabar’a gömmekten” bahsetmişti gerçi ama demokrasinin en meşru zemini olan seçimi darbe saymak ayrı bir ezber bozulması düzeyi. Çünkü son derece anti-demokratik bu bakışla
Yukarıda gördüğünüz fotoğraf 27 Nisan’da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ile dünkü görüşmesinden sonra medya ile paylaşıldı. Bu fotoğrafın çekilmesinden kısa süre sonra iki lider Akkuyu nükleer enerji santralinin açılışı olarak duyurulan yakıt teslim törenine video konuşmasıyla katılacaklar. Törene Erdoğan’ın ısrarlı davetine rağmen Putin katılmadı. Erdoğan ise 25 Nisan’da TV yayını sırasında rahatsızlandığı
Bugün 27 Nisan. Akkuyu Nükleer Enerji Santralinin açılış töreni dense de ilk yakıt transferi yapılıyor. Bir dönüm noktası: Rusya’nın kendi toprakları dışındaki ilk nükleer santralinin Türkiye’de 6-7 ay içinde elektrik üretimine başlaması öngörülüyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in bu törene katılmasını çok istedi. Biraz da Türkiye’nin ikinci yüzyılına nasıl gireceği bakımından bir









