Türkiye’de Siyasal İslam’ı hem düşünsel hem de duygu dünyası bakımından şekillendiren tek bir isim sayılacak olsa, o da Necip Fazıl Kısakürek’tir. Cumhuriyete, devrimlere ve daha da önemlisi Mustafa Kemal Atatürk’e yapamadığı eleştiriyi İsmet İnönü’ye karşı inşa ettiği nefret üzerinden kurucu kadroya yöneltir Kısakürek. Ancak her İslamcı düşünür ve yazarda olduğu gibi onun da aşamadığı bir
Gazeteci Uğur Mumcu bundan 30 yıl önce, 24 Ocak 1993 sabahı evinin önündeki aracına konan bombayla öldürülmemiş olsaydı o gün Cumhuriyet gazetesinde masasının başına geçip acaba ne yazacaktı? Evet, bir süre önce İran, uyuşturucu, PKK bağlantısı iddialarına dair yazacakları olduğunu söylemişti. Ama o gün muhtemelen Başbakan Süleyman Demirel’in Müsteşarı Turgut Özal tarafından hazırlanıp 24 Ocak
Kasım ayının son haftası Türk havacılık sanayii açısından ardı ardına iki önemli gelişmeye sahne oldu. Önce 20 Kasım günü Baykar Savunma tarafından geliştirilen Bayraktar Kızılelma insansız savaş uçağı taksi denemelerine başladı. Ertesi gün ise Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. (TUSAŞ) tarafından geliştirilmekte olan Milli Muharip Uçak (MMU) ilk prototipi nihai montaj hattına girdi. Kızılelma’nın
Mustafa Kemal Atatürk’ün günlük çalışmaları, hal ve hareketleri hakkında Cumhurbaşkanlığı yaverleri saat saat rapor tutmuş, devlet kayıtlarına geçirmişlerdi. Bu raporlardan 1931-1938 arasındakiler dilbilimci ve tarihçi Nazire Özel Şahingiray tarafından derlenmiş, 1955 yılında Türk Tarih Kurumu tarafından “Atatürk’ün Nöbet Defteri” adı altında basılmıştı. “Atamızı görmek isteriz” Atatürk’ün son günlerini bir başka açıdan bu nöbet defterlerinden izlemek
Mustafa Kemal Atatürk’ün 99 yıl önce bugün Türkiye’nin yönetim şekli olarak ilan ettiği Cumhuriyet, böylece ilk yüzyılının son yılına girmiş oluyor. Cumhuriyet ikinci yüzyılın eşiğinde. Cumhuriyetin ilan edildiği Türkiye, Osmanlı Hanedanı yönetiminde tam anlamıyla uçurumun eşiğinde bir ülkeydi. Bugünkü iktidar sahiplerinin her itirazı bağırarak susturmaya çalışan iddialarına karşı, İkinci Abdülhamid döneminde -bugünkü- Mısır, Kıbrıs, Tunus,
Mihail Gorbaçov’un 30 Ağustos’ta Moskova’da bir hastanede 91 yaşında öldüğü duyuruldu. Oysa Rus halkının büyük çoğunluğu için Gorbaçov manevi olarak zaten ölmüştü. ABD başta olmak üzere Batıda Gorbaçov hakkında muhtemelen Rusya ve eskiden Sovyetler Birliğini oluşturan cumhuriyetlerdekinden daha fazla taziye mesajı yayınlanacak. Bizde de şimdiden Gorbaçov güzellemeleri başladı. Kremlin’in ilk açıklaması Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in
Bugün 100’üncü yılında Zafer neye ve kimlere karşı kazanıldığıyla da yüzleşmek zorundayız. 100’üncü yıldönümünde Zafer ve Cumhuriyete layık olma kavramıyla da yüzleşmek zorundayız. Türkiye’de kitleleri vatan kavramıyla tanıştıran Namık Kemal oldu. “Vatan Yahut Silistre” eserinin sahnelenmesi ve halktan büyük ilgi görmesi üzerine Payitaht tarafından gönderildiği sürgünlerde 47 yaşında vefat etti. O zamana dek Halife Sultana
1960’lı yıllarda Dışişleri meslek memuru olmaya hak kazanan bir gencimiz geçirdiği zorlu giriş sınavlarından sonra aday meslek memuru olarak Bakanlık kapısından içeri adımını attığı andan itibaren kendini karışık duygular içinde bulurdu. Bu duyguları ona hissettiren şey intisap ettiği mesleğin kurumsal kimliği ve tarihimizde taşıdığı ağırlıktı. Birbirini tamamlayan bu her iki özelliği bu mesleğe, Ali Paşa
30 Haziran 2018 günü gazete, televizyon ve ajanslarda ilk bakışta sıradan görünen bir haber vardı. 83 yaşındaki Selahattin Angıner Manisa’daki evinin bir kısmını 20 bin kitap ve dergiden oluşan kütüphaneye çevirmişti. Angıner gençlerin okumamalarından şikâyet ederken elinde kitaplarla objektiflere tonton pozlar veriyordu. Haberde 15 Temmuz darbe girişimiyle bir ilgi yoktu gerçi ama Angıner’in 1960’larda Türkiye’de