(E) Büyükelçi
Ukrayna krizi, anlaşmazlıklarda silaha başvurulmasına küresel plânda ciddi bir tepki olduğunu gösterdi. Hatta, sıcak çatışmanın tarafı olan ülkelerde dahi halk silah kullanılmasına şiddetli tepki veriyor. Örneğin, Rusya halkının sadece yüzde 12’si Ukrayna’ya yönelik askeri harekâtı destekliyor. Ukrayna’daki Rus askerlerinin silah kullanmaktan çekindikleri söyleniyor. Moskova’da savaş karşıtı yaygın sokak gösterileri devam ediyor. Yani, Rusya halkının büyük
Washington’a Büyükelçi olarak atandığımda, en önemli hedeflerimden biri, Büyükelçiliğimiz konutunun caz müziği ile ilgili emsalsiz hikayesini kitlelere duyurabilmekti. Washington’daki Türkiye Büyükelçiliği konutunun, ABD’de siyah-beyaz ayrımı ve siyahların kültürel mirası açısından çok büyük önem taşıdığını evvelki iki tayinimden biliyordum. Onun ötesinde, Washington’daki Büyükelçilik konutumuzun hikâyesi, hem Amerika’nın tarihiyle hem Türk-Amerikan ilişkilerinin tarihiyle yakından ilişkiliydi. Türkiye’de hemen
Yakın geleceğimizin nasıl şekilleneceğini belirleyecek dört küresel oyuncu var: ABD, Avrupa Birliği (AB), Çin ve Rusya. “Mahşerin dört atlısı” olarak adlandırdığım bu oyuncular arasındaki ilişkiler, önümüzdeki dönemde dünya düzeninin alacağı şekil bakımından büyük önem taşıyor. Bugün için gelişmeler sürecin çok kutuplu bir dünya düzenine doğru evrilmekte olduğunu gösteriyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 4 Şubat’ta
Vladimir İlyiç Lenin’e atfedilen bir söz vardır; “Bazı onyıllar vardır, hiçbir şey olmaz. Bazı haftalar vardır ancak onyıllar zarfında olabilecek şeyler yaşanır”. Son günlerdeki gelişmeler bizlere Lenin’in bu sözünü hatırlatıyor. Hem iç politikada hem dış politikada beklenmedik gelişmelere şahitlik ediyoruz. Dış politikada İsrail ile yakınlaşma da bu çerçevede ele alınabilir. Geçen on yıl boyunca yapılan
Geçen on yıl zarfında, Türk dış politikası dramatik değişiklikler geçirdi. Başlangıç tarihi başkanlık sistemine geçmemizin çok öncesine uzanan bu değişim sürecine daha yakından bakmakta yarar olduğunu düşünüyorum. İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisinin (AKP) dış politikası, işbaşına geldiğinden bu yana üç evreden geçti; a) Evrensel değerlere ve özellikle Avrupa Birliğine (AB) bağlılık, b) İkincisi, aşırı özgüvenli
ABD’de 1993’de vizyona giren, Harold Ramis’in yönetmenliğini yaptığı, “Bugün Aslında Dündü (Groundhog Day)” adlı filmi hatırlayanlarınız vardır.Hani, aksi, kötümser bir hava durumu sunucusunu canlandıran Bill Murray’in, baharın bir kunduz tarafından müjdelenmesinin beklendiği “Groundhog Day” festivaline zorla gönderilmesi ve sonra her sabah aynı günü yaşamaya başlamasıyla gelişen komik olayları anlatan film… İşte, ABD’nin Virginia Eyaletindeki Valilik
Türk Silahlı Kuvvetlerinin yeni bir sınır ötesi harekâtının daha işaretleri verilirken, Suriye’de giderek derinleşen krizin Türkiye için maliyeti her geçen gün artıyor. Sorunun çözümü konusunda ise ufukta bir ümit ışığı gözükmüyor. Bundan birkaç yıl önce okuduğum bir BM raporunda, Suriye’nin, iç savaş öncesindeki fert başına milli gelir seviyesine ulaşabilmesi için, ülkede yeniden barış sağlanmasından itibaren
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan son on gün zarfında önce zoraki müttefikini, sonra da zoraki dostunu ziyaret etti. Ancak, ne zoraki müttefikinden ne zoraki dostundan istediklerini alabildi. Önce, BM Genel Kurul toplantısına katılmak üzere geçen hafta New York’a gitti. Ancak, asıl amacı ABD Başkanı Joe Biden ile görüşebilmekti.Böylece, Biden ile 14 Haziran’da Brüksel’de gerçekleştirdiği görüşmeyle kurmayı başardığı
El Kaide’nin New York’taki ikiz kulelere saldırısının vuku bulduğu 11 Eylül 2001 Salı günü, Washington Büyükelçiliğindeki görevimden Ankara’ya döneli iki hafta olmuştu. Amerikalar Daire Başkanlığına yeni atanmıştım. Genel Müdür Yardımcımız Vefahan Ocak, o saatte Bakanlık dışındaydı. Öğle tatili henüz sona ermişti.Odamda çalışırken, Bakanlık koridorunda bir hareketlenme olduğunu fark ettim. Aralarında konuşan arkadaşlardan birisi New York’ta