Dışişleri Bakanı Hakan Fidan 23 Kasım’daki basın toplantısında Donald Trump’ın 20 Ocak 2025’te başlayacak ikinci ABD Başkanlığı dönemine dair, önümüzdeki dönem Türk dış politikasındaki muhtemel konumlanışları da belli eden bir analiz yaptı. Bu Trump analizini Ankara’nın çantasındaki üç hassas dış politika ve güvenlik kırılmasını saptayarak mercek altına almakta yarar var. Fidan, Trump’ın “Bu kadar İsrail
İçişleri Bakanlığı’nın tartışmalı bir kararla Tunceli ve Ovacık belediye başkanlarını görevden alarak yerlerine kayyum ataması, protestolara ve siyasi tartışmalara yol açtı. Her iki belediyede de protesto gösterileri polis engeliyle karşılaşırken muhalefet partileri kararı demokratik ilkelere saldırı olarak nitelendiriyor. İçişleri Bakanlığı, 22 Kasım’da DEM Partili Tunceli Belediye Başkanı Cevdet Konak ve CHP’li Ovacık Belediye Başkanı Mustafa
Kendimden korkuyorum artık. Bıkkınlık gelip Stockholm Sendromuna yenik düşmekten, sahte mutluluk yaşayıp adalet mücadelesini bırakmaktan çekiniyorum. Çünkü yine bildik ve kanıksanmış bir haber düştü medyaya: Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) yine yüzlerce hâkim ve savcıyı tayin etmiş. Kimi, niçin tayin ettiğini açıklamaya gerek görmüyor! Yargı denetimine tabi olmadığı içindir sanırım! Niye böyle yaptığı hakkında kamuoyuna
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama kararı çıkardı. Türkiye karara güçlü destek verirken, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, kararı “adaletin tecellisi bakımından umut verici” olarak nitelendirdi. Fidan, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, bu kararın Filistinlilere karşı soykırım uyguladığı iddia edilen İsrailli yetkililerin adalet önüne çıkarılması açısından
CHP’nin önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bugün 22 Kasım’da Ankara’da yargılanmaya başlaması Türkiye’de siyaset üzerindeki yargı baskısının son örneği. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un Ankara 57’inci Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmadan bir gün önce dava üzerine adeta yargı adına hükmü peşinen vermesi, görünümü daha da ağırlaştırıyor. Bakan Tunç, davanın diğer siyasetçilere de “ibret vesikası” olmasını istedi. Sanki
Üç MHP milletvekilinin istifası haberi 20 Kasım akşam saatlerinde siyaset kulisine bomba gibi düştü. Beklenen bir haber değildi. MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, “X” hesabından “Parti içinde devam eden bir inceleme” gereği Isparta Milletvekili Hasan Basri Sönmez, Bolu Milletvekili İsmail Akgül ve Kilis Milletvekili Mustafa Demir’in istifaları istendiğini ve alındığını duyurdu. MHP’nin Meclisteki temsiliyetini
Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Çayırhan Termik Santrali’nde yaklaşık 500 madenci özelleştirme kararına karşı kendilerini maden ocağına kapattı. 20 Kasım sabah vardiyasında başlayan eylemde işçiler yerin 350 metre altında eylemlerini sürdürüyor. 2020 yılında işletmesi tekrar devlete devredilen Çayırhan Termik Santrali’nde toplam 2.100 işçinin çalıştığı, bu işçilerin 1,300’ünün yer altında 800’ünün ise yer üstünde görev yaptığı belirtildi.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın üç MHP milletvekilinin istifasının istendiğini, istifa dilekçelerinin kabul edildiğini duyurdu. Yalçın, sosyal medya hesabından paylaştığı mesajda, parti içi yapılan bir inceleme sonucunda Isparta Milletvekili Hasan Basri Sönmez, Bolu Milletvekili İsmail Akgül ve Kilis Milletvekili Mustafa Demir’in istifalarının istendiğini, istifa dilekçelerinin kabul edildiğini açıkladı. Yalçın, mesajında, “parti
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın beraberindeki heyet ile birlikte CHP Genel Merkezi’ne gitti, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve heyetine özel sunum yaptı. CHP kaynaklarından edinilen bilgiye göre 20 Kasım sabah saatlerinde MİT Başkanı İbrahim Kalın ve beraberindeki heyet CHP Genel Merkezi’ne giderek Özel ve beraberindeki heyet ile biraraya geldi. Kaynaklara göre MİT
Almanya, Fransa, İtalya, İspanya ve İngiltere dışişleri bakanları Polonya Dışişleri Bakanının ev sahipliğinde 19 Kasım’da Varşova’da toplandı. Bir gün önce AB Dışişleri Bakanları toplantısı vardı. İngiltere artık AB üyesi değil, ama belli ki AB’nin en cüsseli üyeleri, aralarına İngiltere’yi de alıp Rusya’ya karşı bir ortak açıklama yaptı. Varşova toplantısının siyasi-askeri yönden simgesel ağırlığı vardı. 1-